HASTANE

105 16 7
                                    

Murat, Asude'nin burnundan gelen kanı görünce çok endişelenmişti. Arabasını hemen kenara çekti. Asude'ye döndü.

Murat: Asude, Asude!
Asude baygındı.
Murat: Asude kendine gel!.

Murat, Asude'yi uyandıramayınca hemen gaza bastı son hızla hastaneye gitti. Hastaneye geldiklerinde Asude kırmızı odaya alınmıştı.
Murat ondan gelecek iyi bir haber bekliyordu ki Asude'nin telefonu çaldı arayan abisiydi. "Bu telefonlar da hep böyle zamanda çalar!." diye geçirdi içinden. Ama açamazdı ne diyecekti? Telefon çalıyordu sürekli ve sonunda açtı.
Murat: Efendim?
Ömer: Alo Asude nerede?
Murat: Şey..
Ömer:??
Murat: Asude ile yemek yiyoruz da Asude lavaboya gitti.
Ömer: Peki. Ee Asude gelirse beni arasın.
Murat: Ben söyleyeyim?
Ömer: Olur. Ona şey de biz 2 hafta sonra Türkiye'ye geliyoruz oraya taşınacağız. Birkaç gün önceden ararım yine. Hadi selam söyle afiyet olsun.
Murat: Sağolun hoşçakalın..

Murat telefonu kapattı. Zor da olsa onu oyalamıştı. Doktor geldi yanına.
Murat: Doktor bey ne oldu?
Doktor: Odama geçsek daha iyi olur aslında.
Murat: Kötü bir şey mi var?
Doktor: Buyrun.

Murat, doktorun odasına girer ve oturur.

Murat: Evet??
Doktor: Asude hanım buraya geldiğinde baygındı ve burnu kanıyordu.
Murat: Biliyorum. Sonuç ne peki?
Doktor: Bunu nasıl diyeceğimi bilemiyorum ama Asude hanım beyin kanaması geçirmiş. Burnunun kanaması bunun bir belirtisi.
Murat: Be-be-beyin kanaması mı?
Doktor: Evet. Geldiğinizde beyin kanaması geçiriyordu. Hemen ameliyata aldık. Bakın bu çok riskli bir şey.
Murat: Nasıl yani?
Doktor: Şu anda onu uyutmak zorundayız. Çünkü ikinci bir kanama geçirme riski var.
Murat: İkinci bir kanama mı?
Doktor: Eğer ikinci kanamayı geçirirse bunu nasıl söylesem yani beyin ölümü gerçekleşir.
Murat: Aman Allah'ım!!
Doktor: Bu hafta yoğun bakımda kalacak bilginize. Geçmiş olsun.
Murat: Sağolun inşaAllah...

Murat ayağa kalktı ayaklarını yere sürercesine doktorun odasından çıktı. Murat çok şaşkındı. Bu gece olan herşeyin kabus olduğunu düşünüyordu. Keşke öyle olsaydı uyandığında geçseydi ama gerçekti. Asude 1 hafta boyunca yoğun bakımda kalacaktı. Onunla olması gerekiyordu ama 3 gün sonra imza günü vardı. Hemen menajerini arayıp ertelenmesini söyledi. Sonra da Oğuzhan'ı ve Pınar'ı aradı.
Hastanenin bahçesine çıktı. Duvara yaslandı. Düşünüyordu; "Niye böyle! İlişkimizin zirvesinde hep düşüyoruz, sonra tekrar denesek bile başa sarıyor hep. Off bıktım artık ya, hastaneye gitmek istemiyorum artık, sevdiğimin gözlerini kapalı görmek istemiyorum!.." diye düşünürken omzundaki eli hissetti ve döndü. Bu kardeşi Uğur'du. Yüzündeki hüznünün yerini gülümse aldı. Çünkü şu anda birinin desteğine o kadar ihtiyacı vardı ki Murat'ın... Uğur, abisi Murat'a sarıldı.
Uğur: Abim..
Murat: Kardeşim nasılsın?
Uğur: Seni sormak lazım?
Murat: Nasıl olayım?.. Hem sen döndün mü İzmir'den yoksa ziyaretime mi geldin?
Uğur: Yok be abi ne dönmesi öyle seni ziyarete geldim işte.
Murat: Hani tatilde gelecektin?
Uğur: Olanları duyunca bi de üstüne art arda yaşananlar.. Erken gelmek istedim.
Murat: Anladım.
Uğur: Ee yengenin durumu nasıl?
Murat: Sen nereden biliyorsun?
Uğur: E ben senin evine geldim Oğuzhan karşıladı onlar da buraya geliyormuş. Beraber geldik. Onlar hastanede yani buradalar.
Murat: Hadi biz de girelim.
Uğur: Abi..
Murat: Efendim?
Uğur: Neyse ya sonra konuşuruz, önemli bir şey değil.
Murat: Peki.

Murat, kardeşi Uğur ile yoğun bakımın önüne geldiler. Oğuzhan, Pınar, Elif ve tanımadıkları bir adam vardı. Anıl yoktu.
Oğuzhan: Geçmiş olsun.
Murat: Sağol.
Elif: Doktor ile konuştum. Doğru mu 1 hafta boyunca yoğun bakımda mı kalacak.
Murat: Maalesef evet.
Pınar: Yanına girebiliyor muyuz?
Murat: Hayır hiç sokmuyorlar. Şey Anıl nerede?
Oğuzhan: O gelmedi. Sargılı kolu çok acıdı geçmiş olsun dileklerini iletti.
Murat: Hımm.. Peki.
Murat ve oradakiler öylece beklediler.
*** 2 saat sonra ***
Pınar: Şey.. Ben öyle biraz uğradım ama gitmem lazım. Kusura bakmayın.
Oğuzhan: Ben de geleyim.
Murat: Yok canım ne kusuru. Siz gidin ya ben burdayım nasıl olsa. Elif.
Elif: Hı?
Murat: Siz de gidin gerek yok. Beklerim ben.
Uğur: Ben de kalırım.
Murat: Olmaz sen yol yorgunusun. Dinlenmen lazım.
Uğur: Seni burada bırakıp hiçbir yere gitmem, bilesin.
Murat: İyi bari. Siz de gidin biz buradayız işte.
Elif: Olur mu hiç öyle şey. Ben onun kuzeniyim sonuçta.
Murat'ın tanımadığı adam cevap vermişti.
Adam: Elif, o haklı. Yarın mühim işlerimiz var. Geliriz yine.
Elif: Peki. Öyle olsun.

Onlar gidince Uğur abisine döndü.
Uğur: Kantine çıkıp kahve getireyim mi? Konuşur rahatlarız.
Murat: Olur.
Uğur: Tamam o zaman. Geliyorum şimdi.

Uğur kantine çıktı. Murat ve Uğur dışındaki herkes gitmişti. Murat, Uğur kantine gidince telefonuna baktı. Saat gece 02.37 idi. Çok yorgundu. Uykusu gelmişti. Yoğun bakım ünitesinin önünde bulunan yere oturdu...
...
Duyduğu sesler ile kendine geldi Murat. Bir koşuşturma vardı. Hemen ayağa kalktı. Asude'nin bulunduğu odaya baktı. Doktorlar ve hemşireler içerideydi. Korktu. Ona bir şey olmuştu demek ki. İçerideki ekrana baktı. Dümdüz bir çizgi görüyordu. Hayır bu  olamazdı. Murat nefes nefeseydi. İçeriden bir hemşire çıktı. Hemşire, Murat'a bakıp "Başınız sağolsun" dedi. Murat bu söz üzerine yıkıldı...

SİYAH BEYAZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin