Safir -18- Kâhin

74 14 3
                                    

Havajetten indiğimizde gezegen gözüme pek küçük gözükmüştü. İndigimiz yer Dünya'daki otoparklara benziyordu. Biraz ilerisinde çıkış vardı. Büyük binalar, mağazalar, okuldan kaçan çocuklar, Dünya'yı anımsatan yüzlerce şey...

"Eee Lucia? Bize ne aradığımızı söyleyecek misin?" Lance ensesini kaşıdı ve benim gibi çevreye bakmaya devam etti. Dünya gibiydi işte, teknolojinin daha gelişmiş olması dışında.

İç güdülerimi dinlerek ne aradığımızı bulmaya çalıştım. Ancak bu sefer cevap vermediler. "Sanırım... Şehre bakmalıyız. Biraz gezinirsek belki bulurum." ellerimi iki yana açarak bilmiyorum gibi bir işaret yaptım.

Endre gözlerini devirdi, Afrodit ve Caitlin'in gözleri parladı, Lance şaşkındı, Azarath sıkılmış tepkisinden vaz geçmedi. Sonuç olarak her şey normaldi.

Rodos bizi şehre doğru yönlendirirken birkaç bilgi verdi. Burada birsürü yokuş vardı, eğer kaybolursak yokuş aşağı inip denize ulaşabilirdik. Park ettiğimiz yerin arka tarafı doğal piknik alanları, çiftlikler gibi şeylerle doluydu. Dünya'dan farklı olan kısım da buydu. Orada bitkiler doğal değildi -artık değildi-.

Caitlin bunları duyduktan sonra Aaron'u da sürükleyerek o tarafa doğru gitti. Aynı şekilde Milena ve Rodos da. Afrodit alışveriş yapmak istediğini söyleyerek Rodos'un bizi bıraktığı yerden kalabalık alanlara doğru giderek gözden kayboldu. Lance de gezineceğini söyleyerek gitmişti, ama hepimiz onun Afrodit'in peşinden gittiğini biliyorduk.

Sonunda Azarath, Endre ve ben kaldığımızda, Azarath yapması gereken şeyler olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Endre ve ben birbirimize tedirgin bir bakış attık; ama onu orada zorla tutamazdık.

Yürümeye başladığımızda Endre "Söyle bakalım, nereye gitmek istersin?" diye sordu. Biraz düşündüm, aklıma ilk önce yemek gelmişti. "Buranın en güzel yemeği ne?"

Endre biraz düşündü, sonra gülümseyerek bana döndü. "Sürpriz." dedi ve göz kırptı. Elimden tutup beni bir yere götürmeye başlayınca istemsizce ona ayak uydurdum. Kızarmıştım. Yanaklarıma basan ateşi yok etmek için elimle yüzümü yelledim.

Küçük bir dükkanın içinde girdik ve köşede bir masaya oturduk. Kırmızı pötikareli masanın üzerinde ufak süsler vardı. Etraf çok sadeydi ve dükkân kalabalık değildi. Ben çalan hafif müziği dinlerken Endre sipariş verdi.

O an kendimi sıradan bir öğrenci gibi hissetmiştim. Erkek arkadaşıyla yemek yiyen lisesi bir kız gibi. Bütün savaşı, isyanı, güçleri, Kandelya'yı unutup sadece o anın tadını çıkardım.

Yemeklerimiz geldiğinde aslında farklı bir şey bekliyordum. Ama bu sarmaydı. Sarma! Dünya'nın, ve sanırım Andromeda'nın, en güzel şeyi! Aniden yemeğe yumuldum ve bir seferde iki taneyi birden ağzıma attım. Gözlerimi kapattım ve ağzımda dağılışını hissettim. Endre kocaman olmuş gözlerle bana bakarken ağzım dolu bir şekilde "Bundan Dünyada da var!" dedim. Gülmemek için kendini sıktığı belli oluyordu bu yüzden cevap vermedi. Sonunda yemeklerimiz bittiğinde arkamıza yaslandık ve yüzümüze bulaşan yağa bakıp güldük. Endre parayı ödedi ve birlikte dışarı çıktık.

"Hiç kayan jetlerden sürdün mü?" Endre bana meydan okur gibi baktı. "Onun ne olduğunu bile bilmiyorum." dedim. Bu sefer başka bir dükkâna girdik. Kayan jetler, kaykaya benziyordu, sadece uçan haliydi. Bir saatliğine iki tane kiraladık.

Dışarı çıktık ve Endre bana nasıl kullanılacağını öğretmeye başladı. Üstüne bindiğimizde kendisi havalanıyordu ve sadece beden hareketleriyle kontrol ediliyordu. Endre'nin yardımıyla üstüne çıktığımda önce biraz sendeledim. Ardından yavaşça öne gitmeye başladım. Bu çok eğlenceliydi! Hızlanmaya başladığımda arkama baktım, Endre de peşimden geliyordu. Önüme döndüğüm sırada Endre "Lucia, dikkat et!" diye bağırdı. Tam önümden geçen havajetten son anda kurtulmuştum ama bu kontrolümü kaybetmeme sebep olmuştu. Daha da hızlanmıştım ve insanların arasından hızla geçiyordum. Arkamdan bağıran insanları duyabiliyordum. Tam önümdeki otobüste çarpmamak için sağa döndüm. Çıkmaz sokağa girmiştim. Karşımdaki duvara son hızla çarpmadan önce çöplerin içine atmayı başarmıştım. Jetin parçalanma sesi kulaklarımı delerken elimin altındaki çürümüş yiyecekler beni tiksindirmişti. İğrenç!

SAFİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin