➰14➰

5K 186 26
                                    

Hayatta yapamadığım şeylerden biride konu değiştirip işin içinden sıyrılmaktı. Zor durumda kalsam, söylememem gereken bir şeyi söylesem bile kıvırıpta konuyu değiştiremezdim. Beceriksizlik mi yoksa salaklık mı bilmem. Bunun hakkında bildiğim tek şey konuyu değiştiremediğimdi.

Yapan insanlarada hayret ediyordum. Bir anda nasıl aklınıza o konu dışında bir şey getirip, insanı zayıf noktasından vurarak konuyu değiştirebiliyorlardı?
Arel bir anda konuyu değiştirerek, nasıl beni bu şekilde koltuğa oturtup pizza yedirtiyordu inanın hiç bir fikrim yoktu...

"Bittiyse kalk" dedi Arel pizza dilimimin son lokmasını da ağzıma tıkarken. Kafamla onaylarcasın bir işaret yapıp ayaklandım. Ortalığı toparlayıp aldığımız formaları üzerimize geçirdikten sonra, çantamıda alarak evden çıktık.

Küt küt atan kalbimle arabaya yerleşirken klasik bir Helen tarzı olarak arabaya kafa attım. Bakın klasik diyorum. Bu yüzden acısını bile takmadan arabaya yerleştiğimde Arel bana tuhaf tuhaf bakıp vurduğum yere uzandı ve
"Acımadı mı?" Diye sordu. Açıkcası sormasa acıyıp acımadığını bilmeyecektim fakat sorunca bir anda acıyı hissetmiştim.

"Acıdı." Dedim tebessümle.
"Ama alışkınım" diye devam ettim.

Önce gözleri büyüdü, sonra kısılıp kaşlarınıda onlarla birlikte çattı.

"Acıya mı?"

Dudaklarımdan küçük bir kıkırtı döküldü. Şiddete maruz kaldığımı falan mı düşünüyordu bu?

"Yani" dedim kafamı sallarken. Acıyınca durup elimi, şişeceğine emin olduğum kafama götürüp nazikçe okşadım ve devam ettim
"Sakarlıkta dünya markasıyım" diye açıklamamıda yaptım.

Dudaklarından "Hee" diye bir mırıltı yükseltip arabadan aşağıya indi ve evin kapısını açıp tekrar içeriye girdi.
Kısa bir süre sonra tekrar elinde buz torbasıyla geri döndüğünde, beni düşündüğü için dudaklarımda bir tebessüm oluşmuştu. Gözlerime kadar ulaşan minnet tebessümü. Arel'in bana gösterdiği, ara sırada olsa bu ilgisi beni iyi hissettiriyordu. Baya iyi.

Ben buz torbasını kafama yerleştirirken, Arel'de arabayı park ettiği yerden çıkartıyordu.
Sokakları geçip ana yola çıktığımızda, acıdan dolayı unuttuğum heyecan hissi yerini geri almıştı. Neden mi heyecanlanıyordum? İlk defa maça gittiğim için olabilir mi? Birde boru değil, Galatasaray maçına gidiyordum yani!

"Kaç kez maça gittin?" Dedim Arel'e doğru dönüp. Buz torbası kafamı donduracak raddeye geldiğinde indirmiştim. Bu sırada Arel küçük bir kahkaha atıp
"Bende ne zaman soru sormaya başlayacaksın diye bekliyordum" dedi alayla.

Daha ilk melodik kahkahasının etkisinden çıkamamışken ikinci bir kahkaha daha attığında dudaklarımda ki gülümseme büyümüştü. Dediği şey umrumda değildi. Allahın bildiği kuldan saklanmaz diye bir söz vardır bilir misiniz? Ben düşünceleri yansıtmasında ki dürüstlüğü için onu alkışlıyordum içimden.

Şlap, şlap, şlap!

"Soruma cevap verecek misin?" Dedim, sanki cevabı hayat memat meselesiymişçesine ciddiyetle.

"Saymadım" dedi oda dudaklarındaki gülümsemeyi oldukça yavaş bir şekilde dudaklarından silerken.

Kafamla onaylayıp bir başka soru daha sordum.
"Cover'larını dinleyebilir miyim?" Dedim radyoya uzanırken. Bir süre yüzüme öylece baksada, daha sonra kafasıyla onaylayıp uzattığım elimin üzerinden radyoya bir düğmeye bastı. Elimi geri çekip ayarlaması için izin verdiğimde, bir kaç düğmeye daha basıp arkasına geri yaslandı.

Sen Kal Bu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin