'' Allah'ım, çıldıracağım,'' derken sıkıştığı yerden çorabı, yüzünü ekşiterek eline aldı. Bu çorabın büfe takımının arasında ne aradığı hakkındaysa bir fikri yoktu! Oysa evliliği hiç böyle hayal etmemişti Canan. Tamam, öyle abartılı istekleri de olmamış, kendini bir kadın roman karakterinin yerine de koymamıştı, ancak hayalinin bunlar olduğunu da sanmıyordu. Günden güne evlilikleri şarampole yuvarlanıyordu ve Canan bu konuda ne yapacağını, nasıl bir yol izleyeceğini şaşırmış durumdaydı. Derin bir nefes alıp doğruldu. Çorabın o tuhaf kokusu resmen burun direğini sızlatmış, mide bulantısını da katlamıştı. Oysa eskiden bu kadar gözüne batmıyordu her şeyi. Ama son zamanlarda olanlar pek öyle değildi. Kocasıyla konuştukları -adam akıllı tartıştıkları- konu sayısı bile azalır olmuştu. Tek muhabbetleriyse, aynen şuydu:
''Yarın pazara çıkmam lazım. Evde bir şey kalmadı.''
'' Ne kadar istiyorsun ? ''
'' Kredi kartın işimi görür.''
'' Al!''
Başıma kakar gibi al demesi yok mu hödüğün bir de, sanki kendim için istiyorum. Ev için istiyoruz herhalde. Aç kalınca ne yiyeceksin ? Evin kiremitlerini mi ?
'' Kafama kaksaydın!''
'' Uzatma Canan.''
Uzatsam ne olur, diye sormaya dili varmıyordu işte.
Canan'ın bazı prensipleri vardı ki o da haftanın 3 gününü temizlik ilan etmesiydi. Tabi bu durumdan Hakan kendisi kadar memnun değildi. Özellikle de maç günleri. Bu yüzden önce fikstürünü öğreniyor, sonra işine kalkışıyordu. Ama burasına gelmişti artık! Her kıyafetini orada burada toplamaktan, düzensizliğinden, kaba saba hallerinden bıkmıştı. Aslında o kadar uzar giderdi ki bu liste, Canan ardına bakmadan kaçmaktan korktuğu için hepsini hasır altı ediyordu. Aynı şu an olduğu gibi.
********
'' Ben geldim.''
'' Gelmeseydin de olurdu.''
Homurtulu sesini Hakan işitmemişti belli ki...Yoksa ne diye çatışmak varken, laf sokmak varken böyle ağzı kulaklarına varırcasına neşeyle sırıtsındı ki.
'' Yemekte ne var hatun ? ''
'' Sağ ol Hakan. Sormana hiç gerek yoktu canım. Ben de gayet iyiyim.''
'' Ne şimdi bu ? ''
'' Biz de buna nezaket kuralı diyorlar da, senin açından bakınca ne olduğunu bilmiyorum henüz. Çünkü ben de çözemedim.''
'' Senin canın kavga etmek mi istiyor Canan ? Yoksa regl falan mısın ?''
Karısı çığlıklı bir aaaa sesi çıkarıp yerinde tepinmek için can atıyor gibi duruyordu. Hakan onun halini umursamadan çiftli kanepeye kuruldu ve hayatının tek aşkı olan, tek eline sığdırdığı kumandasını alıp kanal kanal gezmeye başladı ve tabi ki de spor kanalında durakladı. Canan burada neydi ki zaten ? Ne diye fikrini sorsundu ? Kadın anca yemek yapsın, bulaşık yıkasın ha, bir de gece istediğini versin diye vardı zaten! Oh, ne güzel dünyaydı be! Robotuz ya biz nasılsa! Sinirle mutfağa yöneldi, yemekleri ısıttı. Tencereleri sertçe masaya bırakırken Hakan kaşlarını çattı.
'' Kafama vurur gibi bir halin var ? ''
'' İsabet olurdu!''
'' Canan, bugün sana istediğini vermeyeceğim. Keyfim bir hayli yerinde.''
'' Sen bana ne zaman istediğimi verdin ki ? ''
Ukala bir sırıtış belirdi kocasının yüzünde.
'' Yatakta...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acıtmışım Canını Sevdikçe (Aşka Dönüş Seri-1)
Short StoryEvet, bir kısa hikaye daha. Evli bir çift Bir ihanet Bir AŞK... Bazen, kaybetmeden kıymetini bilmiyoruz; yaşadıklarımızın, bulunduğumuz anın. Bu da öyle bir hikaye. Hakan ve Canan, yoldan geçen, o dar sokaklarda yürüyen, geceleri yastığa kafayı ko...