Elbisemi düzeltip aynadan kendimi inceledim. Balo bu gündü. Kızlarla saraydaki en büyük odayı kapıp giyinme odamız yapmıştık. Erkekler buna her ne kadar bozulsa da, bir üst kat tamamen onlara kalmıştı.
Yatağın üzerinde Caitlin'e makyaj yapan Afrodit ve makyaj malzemeleri vardı. Kiyafetlerimiz özel olarak dikilmişti. Her birimize uygun farklı elbiseler.
Afrodit için uçuk mavi, ince bir elbise vardı. Gözlerinin mavisini belli edecek kadar maviydi. Arkasında turuncuyla büyük bir balık vardı. Güzel vücudunu ortaya çıkarıyordu. Uzun sarı saçlarını geniş bir şekilde örüp sol omzundan sarkıtmıştı. Çok güzel görünüyordu.
Milena için, saçlarının turuncusunu ve çillerini ortaya seren turuncu bir elbise hazırlanmıştı. Katmanları onu daha gösterişli yapıyordu. Onun canlı ve enerjik ruhunu ortaya seren cıvıl cıvıl bir elbiseydi. Saçlarını geniş bir topuz yapıp üzerine çiçekli taç takmıştı. Adeta bir peri kızı gibiydi.
Caitlin, içimizdeki en olgun kız olduğu için, onun üzerinde lacivert bir elbise vardı. Boyun kısmındaki taşları buğday bedeninde ışıldıyordu. Bedenini saran elbise dizlerinden itibaren bollaşıp kuyruk şeklinde uzuyordu. Oldukça zarif görünüyordu.
Benim için ise... Hayatımda gördüğüm en güzel elbiseyi giymiştim. Bir kelebeğin kanatlarını adıran eteği ben hareket ettikçe zarifçe çırpılıyordu. Üst kısmı kelebeğin vücudu gibi, siyahtı. Beyaz saçlarımı geniş bir topuz yapıp bir kısmını yanlardan çıkarmıştım. Koyu renk göz makyajımı tamamladığımda kapı tıklatılmıştı. Hepimiz son kez üstümüzü düzelttikten sonra Afrodit kapıyı açtı.
Erkeklerin hepsi takım elbiseleriyle çok çekici gözüküyorlardı. Lance bir anda içeri dalıp "Iyy, makyaj kokuyor burası." dedi. Burnunu kırıştırıp eliyle havayı dağıttı. Aaron Caitlin'in yanına gitti ve "Çok güzel olmuşsun." Caitlin yanakları kızarırken saçını kulağının arkasına attı ve "Teşekkürler." dedi. Utanmıştı. Onların bu hâli beni gülümsetirken Endre sol kulağıma hafifçe fısıldadı, "Yarın gelip biz sevgiliyiz der bunlar, ben şimdiden söylüyorum." Ben söylediği şeye kıkırdarken, Afrodit ve Lance yine didişmeye başlamıştı.
Rodos "Hadi artık geç kalıyoruz." dedi. Kolunu Milena'ya uzattı ve Milena koluna girdi. Onlar önden, arkalarından Caitlin ve Aaron giderken Lance Afrodit'in elinden tutmuş çekiştiriyordu.
Bu halleri gülümsememe sebep olurken Endre yanıma gelip "Çok... Etkileyici gözüküyorsun." dedi. Takım elbisesinin önü iliklenmişti, kollarını kıvırıp şık bir saat takmıştı. Saçları her zamanki gibi anlına dökülmemişti, bu sefer özenle taranıp hava kaldırmıştı. Bana etkileyici diyordu ama kendisinin farkında değildi.
Fısıltı gibi çıkan sesimle "Teşekkür ederim." dedim. Elindeki ufak hediye paketini kaldırdığında, paketi yeni fark etmiştim. İçini açtı ve çıkan ufak tacı bana uzattı. Siyah dalları andıran tacın üzerinde safir mavi taşlar vardı.
"Bu... Çok güzel. Ama, rengi neden böyle?" Endre tacı alıp başıma özenle taktı. Sol elimi tutup kendi koluna yerleştirdiğinde başını hafifçe ileriye çevirdi. "Takım olmamız için."
"Nasıl yani?" Endre hafifçe gülümsedi. "Gecenin sonunda anlarsın. Şimdi gitmeliyiz."
Yürümeye başladığında ona eşlik ettim. Daha geçen gün savaştığımız bu Saray'da şimdi balo düzenliyorduk.
Kral ve ailesini bastığımız salonun giriş kapısına geldiğimizde Endre "Hazır mısın?" diye sordu. Başımı evet anlamında salladığımda içeri girdik. Girmemizle birlikte önce birkaç kişi bize döndü. Tahtın olduğu yere kurulan büyük masaya ilerlerken, yavaş yavaş bütün başlar bize dönmüştü. En sonunda müzik de kesildiğinde Kharan ortaya çıktı ve bana elini uzattı. Endre'ye baktığımda onaylarcasına başını eğdi. Elimi Endre'nin kolundan çekip Kharan'a uzattım. Kharan beni yanına çekti ve misafirlere döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Fantasy"Kaçtık, kaçırıldık, yakalandık, öldürüldük, öldürdük, bıçaklandık, kör olduk, savaştık, güçlerimizi kullandık, devrim yaptık. Ama bütün bunlar içinde doğru yaptığım tek şey sana aşık olmaktı Endre Morai." ------------------------- Lucia ve arkadaşl...