Yatağımın üzerinde cenin pozisyonu almış bir şekilde, kara kara düşünüyordum. Bay Astren'in söyledikleri kolay kaldırabileceğim şeyler değildi.
Düşmüş omuzlarımı arkaya atarak gerildim. Başımı geriye yaslayıp derin bir nefes aldım. Bütün vücudumun çöktüğünü hissediyordum.
Bay Astren, benim müjdelenen kişi olduğumdan bahsetmişti. Eski Tanrı ve Tanrıça'ların soyundan gelen, hükmetme gücü olan bir Okuyucu, bir Çaylak Tanrıça. Son Tanrıça. Yani bunlar Bay Astren'in bildikleriydi. Son Okuyucu olan Mia, bunları söylemişti. Eğer ben gerçekten beklenen kişiysem, omuzlarıma bu savaşı durdurma yükü biniyordu. Üstelik 6. Hislerimin regl döneminde bedenimin hassaslaşmasından dolayı artacağını da söylemişti. Bunu onunla konuşmak başta beni biraz huzursuz etse de, sonrasında doğal bir şey olduğu için alışmıştım.
Yatağımdan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Sarmaşıklı kapı açıldı ve beni içeri aldı. Lavaboda kendime gelmek için yüzüme birkaç kez su çarptım. Birazdan ameliyata girecektik. Kanatlarımızın olmasını hepimiz kabul etmiştik. Afrodit, Lance ve Aaron ameliyattan çıkmışlardı. Şimdi Caitlin ameliyattaydı. Birazdan da ben girecektim.
Revire gitmek için odadan çıktım. Yolda bileğimdeki tokayla saçımı boneye rahat girebilmesi için topuz yaptım. 6. Hislerim beni yeniden uyardığında etrafıma bir göz attım. Sol tarafta, bilgisayar odasının kapısı aralıktı. Ellerimi saçlarımdan çektim ve parmak uçlarımda oraya doğru yöneldim.
Kharan, geçen seferki gibi yine oradaydı. Aralık kapıya yan durdum ve tek gözle görebileceğim şekilde izlemeye başladım. Yine Aysel hocayla konuşuyordu. Bu sefer eşi David'de yanındaydı.
"Onları buraya geri göndermemelisiniz! Bu çok tehlikeli!" Aysel Hoca telaşlı bir şekilde konuştuğunda David onun omzunu güven verircesine okşadı. Aysel hoca yüzüğün olduğu elini onun elinin üstüne koydu ve parmaklarını okşadı. Gerçekten yakışıyorlardı.
"Biliyorum abla! Başkan'ın buraya yeteneklileri korumak için gönderdiğini biliyorum ancak diğerleri bunu bilmiyor. Daha önce Dünya'dan gönderilen insanlar sorun çıkarmamış, hatta mutlu olmuştu; ama bunlar daha çocuk! Evlerine dönmek istiyorlar!" dedi Kharan, sesinde biraz sitem yakalamıştım.
"Onlar çocuk değil, hepsi reşit. Onlara bunu söyleyebilirsin. Bir daha dönemeyeceklerini anlatabilirsin." duyduğum şeylerle şoka uğramıştım. Bacaklarımın titrediğini hissederken, ellerimi ağzıma kapattım. Ağlamak üzereydim ve duyulmasını istemiyordum.
Eve bir daha dönemeyecektik! Ailem, odam, kazanmak için bütün hayatımı adadığım Safir, hiçbirini bir daha göremeyecektim.
"Bunu bilen kimse yok. Hiç kimse! Onlar da öğrenmemeli." Kharan elini ensesine attı. Bir şey söylemekten çekiniyor gibiydi. "Onlara eğer Kandelya'yı bulurlarsa evlerine dönmelerine yardım edeceğimi söyledim."
Aysel hoca derin bir nefes aldı ve eşine gülümsedi. "Bu çok iyi bir haber! Onu kimse bulamamıştı!"
Kharan gözlerini kaçırdı. "Onlar bulabilir." Aysel hocanın kasları yavaşça çatılırken Kharan bir çırpıda konuşmaya başladı. "Lucia bahsedilen Okuyucu olabilir! Zihne ve ruha hükmetme gücü var ve soyadı Kayrakan! Eski Türk'lerin inancına göre Kayra en büyük tanrı. Kayrakan, yani Kayra'nın kanından. Bahsedildiği gibi, Tanrı ve Tanrıça'ların kanından."
Aysel ve David şok olmuş gözlerle bakıyordu. Benim de onlardan aşağı kalır yanım yoktu. Göz yaşlarım şokun etkisiyle bir anda durmuştu. Soyadımın anlamını öğrenmiştim ve açıkçası bundan korkmuştum.
"O Kandelya'yı bulabilir! Safir taşını bulabilir, savaşı durdurabilir!" dedi Kharan. Duraksadı ve devam etti. "Ve o zaman onu geri göndermem gerekebilir. Üstelik kahinlerin söylediklerine göre hepsinin kaderi birbirine bağlı. Yani Endre Azarath ve Rodos da onlarla olmak zorunda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Fantasy"Kaçtık, kaçırıldık, yakalandık, öldürüldük, öldürdük, bıçaklandık, kör olduk, savaştık, güçlerimizi kullandık, devrim yaptık. Ama bütün bunlar içinde doğru yaptığım tek şey sana aşık olmaktı Endre Morai." ------------------------- Lucia ve arkadaşl...