1. Bölüm

765 27 2
                                    

Persephone, her zaman ki güzelliğiyle annesinin yanağına sulu bir öpücük kondurup evden çıkmıştı. Çayıra gidecek ve renkli çiçekleri toplayacaktı. Bu her gün aksatmadan yaptığı rutin işlerinden biriydi. Okeanos kızları onu sabah evden alır, gün batımına kadar onunla çiçek toplarlardı. Genç kız, doğayı çok seviyordu. Çiçeklerle, ağaçlarla ve en ufak dalla bile o kadar ilgileniyordu ki onun yanında kimse doğaya zarar vermezdi. Çünkü bir keresinde bir kadın onun gözünün önünde bir gülü koparmıştı ve Persephone, o zaman hiç olmadığı kadar sinirlenmiş ve kadına bağırmaya başlamıştı. Siniri geçtikten sonra da sabaha kadar ağlamıştı. Bu, aslında hiç yapmadığı bir şeydi ama konu çiçekler olunca kendine hâkim olamıyordu. Birisi onu beğendiğinde ve evlenmek için ikna etmeye çalıştığında elinde hep bir demet çiçekle gelirdi. Kimisi bir demet gül, kimisi bir demet papatyayla gelirdi.. Ama genç kız, bu çiçeklere kanmazdı. O, erkeklere karşı çok asiydi ve kimsenin inkâr edemeyeceği bir güzelliği vardı. Afrodit bile onu bir zamanlar kıskanmıştı. Ama neyse ki kıskançlığı yerini arkadaşlığa bırakmış ve ikisi çok iyi anlaşmıştı.

"Çok uzaklaşma, Persephone." Kyane, ona seslenmiş ve çiçekleri toplamaya devam etmişti. Persephone önemsemiyordu. Çiçekleri gördüğünde gülümsüyor ve kendinden geçiyordu.

"Merak etme, Kyane." Diye seslenen Persephone, başını çevirmemişti bile. Birkaç adım daha ilerleyerek ileride mavi çiçeğe uzanan genç kız, gittikçe daha da ilgisini çeken renklerdeki çiçeklere bayılıyordu. Daha çok ilerleyip, kızlardan epey bir uzaklaşan Persephone, geri dönmesi gerektiğini fark edip, çiçekleri sepete yerleştirmişti. Arkasını dönüp adım attığında ise resmen dili tutulmuştu. Tanrıların bile korktuğu Hades, cehennem tanrısı, ona bakıyordu. Erkeğin gözlerindeki bir şey, kızı delip geçmişti.

Hades, oradan geçerken tesadüfen ona rastlamıştı. Erkek, normalde kadınları tek geceliğine kullanır ve atardı. Onun için hiçbir değeri olmayan varlıklardı. Zevk vermek için yaratıldıklarını düşünürdü. Ama Persephone, öyle değildi. Erkek, ona doğru adım attığında genç kız ne diyeceğini bilememişti. Ondan yayılan şehvet kokusu, kadının dört bir yanını sarmıştı. Hades'in her adımında etrafındaki bir miktarlık alandaki çiçekler soluyor ve çiçekler, iğrenç birer renge dönüşüp yere düşüyordu. Persephone, bunu görmeyi reddetti. Hayır, ağlamayacaktı.

"Çok güzelsin." Hades, direk olarak gözlerine bakıyor ve onu resmen kendine çağırıyordu. Erkeğin altındaki toprak oynamaya ve yarılmaya başlamıştı. Persephone, dengesini kaybedip yere düşmüştü. Ama yine de elindeki sepeti bırakmamıştı ve çiçeklerini kendine doğru çekmişti. Şimdi onun da etrafındaki çiçekler solmuştu ve kadın, ağlamamak istese de gözlerinden süzülen yaşları engelleyememişti. Kyane, onları görüp yanlarına gelene kadar, Hades genç kızı zorla kucağına alıp, kendine bastırmış ve yeraltına sokmuştu bile. Persephone, ne olduğunu anlamadan kendini onun yerinde, yeraltı ırmağının yanında bulmuştu.

"Beni bekle." Diye kulağına fısıldayan Hades, kızı orada bırakıp uzaklaşmıştı. Persephone ise sepetine bakıp, solmuş çiçeklerini görünce ağlamasını durduramamış ve onları nehre dökmüştü.

"Seni lanet yaratık!" diye arkasından bağırsa da onu duyan kimse olmamıştı. Etraftan iğrenmişti, burada yaşayamazdı. Annesinin bir an önce onu bulmasını umut etmekten başka şansı olmadığını fark edince, nehrin kıyısına oturup beklemeye başlamıştı. 


ECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin