3.Bölüm

1.4K 71 9
                                    

"Özür dilerim" dedikten sonra Ji Yong elini yanağıma götürüp göz yaşımı sildi.

Ben dediği şeye şaşırıp ona doğru bakarken o da benim gözlerimin içine doğru bakıyordu.

"Ağlamana sebep olduğum için üzgünüm." dedi buruk bir gülümsemeyle ve yanımdan uzaklaştı. O sırada Yuri yanıma gelmişti.

"Ağladın mı sen? Ne dedi? İyi misin?" dedi Yuri telaşla.

"İyiyim merak etme." Hala kendimi toparlamakla uğraşıyordum. Ji Yong'un söyledikleri kafamın içinde dolanıp duruyordu.

Arkamı dönüp Ji Yong'un gidişini izledim birkaç saniye. Eli cebindeydi ve kafası öne doğru eğikti.

"Eve gidelim hadi." dedi Yuri koluma girip. Birlikte arabaya doğru yürümeye başladık. O sırada Ji Yong ve diğerleri arabalarına bindiler. Biz de kendi arabamıza bindik.

"Ne dedi sana?"

"Özür diledi." dedim sesim kısık çıkmıştı. Kendimi söylediklerime karşı biraz pişman hissediyordum. Ve Ji Yong'u öyle görünce daha da üzülmüştüm.

"Özür mü diledi? Seni hatırlamış yani?" dedi Yuri gülerek. Evet anlamında kafamı salladığımda gülüşü daha da arttı.

"Eee neden böyle üzgünsün?" Yuri'nin gülümsemesi biraz solmuştu. Yuri'ye Ji Yong'la aramızda geçen konuşmayı anlattım. O sırada eve çoktan gelmiştik.

"Biraz haketmiş bence. O kadar da ağır bir şey söylememişsin boşver." dedi Yuri beni neşelendirmeye çalışarak. Bende biraz kendime gelip çok düşünmemeye karar verdim. Yuri'ye 'İyi geceler' diyerek o gece erkenden yatağa girdim.

**************
Sabah uyanmama sebep olan şey çalan telefonumdu. Elimi hızlıca telefona götürüp açtım. Numaraya bile bakmamıştım.

"Alo." dedim uykulu sesimi belli etmemeye çalışarak.

"Alo, Bayan Kim Min Ji?" dedi karşıdan gelen erkek sesi.

"Evet benim." dedim yatakta doğrularak.

"Müzik evinden arıyoruz. İş talebinde bulunmuştunuz. Sizin içinde uygunsa bugün gelin, konuşalım."

"Aa,tabi gelirim kaçta geleyim peki?" Yüzümde kocaman bir sırıtış oluşmuştu.

"Öğleden sonra 2'de gelebilirsiniz."
"Peki, teşekkürler." dedim ve telefonu kapattım.

Yataktan hemen kalkıp Yuri'nin adını haykırarak odasına doğru koşmaya başladım. Odaya geldiğimde Yuri sersem sersem bana bakmaya başladı. Gözleri yarım açıktı.

"Müzik evinden aradılar. İş görüşmesi için çağırdılar!" dedim hızlıca.

"Anlamadım" dedi Yuri hala kendine gelememişti.

"Müzik evi diyorum. İş görüşmesi için aradılar." Bu sefer vurgulayarak konuşmuştum. Yuri hemen yataktan fırlayıp boynuma sarıldı.

"Ay, çok sevindim Min Ji." dedi gülerek. Sonrasında birlikte kahvaltı yaptık. Yuri işe gidecekti bende müzik evine. Yuri beni bıraktıktan sonra işine gitti.

Derin nefes alarak, müzik evinin kapısını açarak içeriye girdim. Birkaç gün önce iş talebinde bulunmuştum ve öz geçmişimi yollamıştım.

Kapının kenarında duran bayanın yanına giderek Kim Min Ji olduğumu ve iş görüşmesi için geldiğimi söyledim. Kadın hemen beni bir odaya götürdü.

Odada 5 dakika kadar bekledikten sonra telefonda konuştuğum adam olduğunu düşündüğüm bir erkek içeri girdi.

"Merhaba, Bayan Min Ji." dedi adam gülümseyerek.

"Ben Choi Ji Sang." uzattığı elini hemen sıktım.

"Memnun oldum." dedim gülümseyerek. Bay Ji Sang karşımdaki koltuğa oturdu.

"Geçmişinizi okudum. Amerika'da müzik okumuşsunuz. Ve birçok müzik evi gibi yerlerde çalışmışsınız. Sahne bile aldığınız bazı mekanlar var." dedi.

"Birkaç mekan işte." dedim.

"Sesiniz güzel olmalı." dedi.

Yarım saat kadar iş ile ilgili konuştuktan sonra hemen bugün işe başladım. Neyin nerde olduğunu falan gösterdiler. Kafam karışmadan her şeyi anlamıştım. İlk defa böyle bir yerde çalışmıyordum sonuçta.

Bir hafta geçmeden diğer çalışanlarla baya kaynaşmıştım. Sürekli gelen düzenli müşterilerle de konuşur olmuştum.

"Min Ji" dedi Bay Ji Sang yanıma gelerek.

"Evet efendim." dedim hemen önünde durarak.

"Bugün burayı sen kapatır mısın? Eşimle birazdan yemeğe çıkacağız da ben burayı unutmuşum." dedi sırıtarak.

"Tabi, siz eğlenmenize bakın." dedim ve Bay Ji Sang anahtarları vererek teşekkürlerini iletti. Ve beş dakika içinde de çıktı.

Diğer çalışanlar birkaç saat sonra yavaş yavaş ayrılmaya başladılar. İki saat sonra kimse kalmamıştı bende yavaştan müzik evini kapatma girişimlerine girmiştim. Kendi kendime şarkı söyleyerek her şeyi gözden geçirmeye başladım.

"Sesin güzelmiş." dedi birden bir erkek sesi. Korkudan yerimden sıçramıştım. Hemen arkamı döndüm. Döner dönmez de karşımda Ji Yong'u gördüm.

"Seni yine korkuttum sanırım." dedi gülerek.

"Ne yapıyorsun burada?" dedim ne söyleyeceğime tam karar veremeden.

"Birkaç bir şey alacaktım."

"Kapatıyoruz!" dedim hızlıca. Şuan çok şaşkındım ve öylece yerimde duruyordum.

"Son otobüs az önce geçti ama geç kaldın sanırım." dedi iyice sırıtarak.

Afallamıştım. Burada beni görmesi tesadüf müydü?

"Kapatıyoruz." dedim tekrardan. Çantamı alıp sırtıma taktım ve anahtarları masadan aldım. Kapının önüne gelip Ji Yong'un önünde durdum.

"Neden bakıyorsun?" dedim. Gözlerini bana dikmişti.

"Bilmem." dedi ifadesizce.

Kolundan hafifçe iterek Ji Yong'u dışarı çıkardım ve peşinden bende çıktım. Ve hemen kapıyı kilitledim. Ji Yong hala yanımda duruyordu. Ne söyleyeceğimi bilemeyerek ona doğru döndüm.

"Amerika'da müzik okumuşsun?"

"Evet de bunu nerden biliyorsun?" dedim ama o sadece güldü.

"Şarkıda söylemişsin." dedi ardından beni sinirlendirmek ister gibi.

"Nasıl? Nerden biliyorsun?" dedim hızla.

"Choi Ji Sang tanıdığım biri." dedi gülerek.

"Birbirinizi tanıyor musunuz?"

"Evet."

"Ondan öğrendin yani." dedim sessizce. O an Ji Yong'un her yerde karşıma çıktığını fark ettim. Neydi bu kader mi?

"O gün için tekrar üzgünüm." dedi birden ciddileşerek.

"Sürekli bunu söylemene gerek yok. Bende üzgünüm, sinirden bir şeyler saçmaladım işte." dedim bakışlarımı yerde gezindirerek.

"Biraz hak ettim galiba." dedi yine gülerek. Bende gülmüştüm.

"O zaman seni eve bırakıyorum." dedi ve kolumdan tutup beni arabasının önüne getirip kapısını açtı. Birkaç saniyelik duraksamadan sonra arabaya bindim.

Yolda baya konuştuk. Ve ben baya güldüm. Ji Yong baya komik şeyler anlattı. Evin önüne geldiğimizde arabadan inmek için kapıya yöneldim.

"Min Ji telefonunu ver." dedi elini bana doğru uzatarak. Şaşırarak telefonumu ona uzattım.

"Ne yapıyorsun?" dedim merakla ona bakarak. O sırada Ji Yong'un telefonu çalmaya başladı. Sonra telefonu bana geri verdi. Şaşırarak ona baktım.

"Telefon numaram." dedi gülerek.

Ve kendi telefonunun ekranını bana gösterdi.

"Bu da senin numaran."

HAEYANGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin