➰22➰

4.2K 173 3
                                    

Neredeyse bir ay!

Arel ve Emir'ler barışalı, Güney çocuklardan uzaklaşalı ve benim Mira'yı aramaya başladığım zaman üzerinden 1 ay geçmişti! Kafayı sıyırma noktasına gelmiş, o kızı bulma konusunda inada binmiştim. Ama elde ki sonuç, sıfır! Koca bir sıfır!
Onu aradığımı kimse bilmediği için kimseden de yardım isteyemiyordum. Soyadını bile bilmiyordum!
Tipini bilsem internet üzerinden araştırıcam ama tipinide bilmiyorum ki!

Herneyse, ne yapacak edecek o kızı bulacaktım. Elbet bir gün sonra, elbet bir yıl sonra.

Arel ve emirlerin barışması üzerine bi parti organize etmiştim, sık sık onları bir araya getirip eski hallerine geri gelmesi için çabalamıştım ama ne yazık ki bu 1 ayda olacak iş değildi. He samimiydiler, birbirlerine gülüyor konuşuyorlardı fakat Arel'in hala onlara güvenmediğinden adım kadar emindim. Belli de ediyordu zaten.
Kim 7 yıllık arkadaşları tarafından suçlamaya uğradıktan sonra kolay kolay affedebilirdi ki ? Bence hiç kimse.

Şu karanlık işleri konusunda Arel ile bir konuşma yapmak istesemde her kalkıştığımda ya bir şeyler ters gidiyor, ya da ben cesaret edemiyordum.
Çünkü kolay bir şey değildi. Onun söz etmediği bir şeyi benim ona sormam iyi olmazdı, söz etmiyorsa bir bildiği vardı demek ki.

Güney konusunda gelirsek... Okula gittiğimiz gün bir iki kere yanımıza gelmiş olsada Emir'in onla konuşmaması üzerine daha da kopmuştu gruptan. Hatta en son Emir'e neden onunla konuşmadığını sorduğumda okkalı bir yumruk yemişti. E tabi haksız olduğu için de karşılık veremeyip oradan sakince uzaklaşmıştı. Arel ve çocuklar okulda göz önünde bir araya pek gelmeselerde çıkışlarda sürekli birlikteydik. Aray ise dünden razı bir şekilde Arel barışınca direk hiç bir şey olmamış gibi samimiyetini kurmuştu. Eray'ın aksine.

Eray'da aynı Arel'di işte. Al birini vur ötekine

"Hiç düşmanın var mı?"

Şuan Engin abiden aldığımız kulübede yatağımızda uzanıyor ve sessizce duruyorduk. Taki ben sessizliği bozana kadar tabi.

"Var"

Verdiği cevapla eş zamanla yüzü ekşisede hemen ifadesiz suratına geri dönmüştü. Ah o ifadesiz surat!

"Neden sordun?" Diye tekrar konuştuğunda yattığım yerde -artık ne kadar olabiliyorsa- omuz silktim.

"Arel" dedim tekrar. Sonra vazgeçtim "neyse"

Bir süre ifadesizce suratıma baktı. Daha sonra tek kaşını kaldırdı ve "Çıkar ağzındaki baklayı" diye sitem etti.

Bir süre bi ona bi karşıya bakıp durdum. Tekrar ona dönüp 'sor gitsin' diye içimde mırıldandıktan sonra
"Emir'lerden duydum. Karanlık işlerle uğraşıyormuşsun" dedim sessizce. Bi ümit duymaz diye beklesemde çok da güzel duymuştu.

"Evet" dedi hiç tereddütsüz.

"Ben neden bilmiyorum. Yani, aramızda bir şeyler var sanıyordum" dedim bozulmuş ama bozuntuya vermiyormuş gibi bir imajla. Çünkü harbi bozulmuştum ve bozulduğumu belli etmek istemiyordum.

Bi süre suratıma öylece baktı. Sonunda derin bir nefes alıp
"Geçip karşına ben LasVegas'ın çok iyi tanınan kumar işletmecisiyim bilmem kaç kez silah tuttum ve uyuşturucu sattım mı deseydim?" Dedi ayaklanarak. Tabi ayaklandığı için benimde rahatım bozulmuştu.
"Üzgünüm. Geçip bunları sana anlatamazdım" diye de devam etti.

Sen Kal Bu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin