13. BÖLÜM

72 7 0
                                    

Dilara sıkıntıyla of çekti.
"Neden geldin Gece ?"
Motordan inip yaklaştı. Sırıtışını silmeden Dilara'ya baktı.
"Ne ? Neden bakıyorsun ?"
"Sana bakmıyordum. Gözlerinden kendime bakıyorum. Kahretsin çok yakışıklıyım."
Bu tepkiyi alınca Dilara'nın resmen dili tutuldu. Diyecek hiç bir şey bulamadı. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. Bir kapıdan geçtikten sonra, kapalı gibi görünen binanın, arka tarafının tamamen açık ve kos kocaman bir bahçe olduğunu gördüler. Sadece yaklaşık olarak ilk 5 metre yanlardan ve yukarıdan kapalıydı. Bahçenin enine büyüklüğü fazla değildi ama boyuna bakıldığı zaman oldukça fazlaydı. Bazı yerler minderli, bazı yerler masalı, bazı yerler sadece örtlüydü. Hepsine insanlar dağılmış kahve, çay, alkollü içecekler yada dışarıda bulabileceğiniz her türlü kutu içeceğiyle sohbet ediyorlardı. Bazıları ise geziyor, takıcılara bakıyor, banklarda oturuyordu. Herkes birlikte karar verip, minderli kafelerden birisine oturdu.
sparişleri almaya gelen garson kızdı. Oldukça güzel, çilli, klasik bir kızıldı.
Gülümseyerek herkesin sparişlerini aldı. Kız gitmeden önce Atlas, göz kırptı. Bu sırada Elçin Dilara'yla, Dilara'da Elçin'le dalga geçtiği ve diğerleride onları izlediği için kimsenin dikkatini çekmediğini düşünüyordu. Fakat Gece'nin gözünden kaçmadı.
"Tonton Dil."
"Ne tontonu ya, sensin tonton."
"Tontonsun işte."
"Küsücem ama bak."
"Niye ya, herşeye küsüyosun ama sende."
"Hi-"
Sözünü kesen şey garson kızın gelip, ikisnn arasından göğüslerini göstere göstere sparişleri koyması olmuştu. Dilara önce tip tip baksana omuz silkip ortaya bi konu attı. "Ben çekirge beslemek istiyorum. Çünkü çok komikler."
Kızlar bu konu hakkında ortaya bit şey atıp konuşurlarken Gece'nin dikkatini bir şey daha çekti. Garson kızın Atlas'ın yanına sparişleri koyarken kulağına bir şeyler fısıldaması. Kız herkesin istediğini koyup gittikten sonra Gece hala gözlerini dikmiş Atlas'ı izliyordu.
Elçin kalkıp lavaboya giderken, Atlas'da peşine takıldı. Elçin, kapıya geldiği zaman içeri girmek yerine durdu. Atlas'da onun peşinden durdu.
Elçin iç çekti. "Neden geldin Atlas?"
Gözlerini biraz büyüterek Elçin'e tip tip baktı. Yaklaştı ve aralarında dört parmak mesafe kalınca durdu. Sonra kafasını yan çevirdi, elini duymaya çalışır gibi kulağına götürdü ve yüksek sesle konuştu. "Ne ? Ne dedin ? Atlas mı dedin ? Ne ? Duyamıyorum !"
Elçin normalde her şeye gülen birisi olsada buna gülmedi. "Evet, Atlas dedim. Neden geldin ?"
Atlas işaret parmaklarıyla Elçin'in dudaklarının kenarlarını yukarı kıvırdı. "Hadi ama, somurtmasana. Adımı güzel söylüyorsun, tekrar söylemeni istemiştim."
"Söyledim işte. Sorumu cevaplamıyorsan gider misin ? Kızlar tuvaletinin önünde dikilmen biraz tuhaf görünür."
"Neden ? İstediğim yere gidebilirim sanıyordum. Özgür bir ülkede yaşıyoruz ya. Güya."
"Siyasete gönderme yapma. İstediğin yere gidebilirsin, sadece burada bulunmanın tuhaf göründüğünü söylüyorum."
Arkasını döndü. Tekrar iç çekti. "Her neyse, istediğin yere git."
Kapıyı açıp kızlar tuvaletine girdi. Yani o öyle sanıyordu. Elini yıkayan erkekleri görene kadar. Birden ona bakan üç erkek karşsında eli ayağına dolandı. Gözlerini kapattı. Kapıyı açıp hemen dışarı fırlattı kendisini. Sonra kapıyı tekrar açıp gözlerini kapattı. "Özür dilerim!"
Atlas kıkır kıkır gülerek Elçin'i tişörtünden çekti. Elçin ters ters baktı. "Gülme ! Neden bana buranın erkekler tuvaleti olduğunu söylemedin ? Pislik herif." Sonra tuvalete girmekten vaz geçip hızlıca masaya gitti. Onun oturmasıyla Gece kalktı. "Gençlik, benim mesanem küçüktür. Ben hemen geliyorum. Hem Atlas'a bakmış olurum."
Kızlar ve Okyanus tuhaf bulmuşlardı. Okyanus fazla tuhaf bulduğu için içecek alacağını söyleyerek masadan kalktı. Onunda gittiğini bilirlerse telaş yapacaklarını düşündüğü için yalan söyledi. Yanlarına vardığında Gece kaşlarını çatmış, el kol hareketleriyle bir şeyler anlatıyordu. "-umutlandırmayacaksın."
"Başımıza bir günde iyilik perisi mi kesildin ? İstediğimi yaparım, sana mı soracağım lan !"
"Evet bana soracaksın ! Şu fahişeyide alıp defol buradan, yoksa iyi bir benzeteceğim seni."
Okyanus buny duyunca fal taşı gibi açılmış gözleriyle aralarına girdi. İkiside devr gibi olduğu için beş ın santim kısa kalıyordu Okyanus. Ellerini kaldırıp Gece'nin önünde tuttu. Sanki engelleyebilirmiş gibi. "Hop hop, orada durun bakalım. Nedir derdiniz ?"
İkiside düşmanca bakışlarını Ona yönlendirdi.
"Senin çapkın kardeşin, Elçin'le flört ediyor, kıza umut veriyor ama başka kızlarla tuvalette yiyişirken onu basıyorum !"
Okyanus donup kaldı. Dehşet içinde kafasını Atlas'a çevirdi.
Atlas omuz silkti. Okyanus ise aradan çekildi, başını eğdi. Sinirle soludu. Sonra korkutucu bir ifadeyle kafasını kaldırdı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen ? Sen bu musun ? Kızlarla oynayan adi herifin teki misin ?" Başta sert ama sessiz çıkan sesi sonlara doğru yükselip bağırmaya döndü. O kadar çok bağırdı ki, iki tuvaletinde kapısı açıldı ve insanlar merakla onları izlemeye başladı. Gece izleyenleri umursamadan Atlas'a doğru atıldı ve var gücüyle kasıklarına dizlerini geçirdi. Atlas gözleri kocaman açılmış bir şekilde, acıyla bağırdı. Acı hafifleyene kadar duvara yaslanıp bekledi. Sonra oda, onlara doğru koşan insanları önemsemeden Gece'ye saldırdı. Aynısını yapamazdı çünkü beklediği haraket bu olurdu. Ama aynı acıyı çekmesini sağlayabilirdi. Önce iki yumruk attı. Biri çenesine biri elmacık kemiğine. Sersemlemiş halde olan Gece tekrar saldırmaya kalkınca tekme atmaya hazırlandı. Tam atacağı sırada önüne geçen kız onu engelledi. "Atlas!" ddiye çığırmıştı Elçin. Kalabalık arasındaki fısırdaşma gibi Atlas ve Gece'de durdu. Dilara'da Elçin gibi aralarına geçti. Önce Elçin davranarak merak edilen soruyu sordu. "Ne halt ediyorsunuz ?"
Kimse cevap vermeye yeltenmedi bile. Onun yerine Gece Dilara'nın bileğinden tuttu ve arkasından sürüklemeye başladı. Bu sefer ne o bağırdı ne de Gece susturmak zorunda kaldı. Sadece kızlar biraz telaş yaptı. Buse arkasından seslensede ikiside önemsemedi. Onların gitmesinin ardından Okyanus Elçin ve Atlas'ı dikkatle inceledi. Bunu kendisinin söyleyemeyeceğini fark ettiğinde hala herkes cevap bekler gibi abisine bakıyordu. Okyanus Birgül'e döndü. Konuşmaya çalıştı ama Birgül ne onu yaklaştırdı ne de konuşturdu. "Birgül hadi ama ! Çocuklaşma. Önemli bir şey söylemem gerekiyor."
Birgül kaşlarını kaldırdı. Etraında olan bitene baktı. Liderlik ruhu onu ele geçirip hekesi yönlendirdi. "Hadi millet ! Dağılın ! Bizimliler, masaya geri dönün ve ben gelinceye kadar konuyu konuşmayın."
İnsanlar dediklerini yaparken Okyanus'un yanına gitti ama ona uzak yürüyordu. Herkesin gitmesini bekledikten sonra olanları anlattı.
---
"Gece tamam, yeterince uzaklaştık. Daha uzağa gitmemize gerek yok. Gerçi ne için yeterince uzaklaştık onuda bilmiyorum." Bileğini çekip, Gece'nin büyük elinden kurtardı.
"Ne oluyor ? Derdin ne senin ?"
Gece bir süre sessiz kalma hakkını kullandı.
"Sessiz kalma hakkına sahip değilsin Gece."
Gece derin bir iç çekti. "Yolda anlatacağım. Benimle gel."
"Nereye gideceğiz ?"
"Sadece gel işte."
"Hayır."
"Dilara."
"Hayır."
"Dilara lütfen."
"Hayır."
Gece tekrar derin bir iç çekti. Sonra Dilara'nın elini tutarak çekiştirmeye başladı. Dilara her ne kadar dirensede resmen eline ahtapot gibi yapışmıştı. Ne elini kurtarabildi, ne durduruabildi. Sürüklenerek bir otele girene kadar direnmeye devam etti. Arada cırlıyordu ama insanlar şöyle bir bakıp geçiyorlardı. Kimse Dilara'nın yardım isteklerini unursamıyordu. Bu yüzden daha fazla rezil olmak yerine yanında yürümeye karar verdi. Ama bunu yaptıktan hemen sonra kararına zıt olarak bağırdı. "Kaçırılsak kimse yardım etmeyecek ! Şunlara bak!"
Gece yanında kıkırdayınca Dilara ona sert bir bakış atıp susturdu. Sesini çıkartmadan otel odasına kadar gitti. Kapıdan girer girmez ise konuştu. "Hemen olanları anlatıyorsun."
Gece iç çekti. "Ne kadar kibarsın..."
"Evet öyleyimdir, anlat hadi."
--
Kızlar Gece Dilara'yı kaçırdıktak sonra resmen delirmişlerdi. Buse sürekli Atlas'a, Birgül'de Okyanus'a konuşması içim baskı uyguladı. Elçin ise sadece sessizce oturarak olanları izledi. Gül sürekli sataşarak konuşturmaya çalıştıysada, Elçin'in tek yaptığı robot gibi oturmak oldu. Sadece bakıyordu. Tebessüm bile etmeden sadece bakıyordu. Herkes biribirine bağırdığı için karavana geçmeye karar verdiklerinde bile, yorum yapmadan sadece söylenilene uydu.
"Atlas ! Son kez soruyorum. Ne yaptın ?"
Atlas bunca süre o yokmuş gibi davranmıştı fakat son kez sorulan bu soruyla, gözlerini Elçin'e dikti. Elçin bir anlam çıkartmaya çalıştıysada yapamadı. İç çekti. Atlas ağzını açtığı anda o konuştu. "Neler olduğunu fakındayım."
Sesi beklediğinin aksine normal çıktı.
Söylediklerinin üzerine tüm kafalar şokla ona döndü. "Neler oldu peki Elçin ? Bizimle paylaşmayı düşünür müsün ?"
Birgül ne zaman Elçin dese sinirli olduğunu anlarlardı. Bunu farkında olduğundan özellikle bastırarak söyledi. Ama bir etkisi olmadı. Elçin aldırış bile etmedi.
"Hayır." Biraz duraksadı. Sonra devam etti.
"Şimdi rahat bırakın çocuğu. Bizi ilgilendiren bir şey yok."
Bunu söyledikten sonra herkesin kaşları biraz daha çatıldı. Birgül bağıracak gibi oldu ama Okyanus kulağına fısıldayıp susturdu.

Birgül yavaşca kafasını Okyanus'a çevirdi, bir süre tip tip baktı. Sonra birden ensesine bi' tane geçirdi. "Uzak dur benden. Öküz!"

Okyanus abarta abarta "ah, uh" sesleri çıkartırken Birgül homurdandı. "Abartmayı kes."

Bu sefer tip tip bakma sırası Okyanyus'undu. Biraz bakıştıktan sonra, Atlas karavandan inerek Okyanus'a kafa işareti yaptı. O da anlayıp takip etti.


Karavan HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin