9. BÖLÜM

111 9 2
                                    

Multimedya da bizim gerçek whatsapp konuşmamızdan bi kesit var. İyi okumalar!
------------------------
"Birgül, napıyosun ?"
Elçin korkarak bu soruyu sordu. Düşündüğü şey; Birgül'ün anlaşmayı bozup, ellerinde kanıt kalmadığı için onları umursamadan gaza basmış olmasıydı. Besbelli bunu yapıyordu. Ama Elçin başka bir amacı olduğunu, geri döneceğini, sadece bir kaç dakikalık ayrılma yaşadıklarını ümid ediyordu. Boşa.
"Onlardan kurtuluyorum." dedi Birgül sakince.
"Neden ?" Elçin'in sesi sitemli çıktı.
"Başımıza bela olacaklardı. Bela ve yük."
"Saçmalamayı keser misin Birgül ! Bize yardım ettiler, evlerinde kaldık, bizi hapisten çıkarttılar ! Şimdi bu adiliği yapıp, Onları şehir dışında bir benzinlikte bırakıp gidiyor muyuz ?"
Elçin delirmiş gibi bağırmıştı.
Aniden sesini ve gözlerini kısıp kapıya uzandı. "Şimdi şu arabayı durdurmazsan atlarım." Birgül ise bunun üzerine kapıları kitledi, biraz yol aldılar ve aniden kenara çekip durdu.
Diğer karavanda yanlarından hızla geçip, önlerinde durdu. Diğerleri az sonra yanlarına damlardı.
O' nun konuşmasına izin vermeden Dilara atıldı, "Yalnız Elçin, saç malanmaz, taranır." dedi. Bunun üzerine ikiside Dilara'ya gırtlaklayacak gibi baktı. Amacı sadece ortamı yumuşatmaktı. "Benimle kıçı kırık bir erkek yüzünden mi tartışıyorsun ? Cidden bunu yapıyor musun ?" Kapıların kilitlerini açtı. "Şu arabadan dışarı adımını atarsan bir daha yüzüne bakmam senin !" Hafif sesini yükseltip, sertçe ve bastırarak bu sözleri söyledi.
Bir an için inat olsun diye inmeyi düşündü ama gereksiz bir inat yüzünden kaybetmek istemeyeceği kadar önemli biriydi Birgül.
İnerse birdaha ne Birgül'ü ne diğerlerini görebilirdi. İnmezse çok büyük pişmanlık duyacaktı. Her iki şekildede kaybedeceklerini düşündü. İnmemeye karar verdi. Ama pazarlık edecekti. "Geri dönüp onları alalım. Bunu yapmak için verdiğin sebeb çok saçma. Hiç mi vicdanın sızlamayacak bu olaylardan sonra ?"
Dilara bir ona bir ona bakarken kollarını koltuk kenarlarına koyup diz çökmüştü. Bu sırada camlar tıklatıldı, Sürücü koltuğu tarafındaki kapı açıldı. Buse ve Eleni tip tip onlara bakıyordu. Elçin kendi kapısını açma zahmetine girmedi. Zaten Gül sinir olup açacaktı.
"Neler oluyor ?" Eleni tereddüt ederek bu soruyu sordu. Aralarında tartışma yaşandığı belliydi. Birgül, Elçin'e sinirli bir bakış attı. "Siz karavana dönüp beni burada bekleyin. Elçin, Dilara, O'nlarla gidin." Elçin'e baktı ve dişlerini sıkarak devam etti. "Ve sakın sorgulamayın."
Elçin ters bir bakış attı. Sonra kapıyı çarpıp öbür karavana geçti. Tam gidecekken kapı açıldı ve Elçin'in yerine Gül oturdu. "Bas gaza Hatun."
Birgül önce şaşırdı sonra tip tip baktı. "İnsene Bey, napıyosun ?"
"Hatun'umu yalnız bırakır mıyım ben? Bas gaza dedim, inmiyorum."
Birfül sinirlerine hakim olmaya çalışarak derin derin nefes alıp bıraktı. Sonra gaza bastı. İleriden U dönüşü yapıp az önceki benzinliğe doğru sürdü. Benzinlik karşı tarafta kaldığı için oraya geçemezdi ama zaten gerek kalmamıştı. Atlas ve Okuyanus orada, benzinliğin çaprazındaki AVM benzeri yerin önünde oturuyorlar ve etrafa sıkıntıyla bakınıyorlardı. AVM'ye girer gibi girip önlerinde ani fren yaptı. El frenini çekip normal bir zamanda kendisinden beklenmeyecek hızda arabadan inip kapıyı çarptı. Atlas'ın üzerine doğru yürüdü. Atlas birden ayaklandı ve ellerini kaldırarak geri geri yürümeye başladı. Okyanus'da ayağa kalkmış ve kaşlarını çatmış onu izliyordu.
Birgül işaret parmağını sallayarak yürüyordu. "Sırf Elçin için geri döndüm. Ama bazı kurallarım var. Bu kurallara uylmazsa Elçin falan dinlemeden sokakta bırakırım sizi ve şikayet ederim. İnanın, polisleri sizi zor durumda bırakacak kadar kandırmak benim için hiç zor olmaz."
Karavandan indiği hızda tekrar binip kapıyı çarptı. Şaşkınlıkla ona bakan Gül'e dönüp bağırdı. "Ne var ? Neye bakıyorsun ? Beklemiyor muydun ? Buydu işte arabada bunu tartıştık. Elçin şu salak oğlanı önemsiyo ve bende onu önemsiyorum !" Sonra önüne dönüp pencereleri açtı. "Söyle şunlara içeri gelsinler." diye mırıldandı.
Gül kapıyı açıp indi. Şaşkın ördek yavruları gibi bakan oğlanların yanına gitti. "Şöyle bakmayı kesin hadi, geçin karavanınıza." Karavanı işaret ederek konuştu ve özellikle son kelimeyi bastırarak söyledi. Sonra canı çikolata çektiği için binmek istemedi. Açık pencereden Birgül'e seslendi. "Hatun... Benim canım çikolata çekti ya,"
Birgül sessizce kıkırdadı. "Bin şimdi, şu benzinlikten alırız."
Herkes binikten sonra karavanı çalıştırıp karşı şerite geçti. Sonra tekrar durdular. Herkes inip ufak markete girdi. Gül ve Birgül çikolata reonuna bakarken Atlas dışarıdaki peluş hayvanlara, Okyanus ise biralara bakıyordu. Çikolatayı seçip kasaya gidecekleri sırada bir kıkırdama sesi duydular. Başlarını sese çevirdiklerinde götü açıkta bir kız Atlas'la flört etmeye çalışıyordu. Birgül ve Gül sinsice birbirlerine bakıp sırıttılar. Çikolatanın ücretini ödeyip kıza doğru yürüdüler. Birgül, Atlas'ı dürtükleyip kaşlarıyla Okuanus'u işaret etti. Atlas giderken kızla baş başa kalmışlardı. Tabi çalışanlar hariç. Gül aniden "Pislik adına seni burada linç edeceğiz !" diye bağırdı. Ardından Birgül Elçin'le dans ederken öğrendiği tekmelerden birini kızın suratına geçirdi. Ellerini yere koyarak attığı için elleri pislendi. Doğrulup ellerini çırptı. Ardından Gül sıkı bir kafa attı. "Off acıdı." diye hayıflandı.
Kız aniden çığlık atmaya başlayınca Gül ve Birgül şaşırıp bakıştılar. Sonra gülerek karavana koştular. Onların arkasıdanda Okyanus ve Atlas koştu. Herkes binince Birgül hemen gazladı. Bu sırada iki kızda gülüyor, gülmelerini bastırmaya çalışıyorlardı.
"İyi geldi ama keşke devam etseydik. Elçin'in hava atarak gösterdiği bürün hareketleri denemek istiyordum." dedi Birgül. Capoeira denilen dans başta saçma gelmişti ama sonradan etkilenip öğretmesini istemişti. Bir gün başka bir işe yarayacağını düşünmemişti.
Atlas ikisinede ters bakışlar gönderince Gül kaşlarını çattı. "Ne o seninle flört edilmesi çok mu hoşuna gidiyor ?"
"Olayı çarpıtma. Resmen benzincide bi kız dövdünüz. Gereksiz işler yapıp durmayın."
Birgül Atlas'ın sözleri üzerine gülmeyi kesip hızlandı. Kızların yanına geldiklerinde Elçin mutlu olmuş yüzü yumuşamıştı. Olayları anlattıklarında ise yine sertleşmişti. "Ne demek kızı dövdük ! Hani kardeştik biz ? Ne diye bensiz dövüyorsunuz ?"
"Sen gelen kadar beklememiz mi lazımdı ?" dedi Birgül.
"Evet, bırakdaydınız kız bir güzel flört etseydi. Sonra bütün bildiklerimi onun üstünde uygulasaydım. Siz tutardınız ben döverdim. Beni arayacaktınız ben gelecektim işte ya of !"
"Yine şımarma Pislik. Halletttik işte." dedi Gül pis pis sırıtarak. Elçin bir an duraksadı. Gerçekten  şımarıklık yaptığını fark edip kafasını eğdi. Dudak büzdü. "Pardon. Teşekkürler."
Sonra kafasını kaldırıp Atlas'a baktı. Gözlerini beynine kazımak istercene inceledi. Dikkatle baktı. Yeşil gözlerinde resmen desenler vardı. Sanli gözlerinde bir şekalr vardı ve göz bebekleri şelalenin başıydıda sular şiddetle akıp yayılıyordu. Oluşan dalgaların kenarları sınır gibiydi, daha ileriye gidildikçe renk çok hafif açılıyor, canlanıyordu. Bu büyüleyici görüntüde bir an ne diyeceğini bilemedi, nefesi kesildi. Atlas kaşlarını kaldırdı ve Elçin o anda rahatsız edici bir şey yaptığını anladı. Grup adına konuştu.
"Özür dileriz."
Söyler söylemez iki omuzundada acı hissetti. Aynı anda arkadan Birgül'ün azarlayıcı ses tonuyla ismiii söylediğini duydu.
"Ah, acıdı," bir sağına bir soluna baktı. Gül ve Dilara kaşlarını çatmış ona bakıyordu. "Neden vurdunuz ki şimdi ? Caniler."
Atlas tebessüm etti, Okyanus ise kıkırdadı.
Birgül ve Buse aralarında kim kim binileceğini konuşmaya başlamışlardı ama sadece yoldan geçen arabaların sesi olduğu için diğerleride duyuyordu. Okyanus huysuzluk yapıp konuşmaya atladı. "Ben Birgül'ün sürmesini istemiyorum. Hepimizi öldürür o."
Birgül sinirle derin bir nefes alıp kaşlarını çattı. "Sanane ! Binme o zaman, defolup gitmekte serbestsin !"
"Bizim karavanımız bu. Ayrıca..." Elçin'e baktı. "Bizi kovabilceğini düşünmüyorum." Sonra tekrar Birgül'e baktı.
Gül kıkırdadı.
"Bak, sadece o gün senin gösterdiğin eğitimle süremezdim. Daha önceden babamda göstermişti."
"Aa çok fark etti, kaç kere gösterdi ? Bir, iki ? Evet, ben yıllardır sürüyorum. Senden daha güvenli süreceğime eminim."
Bu sefer Elçin kıkırdadı. Ama bunun sebebi söyledikleri değildi. Aklına gelen espiriydi. "Aslına bakarsan sen Emin değilsin. Okyanussun."
Dilara ve Gül yine iki yandan ona vurdu. "Ama neden böyle yapıyorsunuz ya ? Arkadaşız sanıyordum !" diye sitem etti Elçin.
Birgül, Okyanus'a verebilcek cevap bulamayınca Okyanus zaferle sırıttı. "Öyleyse karavanı ben kullanıyorum. Canım abiciğimde benim kullandığım karavandadır diye düşünüyorum."
Elçin'e bakıp göz kırptı. "Sen de bizimkinde olsana." Elçin hızla başını aşağı yukarı salladı. "Olur."
Birgül iç çekti. "Seni bırakmayacağım Elçin." dedi ve az önceki karavana gitti. Kendini arkadaki yatağın üzerine bıraktı.
--------
"Asıl planladığımız kaçış şimdi başlıyor kızlar. Heyecanlı mısınız ?"
Dilara bu soruyu sorma gereği duydu çünkü kendisi az soea heyecandan ölecekmiş gibi hissediyordu. Bütün sorunlar sonunda hallolmuştu ve asıl düşündükleri sonunda başlıyordu. Asıl istedikleri. Birlikte olup, eğlenmek, vakit geçirmek için kaçmışlardı. birlikte şehirleri, hatta biraz abartacak olurlarsa ülkeleri dolaşmak için kaçmışlardı. İşte her şey buradan sonra başlıyordu. İlk şehirlerine giderken. Aslında gidemeyeceklerdi muhtemelen, çünkü hiç biri yolu bilmiyordu. Sora sora ve okları takip ederek bulacaklardı.
"Evet, çok heyecanlıyım, hatta heyecandan altıma edeceğim az sonra Dilara. Bu soru şimdi mi sorulur ? Sanki daha şimdi evden kaçıyoruz."
Gül her zaman olduğu gibi terslemişti. Hep huysuz cevaplar verirdi ama genellikle güldürürdü.
"Ha-ha-ha. Çok komiksin Gül. Hatun'un Çinçin'i tercih etti diye böylesin değil mi ? Fak yu Gül fak yu."
"Ben heyecanıyım Dilo. Takma bunu sen." dedi Buse aynadan bi bakış atıp.
Eleni cevap vermemeyi tercih etti. Bir süre öylece sessizce oturdular. Dilara penceren dışarıyı izliyordu. Gül ve Eleni'de bir yerden buldukları kağıt oyununu oynuyorlardı. "Oha yakışıklı çocuk grubu !"
Dilara birden çığırınca herkes korkmuştu. Gül elindeki kağıtları karıştırdığı için Dilara'ya söverken ne dediğini sonradan idrak edip elindekileri fırlatarak koştu. Eleni ondan önce koşup cama yapışmıştı bile. "Hani nerede ?"
Sonra Gül'de koşup yapıştı. "Oha hemde motorcular."
Buse gözlerini devirdi.
Önden giden üç tanesi karavanın penceresine bakıp kızları gördü. Kask takmadıkları içn tipleri görünüyordu. En sempatik görünenleri göz kırptı. Dilara ve Eleni el salladı. Bir süre kızları takip ettikten sonra Buse karvanı durdurdu. Önde olan karavan onlarınki olduğu içi diğerleride görüp durmuşlardı. Önce Buse'nin karavanındakiler indi, sonrada Okyanus'un karavanındakiler inip toplandılar. Sekiz erkekten oluşan motor grubundan en uzun iki tanesi Dilara'nın yanına gitmişti. Zaten diğerleri hemen hemen aynı boydaydı. Dört tanesi kumral, birisi sarışın, üç tanesi renkli gözlü esmer tenliydi. Sanki özenle seçilmiş gibi sadece birisi kahverengi  gözlüydü. Grubun başı gibi gözüken en yakışıklısı Gül'ün yanına gitmişti.  Esmerler ve kahverengi gözlü olan kumral, Eleni'yle Gül'ün başına toplanmıştı. Mavi gözlü yine üçgen vücutlu olanı Buse'nin yanındaydı. Sarışın olan ise Birgül'ü tercih etmişti. Sanırım kendisi gibi birini istemişti. Kumral diğerleri kadar olmasada kaslı ama diğerlerie göre daha küçük görünümlü biriside Elçin'in yanına gitti. Atlas ve Okyanus karavanın kapısında kollarını birleştirmiş olanları kısık gözlerle izliyordu. Atlas birden koruyucu bir tavırla doğrulup Elçin'in yanına gitti. Okyanus'da onu takip etti. "Hayırdır ? Bi' sorun mu var ?" dedi oğlana. Çocuğun koyu kahverengi gözleri vardı ve Okyanus'la yaşıt gibi görünüyordu. Kafasını Elçin'den kaldırıp ikisine baktı. Okyanus'la yaşıt gibi görünmesine ramen Atlas'ınki gibi vücudu vardı. O tip tip bakınca Atlas'ın sinirleri gerildi. "Sen gelene kadar yoktu." Dedi. Atlas pek konuşmayan birisi olduğu için cevap vermedi. Bunun yerine çocuğun çenesine bir yumruk geçirdi. Elçin şokla geri çekildi. Kalbi kesileceğini anlamış tavuğunki gibi çarpıyordu. Kumral çocuk bir adım geriledi, sonra yumruğu geçirdi. Okyanus Birgül'ün yanınaki çocuğa sataşmıştı bu sırada. Olanları gören motorcu grubu harakete geçmişti. Bir tanesi Atlas'ı arkadan çekip yumruklayacakken Elçin bağırdı. "Atlas !" Sonrada kafayı yemiş gibi, iri yarı olanın sırtına atlayıp çocuğun gözlerini kapattı. Bu sırada yapabildiği kadar yüzünü cırmıklamayı es geçmedi.
Atlas güldü. Hemde kahkaha atarak. Elçin bi an dondu ve sırtında olduğu adam bu boşluğundan yararlanıp onu yere attı. Elçin yuvarlanarak ondan kaçıp Birgül'ün yanında gitti. Gül'le birlikte bir çocuğa saldırıyorlardı. Gül çocuğun kollarını tutmaya çalışıyordu ama nafile. Gerçi dikkatini dağıtması Birgül için yetmişti. Münasip bir yerlerlerine baktığınızda bile canınız yanacak şekilde bir tekme geçirdi. Çocuk acıyla bağırırken Birgül'ün kolundan tutup fısıldadı. "Dilara'yla birlikte motorları alın. Baş etmemiz mümkün değil. Üç dediğimde koşuyoruz. Dilara'yı kap, bende diğerlerine söylerim."
Sonra Birgül Gül'e döndü ve bağırdı. "Gül, üç dediğimizde Buse'yi al ve karavana koşun."
Bu sırada çocuk ayaklanmıştı. Tam Birgül'ün kolunu tutacaken Elçin birden üç diye bağırdı. Atlas ve Okyanus'un yanına koştu. İri yarı bir çocuk Okyanus'un üzerindeydi. Atlas'a baktığına ise küçük görünen ve esmerlerden birisi üstüne çullanmıştı. Dikkat dağıtmak için Elçin çığlık attı. Sonra çocuklara bağırdı. "Karavana koşun." Eleni'ye döndü. O zaten koşmaya başlamıştı. Ama karavana doğru değil çocuklara doğru koşuyordu. Dayak yedikleri için yürümekte zorlanıyorlardı. Eleni Okyanus'un kolunun altına girdi. Elçin'de Atlas'ın kolunun altına girdi ve karavana sürüklediler. Grup önce bir afallasada sonra kendilerine geldiler. Koşarak motorlara gittiler. Dilara ona gelen çocuğa yandan bir tekme attı. "Kusura bakma yakışıklı, şansını bu güzel motoru başıboş bıraktığında kaybettin." dedi ve göz kırpıp gazladı. Birgül ise ona gelen çocuğun suratına tükürerek dikkatini dağıtmak istedi. Aslında sadce tükürmek istemişti ama buda bir bahane oldu. Iskalasada dikkati dağıldığı için daha fazla uğraşmadan gazladı. Karavanlarda harekete geçtikten sonra Birgül Dilara'ya öldürücü bakışlar atarak içinden sövüyordu. Motor kullanmayı bildikleri içinde grubun delileri olarak kendilerine ve Elçin'e minnettar oldular. Saçma bir fikirle kursuna gitmek için anlaşmışlardı. Arkadan gelen korna sesiyle ürktüler. Karavan korna çalıyordu. Ama neden ? Yanlarından geçen motorlar sebebi anlamalarını sağlamıştı.
Önlerine geçmeye çalışsalarda grup buna izin vermedi. Yine kaskları takılı değildi. Bu yüzden kızlar onlara atılan keskin bakışları görebiliyorlardı. Sarışın olan Birgül'e sırıttı. Uzun olanlardan birisi ise hırlar gibi bir hareket yapıp kafasıyla bir işaret verdi. Ardından motorların konumları değişmeye başladı.

(NOT: sizi cok ihmal ettim kusura bakmayın ama diğer bölümü ben yazıyorum ve benim ağzımdan yazılıyor.

NOT 2 ÇOK ÖNEMLİ : Yarın okul var Jsjsksksk.

-GÜL )

Karavan HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin