"B-ben.. üzgünüm." Persephone, başını öne eğmişti ve ona bakmamak için aklından bir sürü şey geçiriyordu. Onun bu beceriksizliğini anlamış olmalıydı. Bu düşüncesi kanın yanaklarına hücum etmesine sebep oldu ve kadın, ellerini bilinçsizce yanaklarına oradan da dudaklarına götürdü. Hades, onun bu tavırlarını izliyordu. Önce ondan iğrendiğini düşünse de Persephone, ellerini dudaklarına götürmüştü ve gülümsemeye başlamıştı.
"Bunu ben çıktıktan sonra yapmalıydın, tatlım." Hades'in alaycı tavrı onun tamamen kıpkırmızı kesilmesine sebebiyet vermişti.
"Sen!" Persephone ona bağırmak için işaret parmağını göğsüne koydu ve söyleyeceklerini aklından geçirmeye başladı. Öncelikle, onu öpemezdi. Bunun için ondan izin almamıştı ve onlar, tam olarak tanışmıyorlardı bile! Hades onu kaçırmış ve buraya getirmişti. Düşünceleri öfkesini yerine getirse de başını kaldırdığında hepsi tuzla buz olmuştu. Genç kız, aklından ne geçirdiğini hatırlamıyordu bile.
"Ben?" Hades onun söyleyeceği şeyi merak etmese de onun karşısında serseme döndüğünü görmeyi sevmişti. Ona baktığında bakışları değişiyordu ve her şey aklından siliniyor gibi görünüyordu.
"O kadar çekici miyim?" Kibirli tavrı kızın aklını başına biraz da olsa getirmişti.
"Ne yapıyorum ben?" diye kendi kendine mırıldanan Persephone, elini yanmış gibi ondan çekmişti.
"Büyüme bu kadar çabuk katılacağını düşünmüyordum." Hades hala onunla uğraşmaya devam ediyordu. Belli ki kızın öfkesinden haberi yoktu ama Persephone, ona öfkesini elbet gösterecekti. Çiçeklerini eğilerek yere koydu ve olağan gücüyle onun ayağının üzerine bastı. Hades, böyle bir tepki beklemiyordu ama acımıştı. Ufak bir tıslamayla geri çekilip kadından uzaklaşmıştı.
"Beni öpemezsin, seni iğrenç yaratık!" Aslında söylemek istediği şey bu değildi. Aklından geçende bunlar değildi ama yapması gereken şey buydu.
"Ah?" Hades kaşlarını kaldırdı ve ona şaşkın bakışlar attı. "Seni öptüğümde öyle görünmüyordun ama." Persephone'nin tepkisini izleyip devam etti. "Ya da kollarını boynuma doladığında."
"Ben seni öpmedim." Persephone, kendini böyle savunabilmişti ancak.
"Çünkü öpüşmeyi bilmiyorsun." Hades bunu direk olarak söylemişti ve onun kızarmasını tekrar izlemişti. "Söylesene bana, küçük kız. Daha önce hiç sevgilin oldu mu?" Hades onunla öyle bir dalga geçmişti ki Persephone ağlayabilecek gibiydi. Bakışlarını ona çevirip, gözlerindeki nefreti görmesini istediğinde gözlerinin dolmuş olabileceğini fark etmemişti. Hades'te buna hazır değildi. Onun öfkesinden hoşlanıyordu ve öfkelenmesini beklemişti. Amacı onu kırmak ya da üzmek değildi. Erkek, kendine lanet edip ona yaklaştı ve kollarını ona doladı.
"Üzgünüm, seni kırmak istemedim." Dedi kızın saçlarının üstünden. "Eğer biri benden önce sana dokunmuş olsaydı onu öldürebilirdim." Hades, ondaki gücü emiyordu. Persephone'de bunun farkındaydı ancak itiraz etmedi. Biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. Buranın enerjisi çok düşüktü ve bitkilerle yaşayan biri için oldukça iç karartıcıydı. Kendini uykunun kollarına bırakırken Hades'in onu bir yatağa yatırdığını ve dudaklarına bir öpücük kondurduğunu hissetti. Belki de rüyaydı, umursamadı. Ancak bu hoşuna gitmişti.