Tazelenen hatıralar...

2.8K 199 21
                                    

Bu kez ayrı ayrı gelmişlerdi kliniğe. Baş selamı veren ikili ayak üstü hâl-hatır sorup isteksizce tokalaşırken dünkü samimiyetten oldukça uzak davranışlar sergilemişler, içeriye girer girmez de ayrı köşelere çekilip sıralarının gelmesini beklemeye koyulmuşlardı. Bu sırada kurulacak göz temasından da olabildiğince -yakalanmadıkça- kaçınmışlardı.

'' Canan hanım...''

Canan apar topar dalgınlığından sıyrılıp ayaklanırken kalem eteğini çekiştirdi. Hakan'ın dikkati de o an vücut hatlarını gözler önüne seren eteğine kaymıştı. Bu kadın seneler geçmesine rağmen nasıl bu kadar dinç ve güzel kalabilmişti, anlamıyordu Hakan. Ve onu böyle gören tüm gözlerden sakınmak isteğine de, tıpkı karışma hakkına olduğu gibi zor gem vuruyordu. Onun içeri girmesiyle yanaklarını şişiren adam oturduğu koltukta gerilmişti. Kendini oyalayacak bir şeyler arayan adam son günlerde takıldığı telefon oyununa gömülmüştü.

******

'' Bengü hanım, her şeyi anlattım size. Ama madem yeniden dinlemek istiyorsunuz, size Hakan'ı özetleyeyim.''

Bengü kadının fevri tavırlarına yumuşak bir gülümseme armağan edip başını salladı. Onun hızını alamadığında durdurulamayacağını bildiğinden not defterini açtı ve söylediklerini tek tek not aldı.

'' Bu adama, eve gelirken bir kere de çiçek al gel desem gider pazardan maydanoz alır. Ağzından güzel bir laf çıksın be adam diye isyan etsem bu akşam yemekte ne var hatun, der, bir de yayıla yayıla göbeğini kaşır. Bugün de farklı bir şeyler yapalım, evliliğimize azıcık renk gelsin, desem birlikte stada gidip höykürelim işte, der. Böyle bir adamla evlilik nasıl sürsün Allah aşkına ? ''

'' Bakın, siz de çalışan insansınız Bengü hanım. Az çok benim halimden anlarsınız. Bir hafta sonu tatilim var. Şöyle ayaklarımı uzatıp yatmışım, aslanlarımın maçını izlemişim, çok mu ? Ama yok, izlemek ne mümkün! Hakan evde ya, illa o gün temizlik günü ilan edilecek. Hakan ayağını kaldır, Hakan kornişe perdeleri geçir, Hakan daha yeni temizledim orayı çabuk kalk! İlk 3 sene bunlarla mücadele ettim ben, inanabiliyor musunuz ? Bir hafta sonum var be kadın, 2 gün sık dişini işte. Sonra ne yaparsan yap!''

'' Peki ya buna ne diyeceksiniz ? Daha evleneli 3 ay olmuş. 3! Ben kilo almam, ama iştahım fazladır. Bana aynen şöyle demişti Bengü hanım,'' derken eski kocasının taklidini yapmak için ayaklandı. Yüzüne onun mimiklerini yerleştirirken kendini gülmeye zorladı. '' Kızım kilon almış başını gidiyor. Az boşan da semerin ye! Hayır bir şey değil, fil gibi olacaksın, apartman sallanacak haliyle. İnsanlar zelzele olduğunu sanıp sığınaklara koşturacak senin yüzünden! ''

'' Ne var biraz takılmışsam ? Ciddi olarak söylemedim ki, Bengü hanım. O gün somurtup duruyordu, az gülelim istedim. Böyle şeylere alınganlık göstermezdi pek yani. O bana, ihtiyar delikanlı, için geçmiş senin deyince ben bir şey demiyordum ama! Sayesinde kafamda saç kalmayacaktı da ucuz yırttım! ''

'' En son ne zaman adam akıllı güzel bir şey yaşadık, inanın hatırlamıyorum bile. Sanırım birkaç yüz yıl öncede kaldı o günler...''

'' Eve o zamanlar Playstation aldım. Arkadaşlarla hafta sonu tatilinde atışırız diye. O zaman sanırım epey duygulanmıştı. Tabii soğan doğradığı için gözleri yaşarmamışsa...''

'' Varı yoğu Galatasaray'ı, kumandası, forma koleksiyonlarıydı! Ben ancak bunlardan sonra geliyordum.''

'' Yahu, boru mu be kadın ? Biz o forma ile UEFA kupasını kaldırmışız! Sen git onu yıka, bir de yetmiyormuş gibi küçült! Beceriksizlik değil de ne bu! Gitti gözüm gibi baktığım canım formam tabi.''

'' Ben onu hiç bu kadar kinci bilmiyordum! Aslında hakkında bilmediğim ve yanıldığım o kadar çok şey varmış ki...''

Sesine ilk kez hayal kırıklığı hakim olmuştu Canan'ın.

Neyse, der gibi geçiştirip içini dökmeye devam etti.

'' O benim formamı küçültünce bir şey yoksa, benim de onun elbiselerini lime lime etmemde sorun yok. Hepsi bir karıştı zaten. Epeydir de sinir oluyordum. Bahane oldu. En son aldığı elbise arada kaynadı gerçi. İçlerinde en usturuplusu oydu. Biraz üzmek istemiş olabilirim. Eee, bunu hak etmişti ama Bengü hanım! ''

'' O an gördüğüm ürkütücü tabloyla çılgına döndüm tabi. Her şeyimi mahvetmiş manyak!''

'' Sonra pişman oldum, ne yalan diyeyim. İçim rahat etmedi. Canan, huysuz, aksi kadının teki olsa da, ağlamasına asla dayanamam.''

'' İnanabiliyor musunuz, gitti bana aynı elbiseleri aldı. Onları nasıl bulduğu hakkında en ufak fikrim bile yok! Hakan biraz unutkan bir tiptir. Bugün yediği yemeği sorun, onu bile hatırlamaz. Ama onları unutmamış...Garip!''

'' Ben ki, nişanlılık tarihimizi hatırlamayan adamım. Bu yüzden evlilik tarihimizi de kendi canımla beraber garanti altına aldım. Unutmayayım diye takımımın kuruluş yılına denk getirdim, ki Mayıslar tamamen bizim olsun. Şimdi sorduklarında bile 19 Mayıs diyorsam buna borçluyum.''

'' O zaman biraz aptaldım tabi. Nazdan, süründürmekten anlamadığımdan hemen yelkenleri indiriyordum. Affettim onu. Ve ben de bunun karşılığında bir sürpriz yapmaya karar verdim.''

'' Sonra bir baktım, ertesi gün benim hatun elinde hediye paketiyle bana doğru geliyor. Bu işte bir hinlik aradım tabi başta. Canan bu, ne yapacağı belli olmaz. Her an sağ gösterip sol vurabilir.''

'' İnanır mısınız, hediyemi gördüğünde çocuklar gibi dakikalarca zıpladı durdu. Benim evlilik teklifini kabul etmeme bile bu kadar sevinmemiştir!''

'' Ulan, 2000 ruhu geri geldi benim vücudumda vuku buldu resmen. Benim hatun beni, 2000 yerimden vurdu anasını satayım. Hagi'nin, Popescuların, Bülentlerin imzasının olduğu o forma yine elimdeydi.''

'' Onu almak için kaç bin takla attığımı bir ben, bir Allah biliyor. Galiba onu çok seviyordum. Bunu sevincini gördükten sonra daha iyi anlamıştım.''

'' O an anladım ki, benim Canan'ım bir tane. Ne olursa olsun onun altın kalbini, sevgisini, iyi niyetini, masumluğunu kimseye değişmem,'' dedi özlemle

******

Günün sonunda ikili içini dökmenin rahatlığıyla kendini dışarı attı. Yüzlerinde ise aptal bir sırıtış hakimdi. Tabi Hakan, çatmadan duramamıştı yine.

'' Senin adın aslında Canal olmalıydı.''

'' O ne be ? ''

'' Kızım, sen Azrail'in yan şubesi gibisin.''

Kendisine boş boş bakınca yüzünü işaret edip kıkırdadı.

''Jeton da bıraktığım gibi köşeli tabii, '' dedikten sonra tane tane anlattı.

'' Can al Can al. Unutma ki canım, Azrail de bir melek! Çaktın köfteyi ?''

'' Ben şimdi sana bir çakacağım, göreceksin Hakan!''

Sinirle söylenen karısının ardından ellerini cebine yerleştirdi.

'' İstediğin kadar kaç güzelim. Yine dönüp dolaşıp bana geleceksin. Bizim kaderimiz bir. Bunu sen de biliyorsun. ''

Canan çoktan gözden kaybolmuştu ama o hâlâ onun gittiği yöne bakarak gülümsemeye devam ediyordu. Bugün keyfini hiçbir şey bozamazdı. Maria bile! diyen iç sesini onayladı. Otele gidince şu 2000'li yılların formasını giyinmek tek düşüncesiydi. Hatta o şekilde Canan'a uğrayabilirdi. Böylece Bengü hanım ile neler konuştuğunu da öğrenebilirdi.

'' Çok zekiyim be. Maşallah bana. Taşıyorum yine resmen,'' derken kendi kendine güldü.

Ayrı ayrı arabalarına binen ikili son kez göz göze gelince Hakan göz kırpıp elini salladı. Canan ise homurdanarak arabasına yerleşti. Gerisinde kahkahalara boğulan bir adam bıraktığını dikiz aynasından seçince kendi de hallerine gülümsedi. Bir şeyler değişiyordu ve Canan bu değişimlerden korkuyordu. Hem de çok korkuyordu...

Acıtmışım Canını Sevdikçe (Aşka Dönüş Seri-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin