➰1➰

18.3K 335 17
                                    

Yeni bir Hikayeyle karşınızdayım. Uzun bir süredir aklımı istila eden bir kurgu. 4. Bölüme kadar hazır, istediğiniz her an yükleyebilirim.

Karakterlere gelince, kız multimedia'da gördüğünüz kız. Fakat erkeği ayarlayamadım. Aklınızda varsa paylaşırsanız sevinirim :*

İyi okumalar :))

"Ne hissediyorsun ?" Diye sordu karşımda ki ezeli dostum.
Ne mi hissediyordum ? Burukluk? Üzüntü? Belki biraz da sevinç?

"Bilmiyorum" dedim dürüstçe. Hangisini hissedeceğimi bilemiyordum. Aklım karışmış bir vaziyetteydi.

"Kardeşinle birleşeceksin sonunda. Hayalini kurduğun kardeşine kavuşacaksın." Dedi işin iyi tarafını göstermek adına.

"Haklısın, fakat..." Dedim ve bir süre kuracağım cümleyi toparlamaya çalıştım. Elimi burnuma getirip kaşıttığımda güldü.

Çaresiz kaldığım zaman elim direk burnuma giderdi. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemediğim zaman.

Mor masanın üzerinde ki çiçeklere baktım bir süre. Sonra pembe sandalyemi masaya biraz daha yanaştırıp önümdeki kahveden bir yudum aldım.

"Beni yıllardır görmeye gelmeyen babamı göreceğim. Beni bu acımasız kadının yanında bırakan babamı. Ve birde.." Dedim burukça gülümseyerek.
"Seni ve Mete'yi bırakmak zorunda kalacağım."

"Bizi bırakmayacaksın. Tekrar buluşuruz. Dünyanın diğer ucuna gitmiyorsun ya." Dedi küçük bir kıkırtı eşliğinde.
Haklı. Yine Türkiye sınırları içerisinde olacaktık fakat aramızda mesafeler olacaktı. Yoldan karşıya geçip ulaştığım arkadaşıma şimdi şehirleri geçip ulaşabilecektim.

"Burdan gidersem, bir daha geri dönebilecek gücü bulamam."

Evet bulamazdım. Bir daha kovulduğum eve geri dönemez, deli gibi ağladığım sokaklarla tekrar yüz yüze gelemezdim. Güçlü birisi değildim.

"Sana gel diyen yok zaten" dediğinde şaşkınca ona bakmaya başladım. Vay canına, bu da ne demekti?

Dudaklarında ki tebessümü görür görmez kendime gelip sırtımı uzaklaştırdığım başlığa geri yaslandım.

"Gerilme hemen. Biz geliriz diyecektim." Dedi gülerek. O her zaman hayran kaldığım dudaklarından dökülen melodik kahkaha sesleri, benim de gülmeme neden olan bir etkendiler.

Benimde dudaklarımda kocaman bir gülümseme oluştuğunda devam etti.

"Ne zaman.." Dedi "Ne zaman istersen, bize bir telefon çak. Ve ertesi gün yanındayız"

Minnettar bir şekilde, kolumu tutup okşayan arkadaşımın elini tutup sıktım.

"Biliyorum. Bu yüzden sizi seviyorum." Dedim gülerek. Kullandığım seviyorum kelimesine şaşkın ördek gibi baktığında tekrar güldüm.

Sevgi sözcüklerini veya seni seviyorum gibi süslü kelimeleri kullanmayı sevmediğimi biliyordu. Kimi insanların aksine ben birinin beni sevdiğini anlamak için sevgi sözcükleri beklemem. Hissettirmesini beklerim. Ve bende sevgi sözcükleri söylemek yerine hissettirmeyi seçerim.

Hani bir kitap vardı ya. 'Bana seni seviyorum deme, hissettir.' Diye. Bende o mantıkdaydım. Hayat felsefem buydu.

Arkamdan biri omzuma dokunduğunda dönüp ona baktım. Gelen Meteydi. Bir diğer dostum.

"10 dakika kaldı uçağın kalkmasına." Dedi mırıldanarak. Eflin gibi oda kalmamdan yanaydı. Fakat yaptıklarının bencillik olduğunu bildikleri için bir şey demiyorlardı.

"Mete." Dedi Eflin gülerek.
"Helen ne dedi biliyor musun?"

Mete kaşlarını havaya kaldırıp hafif bir merakla Eflin'e baktığı sırada ofladım.

"Ay aman. Ağzında ıslanırdı demesen."

Söylenince Eflin bana kısa bir bakış atıp, Meteye geri döndü.

"Sizi seviyorum, dedi" dedi bir anda cırlayıp.
Mete ilk kulağını kapatıp ağrıyı yok etti sonra da bana dönüp,

"Vay canına." Dedi gülerek.

Elini alnıma götürüp
"Gitmeden hastalandın mı yoksa." Dediğinde alnımda ki elini ittirip, sinirle ofladım.

"Sözümü geri alıyorum." Dedim homurdanarak.

Mete, kısık bir kahkaha atıp beni tüy gibi ayağa dikti ve sarıldı.

"Sen söylemekten çekinsende, ben çekinmiyorum. Seni seviyorum, seviyoruz. Bunu sakın unutma. Bir şey olduğunda hemen bizi arıyorsun. Saatin kaç olduğu veya ne zaman olduğu önemli değil. Gitme demek istiyorum fakat o cadaloz annenden neler çektiğini biliyorum. Bu yüzden git. Mutlu olacaksan git. Ama eğer ağladığını duyarsam, anında yanında biter, senide alıp kaçarım." Dedi gülerek. Sonra tekrar sarılıp burnunu boynumdaki girintiye sokarak, o bayıldığını sürekli dile getirdiği, karamelli duş jelimi ciğerlerine nüfus edecek şekilde kokladı.

"Aslında bunu ben alacağım" dedi saçlarımda ki tokaya asılıp.
"Seni özledikçe bunu koklarım."

Gülerek saçımda ki tokayı çekip çıkarmasına izin verdim. Bende kolunda ki o bayıldığın Batman'li bilekliğini çekip çıkardığımda gülüp onun yerine tokayı taktı.

Eflin bizim sarılmamızdan etkilenmiş olmalı ki burnunu çekerek dikkatimizi ona vermemizi sağladı.

"Hani bana hatıra?" Dedi akan göz yaşını hemen silerek. Hızlıca yanına yaklaşıp sarıldım ve buruk bir şekilde gülerek, Helenin 'H'si yazan kolyemi çıkarıp ona verdim. Oda Eflin'in 'E' si yazan kolyesini çıkarıp bana verdiğinde derin bir nefes aldım.

"Oldu mu hanımefendi?" dedim kolyeyi boynuma takarken.

Oldu dercesine kafasını sallayıp tekrar sarıldığında, bende sarıldım. Mete'de bize etrafımızdan sarılıp göğsüne bastırdığında, her zaman ki yerimi alıp şişkin kaslarına kafamı yasladım. Hayatımda en rahat ettiğim ve güvende olduğumu hissettiğim yer sanırım burasıydı.

Sihirli sözcükler olsun diye demiyorum. Gerçekten burasıydı.

Eflinde aynı şekilde kendi yerini bulduğunda gülümsedim. Bu pozisyonu unutmamak adına bir fotoğraf çektiğimde, çocukların haberi olmadığı için çok doğal çıkmıştı. Gülümseyip ekranı kilitledim ve çantamı da koluma geçirip ayaklandım.

"Artık içeri girmem gerek. Sizin yüzünüzden uçağı kaçıramam." Dedim şakayla karışık ciddiyetle.

İkisinide yanaklarından öpüp, bavulumu alarak hava alanında oturduğumuz kafeden çıkıp kontrollerden geçerek uçağa binilmek için girilen sıraya girdim.

Tam telefonumu cebime atacaktım ki fotoğraf geldi aklıma. Hızla ekran resmi yapıp, fotoğrafı WhatsApp dan çocuklara gönderdim.

Sıra bana geldiğinde biletimi adama vererek kontrol etmesini bekledim. Kontrol edip benide geçirdiğinde arkama bakıp kısık bir gülümseme sundum İzmir'e.

Güle güle İzmir, bekle beni İstanbul!

Sen Kal Bu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin