Geçiş Bölümü

102 11 1
                                    

Selam sevgili okuyucular! Yazarlarınızdan Birgül konuşuyor. İlk olarak okuyan herkese teşekkür ederim. İkinci olarak bu bölüm kısa oldu bizde geçiş bölümü yapmaya karar verdik. Kısa olmasının nedeni yazarlarınızdan birinin acı çekmesi haliyle bizde onu o halde bırakmıyoruz. O yüzden ama 8. Bölümü en kisa surede getiricez. 6 kız bütün okuyucuları öpüyoruz iyi okumalar.
---------------
Birgül hayatında attığı en büyük çığlıklardan birini atıp arabanın hakimiyetini kaybetti. Kaybetmek üzereydi. Direksiyonu bir sağa bir sola çevirerek hakimiyetini geri kazanmaya çalıştı fakat nafile. Tam araba kornaları başlayıp bir dükkana gireceklerken arkadan uzanan bir çift el, Birgül'ün ellerinin üzerine kondu ve hakimiyeti devraldı. Birgül, ellerin sahibinin nefesini boynunda hissedip irkildi. İrkilmek derken, oldukça belirgin, omuzları sarsılarak titredi. "Yeterince iyi değilsin," diye fısıldadı ellerin sahibi. Birgül, aklına aniden gelen şeyle frene bastı. "Elçin ! İyi misin ?" Hemen yanına çömelip ellerini tuttu. Şaşkın bakışlarını görmemeleri için Elçin'in kafasını tutup aşağı, kendisine çevirdi. Birgül anlamlı anlamlı gözlerine bakınca birden çaktı. Ah, rol yapmaya ve intikama olan sevgisi... Elçin aklına gelen tüm kötü şeyleri düşünerek ağlamaya çalıştı. Hiç değilse çenesinin titremesini sağlamayı başardı. Birgül onlara anlamayan gözlerle bakan iki oğlana döndü. "Gerizekalılar ! Elçin ve annesi küçükken böyle bi kaza geçirmiş. Uzun süre annesi komada kalmış. Tramva gibi bir şeyi ortaya çıkarttınız ! Aferin size. Atlas midesinde olan sancıyla çenesi hariç kaskatı olan Elçin'in yanına gitti. Öylece başında dikildi. Elçin'in ise içinde bir şeyler "keşke sarılsa", "kalkıp sen sarılsana" diye çığlık atıyorlardı. Tabi ki Birgül'ün oyunu yüzünden yapamadı. Sonunda ağlamaya başladığında Birgül kafasını omzuna koydu Elçin'in. "Karavanımızı çaldınız !" dedi hiddetleOkyanus.
Birgül hemen cevabı yapıştırdı. "Siz de hayatımızı çalıyordunuz !"
Kaşları çatık olan Okyanus'un yüzü biraz yumuşadı. Atlas ise hala ifadesizdi. Elçin, bu kadar yeteceğini düşünerek söyleyecekken Birgül elini sıkıp onu susturdu ve şöför koltuğuna geri döndü. Kızlara mesaj atıp gecikeceklerini haber verdi. Sonra ona merakla bakan Elçin'e sönüp göz kırptı. Bir heykelin oraya gidip park etti. Dört yola ayrılan bir yoldu. Gördüğü kadarıyla her sokak birbirine çıkan başka yerlerle buluşuyordu. Her sokakta bir iki evsiz var gibi görünüyordu. "İnin arabadan."
Birgül'ün bu söylediğiyle Elçin bile şaşırdı.
"H-Ne?"
Okyanus şaşkınlıktan kekeledi. Atlas ise cevap verdi. "Hangi güçle?"
"İnin şu arabadan ! Yoksa tecavüz ediyolar diye bağırırım."
Böyle yapmasının sebebi aslında ap açık ortadaydı. Zaten altı kişilerdi ve buraya kadar uğraşıp, kendi çabalarıyla gelmişlerdi. İki kişi daha eklense zaten zor olan yaşamları iyice zorlaşacaktı. Ayrıca her sorun çözülse bile, Birgül iki erkekle aynı yerde kalma fikrinden hoşlanmamıştı.
Kısa bir gülüş atıp Okyanus konuşmaya başladı. "Dene bakalım. Polise gideriz. Hiç bir şey mi düşünmediniz siz ?" Birgül Elçin'nin telefonuyla bir şeyler yaptığını fark etti ama ilgilenmedi. Direk karşısında olan olaya odaklandı. "Aptal sandınız herhalde. Geldiğimiz günden itibaren olan kayıtları sildik. Kanıtlayamazsınız biz olduğumuzu." Birgül'ün bu sözü üzerine Elçin kafasını salladı. Atlas sakince telefonunu çıkartıp bir şeylerle uğraştı. Sonra telefonu Birgül'e uzattı. "Sanırım bir kısmını unutmuşsunuz." diye sakince konuştu.
Elçin ve Birgül birbirlerine korkuyla göz attı. Birbirlerinin ne düşündüğnü anlamaya çalışıyorlardı. Birgül telefona uzandı ve Elçin'in yanına gidip görüntüleri O'nada gösterdi.
----
"Nerede kaldı bu kızlar !"
Buse her zamanki gibi paranoyaklaşmaya başladı. Anne iç güdüsü devreye girince dayanamıyordu. Kızlar onu o ana kadar tutabildi fakat oldukça güçtü. Sonunda Gül bile merak edince, aramasına ses çıkartmamaya karar verdiler.
"Tamam, arayabilirsin. Biz de merak ediyoruz. Geç kalacaklarını yazdılar zaten. Neden bu kadar üzerlerine gidiyorsun ?"
Dilara bu sözleri söyleyedi ve söyler söylemez Buse'nin yanında volta atmaya başladı. Hah. Yemişim rahatlığını. O'da korkuyordu işte. Bir yerleri tutuşuyordu, hemde çok fena. Aramak için yeltendiği sırada Gül'ün telefonu çaldı. "Elçin arıyor."
Buse atılıp "Bana ver!" diyerek telefonu Gül'ün elinden çekiştirdi. Açıp bağırmaya başladı. Hesap verme vaktiydi. "Neredesiniz ? Neden bu kadar ge- Ne ?" Başlarda bağırıp, birden değişmesi herkesi endişelendirdi. Kızlar hep bir ağızdan ne olduğunu sordular ama Buse telefona odaklanmış olduğu için hiç birini umursamadı. Tabi duymamışta olabilir. Kısa bir dinlemeden sonra telefonu kapatıp kızlara döndü. "Sıçtık." Aslında Buse böyle sözler söylemeyecek kadar terbiyelidir. Ama tam yerinde söylediğini düşündü. Çünkü eğer blöf yapmıyorlarsa, kayıtlar gerçekten ellerindeyse, Birgül ve Elçin yakalanırlarsa bütün grubun başı belaya girerdi.

Karavan HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin