15. Bölüm

47 5 1
                                    

Karavanda, vakit geçtikçe ortalık karışıyordu. Gece ve Okyanus gelmişti, herkes stresli bir halde iş yapmaya çalışıyordu. Buse ve Dilara bulundukları yerden ayrılmayarak, sadece yerde gördükleri çalı çırpı gibi her şeyi bir arada topluyordu. Eleni ve Birgül ise yiyebilecekleri şeyleri çıkarıyorlardı. Aslında; çıkaramıyorlardı çünkü yiyebilecekleri sadece marshmelov, sosis, sucuk gibi şeyler vardı. Bu yüzden onlarda sadece ellerindekileri çıkartıp çubuklara batırdılar. Okyanus, Eleni'nin yoluna çıkıp onu durdurdu. "Senin yüzünden şu an Elçin'de Atlas'da ormanda kayıplar !"
Birgül, Atlas ve Okyanus'a sinir olduğu için Eleni'nin kendisini korumasına izin vermeden bağırmaya başladı.
"Senin çok sevgili abin Atlas, pislik olduğu için Eleni onu kovaladı. Bunda bir sorun yok ! Beyinsiz olması onun suçu !"
"Pislik olmasına bir şey demiyorum, evet pisliğin teki gibi davrandı ama senin arkadaşın onu seviyor ! Şimdi sevdiği ve onu üzen çocukla birlikte ormanda kayıp ! Eleni kovalamak yerine konuşmasına izin verseydi böyle şeyler olmadan mutlu sona ulaşılacaktı !"
"Kesin sesinizi ! İkinizde gereksiz kavgaları bir kenara bırakıp gidin odun bulun !" Eleni kavgalarının arasına girip avazı çıktığı kadar bağırınca seslerini kesip yürümeye başladılar.
"Uzaklaşmayın, bir de sizin için endişelenmeyelim." diye arkalarından seslendi.

---

"Elçin bence biz birlikte bir yerlere gitmeyelim. Etrafta dönüp duruyoruz !"
"Hiç dönmedik Atlas, nasıl dönüp duruyoruz ?"
Atlas cebinden sigara paketini ve çakmağını çıkarttı. Bunu fark edince Elçin sigarasını yakmasını bekledi. Sonra çakmağını istedi. Atlas tek kaşını kaldırıp sorgular gibi baksada bir şey söylemedi.

Sakince çakmağı alıp arka cebine atan Elçin, sigara içmesinden hoşlanmadığından bu yola baş vurmaya karar vermişti. Ormanlık alanda çakmak bulamazdı ve arka cebinden alamayacağını düşündü. Atlas ise yine bozuntuya vermeden sigarasının bitmesini bekledi ve bu sırada ağaca yaslanarak etrafı süzdü. Ne yapmaya çalıştığını anladığı için, sigaradan hoşlanmadığınıda anlamıştı. Yaklaşmasını işaret etti. Ne olduğunu anlamayan Elçin dediğini yaptı ve bir anda kendini ağaca yaslı halde buldu. Atlas sigarasını içine çekmeden ağızında bekletip suratına üfledi. "Aman ne klasik. Yapma, sevmiyorum sigarayı."
Dalga geçiyor gibi görünmeye çalışsada aslında karnındaki kelebek olması gereken goriller hararetli sevişmeye başlamışlardı. Atlas umursamadı ve tekrar aynısını yaptı. "Çakmağımı alabilir miyim ?"
"Hayır"
"Pekala, senin olsun."
Elçin'le olan teması kesip biraz geri çekildi. Deri montun üstüne kot yelek, içinede gri hırka giymişsin gibi bir görüntü veren ceketinin cebine uzandı. Elçin pür dikkat eline bakıyorkem, Atlas ona dalga geçerek bakıyordu. Cebinden kibrit ve sigara kutusunu çıkarttı. Ağızınaki sigarayı atıp ezdi ve çıkarttığı kibritle yeni bir sigara yaktı. Elçin şokla ağzını açtı. "Hadi ama!"
Bunun üzerine Atlas kıkırdadı ve Elçin'in yanağına küçük bi öpücük kondurdu.
---
Birgül, Okyanus'un suratına bile bakmadan sadece yerde yakabilecekleri odun gibi şeylere bakıyordu. Gördüğü bir şey olursa eğiliyor ve alıyordu.
Okyanus derince iç çekti. "Ne zamana kadar böyle devam edecek ?"
Birgül cevap vermezse susacağını düşündü fakat belli ki yanıldı.
"Birgül," dedi Okyanus mırıldanarak. "Lütfen, yapma böyle." Birgül'ün önüne düşen sarı saçlarına odaklandı. İpeksi yumuşaklıkta olduğunu düşünerek, içindeki dokunma iç güdüsüne karşı koymadı. Uzandı ve hafifçe yandaki saçlarını tuttu.
Birgül donup kaldı ve sonra hışımla geri çekildi. Bu sırada saçları da Okyanus'un ellerinden kayıp gitti. Şaşıran Okyanus, daha ağızını bile açamadan Birgül bağırmaya başladı. "Ne yapıyorsun sen ya ! Sana, bana dokunma hakkını kim verdi !" Sonra Okyanus'u sinirle ittirdi ve hızla koşmaya başladı.
---
"O Birgül'ün sesi miydi ?"
Atlas telaşla etrafına bakındı. Sesin geldiği yeri saptamaya çalışıyordu. Elçin fazla düşünmeden Atlas'ın bileğinden tuttu ve tahmin ettiği yöne doğru koşmaya başladı. Çok kısa bir süre koştuktan sonra sert bir cisime çarpı ve cisim çığlık atarak Elçin gibi yere düştü. Cisimin sarı saçları olduğunu gördükten sonra Elçin, onun Birgül olduğuna emin oldu. Acıyla burnunu tutan Birgül'ün gözleri kızarık saçları dağınıktı. Dansta giymiş olduğu kıyafetlerin üzerine bir hırka geçirmişti. Elçin, Birgül'ün aksine yerde kalmayı seçince arkadan gelen Okyanus'u başta göremedi ve Birgül'ün sinirle dönmesini anlayamadı. Birgül Okyanus'u tekrar ittirdi ve tekrar bağırdı. "Uzak dur benden !"
Okyanus daha fazla dayanamadı ve bileklerinden tuttu. "Birgül bunu neden yapıyorsun ? Amacımın sana zarar vermek yada seni üzmek olmadığını göremiyor musun ?" Diye avazı çıktığınca bağırdı. Bu sırada tepinen Birgül, Okyanus'un bağırmasıyla durdu. Elçin tüm kan dolaşımını hissederek ayağa kalktı ve sinirlerine hakim olarak Birgül'ün yanına gitti. Aslında bu heyecanlandığında, koştuğunda ya da üşüdüğünde olan bir şeydi. Yani sinirle pek bir alakası yoktu. "Sakin ol," diye fısıldadı. Biraz Okyanus'a hak verdiği için ona bir şey söylemedi. Sakinliğini koruyan Atlas, kardeşinin ellerini, Birgül'ün bileklerinden çözdü. "Neden ormandasınız ?" diye sordu.
Tam o sırada gök gürledi ve bir kaç saniye sonra yağmur yağmaya başladı.
Okyanus imalı imalı Birgül'e bakarken "Ateş yakmak için odun toplamalıydık." dedi.
"Gerek kalmadı. Geri dönelim o zaman. Ben donuyorum !" Sitem edem Elçin'di. Dansa küçük bir mola verince Atlas ortaya çıktığı için üzerine bir şey almak akına gelmedi.
"Keşke üstüne bir şey alsaydın." dedi Birgül.
"Aklımın ucundan bile geçmedi desem ?"
Ardından herkes sustu ve fırtına öncesi sessizlik deyimine tam uyarak yürümeye başladı. Atlas Elçine yaklaşıp sarılarak montunun içine aldı. Yapabildiği kadar. "Ellerini cebine sok." diye fısıldadı.
---

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karavan HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin