Persephone, orada oturmaktan sıkılmıştı. Etrafın koyu renklerde olması onun gücünü azaltıyordu. O, bitkilerden gücünü alan biriydi ve burada yaşamasına imkân yoktu. Hades'in ne istediğini anlamasa da onu beklemek istemiyordu. Buradan kaçış olmalıydı. Eğer burada yaşayanlar varsa, elbet yeryüzüne çıkmışlardı ve ona yardımcı olabilirlerdi. Genç kız, bunu düşünerek oradan çıktı ve karanlık ve dar alanda yürüdü. Nereye gittiğini bilmese de buradan daha kötü olacağını düşünmüyordu.
"Bayan?" Arkasından gelen sesle yerinden sıçrayan Persephone, ne diyeceğini bilemedi.
"Burada ne arıyorsunuz?" Karşısındaki erkek çok sevimli görünüyordu ayrıca yardımsever.
"Hades, beni kaçırdı." Diye kısa bir açıklamada bulundu. "Ve bende buradan nasıl çıkacağımı düşünüyordum." Ona gerçeği söylemekte bir sorun olduğunu düşünmemişti.
"Size yardımcı olabilirim. Tabi istersiniz?" İyice kadına yaklaşan erkek, bu sefer ona daha farklı bakıyordu. Her an kötü bir şeyler yapacakmış gibi duran gözleri genç kızı korkutmuştu.
"Ta-tabi." Diye kekeledi Persephone.
"Size bir şeyler vermeme müsaade edin ama önce." Diyerek ondan uzaklaştı ve birkaç dakikaya geri gelmişti. Elinde nar taneleri vardı. Persephone, narı çok severdi buna hayır diyebilecek gücü kendinde bulamadı. Elindeki nar tanelerini avucuna sığdırmaya çalışıp teker teker ağzına atmaya başladı. Yedikçe yiyesi geliyor, hiç bitmesin istiyordu. Tadı çok ama çok hoşuna gitmişti. Yedikçe renkleri de daha bir güzel görünüyordu. İri nar tanelerinden yedi ya da sekiz tanesini anca yemişken Hades'in sesi duyuldu.
"Hemen at o elindekileri!" Sesi gürleme gibiydi. Etraf resmen sallanmıştı ve sesinin şiddetiyle küçük toprak parçaları tavandan başına düşmüştü.
"Bir şeyler yemeliyim!" Persephone, elindekileri sesin yüksekliğiyle bırakmıştı ama her an yere eğilip tekrar toplayabilirdi. Ona nasıl bu şekilde konuştuğunu bilmese de cesaretleniyordu. Etrafına baktığında yanındaki erkeği göremedi.
"O nereye gitti?" Korku dolu gözleri Hades'inkilerle buluşmuştu.
"Ait olduğu yere, tanrıça." Hades, ona yakıcı gözlerle yaklaşıp kızın dudaklarını yalamasını izledi. Narın suyu dudaklarını kıpkırmızı yapmıştı. Hades o istemeden ona dokunmayacağını düşünüyordu ama bu şekilde karşısında kalmaya devam ederse ne yapacağını bilmiyordu.
"Beni ne zaman bırakacaksın?"
"Sana bir şey getirdim." Hades onun sorusunu duymazdan geldi ve arkasını dönüp bir şeyler fısıldadı. Elinde çiçek demetleriyle gelen kadınlar, genç kızı mutlu etmişti. Çiçeklerin renkleri onun içine umut parçası bırakmıştı.
"Teşekkür ederim." Diye fısıldadı Persephone. Çiçeklerden ayrılalı çok olmamıştı ama kadın, onları görmeye bayılıyordu ve ölesiye özlemişti. "Çok güzel kokuyorlar."
"Senin için topladım." Hades'in romantik sözleri, pekte istediği yere ulaşamamıştı. Çünkü Hades'in bunu dediğini duyanlar kıkırdamaktan kendini alamamıştı.
