TEK SORU

940 78 16
                                    

CAROLİNE

Eve geri geldiğimde nasıl mutluydum anlatamam. Sanki üstümde bir tır vardı da oraya gidince oda yok olmuş gibi. Tyler ile aramızda geçenler benim için çok önemliydi ama onun için öyle değilmiş demek ki. Her zaman onun hayatında sadece benim olacağımı ellerini sadece benim tutacağımı düşünmüştüm. Gözleri benden başka birine bakmazdı. Ama anladım ki erkeklere güvenilmemeli. Yasadıklarımdan hiçbir zaman pişman olmadım. Sadece üzüntü duydum kırıldım ya da kızdım. Ama her zaman bunların beni ben yapan şeyler olduğunu düşündüm. Hala da öyle düşünüyorum. Hepsi bir deneyim hepsi bir bilgiydi benim için. Evet, kabul ediyorum. Ben takıntıları olan, birine kolayca bağlanan bir insanım. Bu özelliklerim yüzünden birçok olay başıma gelmiş olsa da bunlar olmadan ben Caroline olmam. Sokaktan geçen sıradan birinden farkım olmaz.

Merdivenlerin önüne geldiğim zaman karşı binanın kapısında büyük bir kalabalık olduğunu gördüm. Herkes siyah giymişti. Siyah etek, siyah kazak, siyah gözlükler...

Karşıda yaşlı bir çiftin oturduğunu biliyordum ama ne konuşmuşluğum ne de yüzlerini görmüşlüğüm var. Acaba kadın mı yoksa adam mı öldü? Son basamağa geldiğim sırada bir duvarla çarpışmış gibi kalakaldım. Aslında ben çok şanlıydım. İnsanlar bugün ya da yarın öleceklerini bilemezler. Bizler sadece bir son olduğunu düşünerek yaşarız hayatı ama o sonun bizi nerede ya da nasıl bulacağını bilemeyiz. Belki alışverişte, belki uçakta, belki trafikte, beklide anne karnında...

İşte bana verilen armağanda buydu. Ben 2 gün sonra öleceğimi biliyordum ve "son gün" kavramını bilerek yaşayacağım. Ama o teyzenin ya da amcanın bunu bilmek gibi bir şansı yok. İşte bu yüzden son günlerimi eğlenerek geçirebileceğim.

Kapının önüne geldiğimde çantamdan anahtarımı aramaya başladım. Ufak çaplı bir krizin sonunda anahtarı elime aldım ve kapının kilidini açtım. İçeriye girdiğimde kimsenin uyanmadığını fırsat bildim ve hızla banyoya gittim. Güzelce duşumu aldım saçlarımı düzleştirdim. Odama geçmek üzereyken kapının zili çaldı. Bu saatte kim gelir ki bize? Merdivenlerden indim. Kapı deliğinden baktığımda bir çocuğun kapının önünde durduğunu gördüm. Merakla kapıyı araladım.

"Kime baktın tatlım?"

"Şey.. Ben Caroline Petrova'yı görecektim."dedi çocuk biraz utanarak. Bende şaşırdım tabi bu çocuğun benle ne işi olur.

"Benim. Sen kimsin?" diye sordum.

"Şey ben size bir zarf getirdim "dedi ve fark etmediğim çantadan bir zarf çıkardı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan çocuk koşarak uzaklaşmaya başladı. İlk şaşkınlıkla peşinden gidemedim. Bende zarfı aldım ve içeri geçtim. Süslü büyük bir zarftı bu. İçini açtığımda yine aynı şekilde süslü bir davetiye çıktı. Davetiyeyi açtım ve üzerini okumaya başladım.

"Sevgili Caroline Petrova. Düzenlemiş olduğumuz geceye katılma şerefi gösterirseniz çok memnun oluruz. Siz ve arkadaşlarınızı bekliyor olacağız.

Mikaelson ailesi."

Cidden tam baloluk bir ruh halim var. Hatta bende bekliyordum ki çağırsa biride gitsek(!). maalesef biliyorum ki gitmezsek bizi zorla alıp o baloya getirecek insanlar var. Bende bu yüzden bizimkiler zorluk çıkarmasın diye gitmek istediğimi söyleyeceğim. Ama şuan çok daha büyük bir problemim var. Ne giyeceğim!?

İkna etmesi zor hatta baya zor oldu saatlerce falan uğraştım. En sonunda kızlarında desteğiyle ikna ettik ve alışverişin yolunu tuttuk. Tahminlerimce çok şatafatlı bir gece olacak. Bu yüzden bende elimden geldiğince şık ve gösterişli bir balo elbisesi seçeceğim. Alışverişe gittik gitmesine de hiçbir şey bulamıyoruz. 3 saatin sonunda artık elbiseden vazgeçtik ve bir kefe de oturup kahve içtik.

CAROLİNE PETROVA (klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin