Bölüm -4-

450 22 5
                                    

Multimedia: Berk

   "Yareen, Gizeem, Emreee! Buraya gelin hemen." diye onları yanıma çağırdım. Şaşkınlığım mutluluğumla karışıp ortaya tuhaf bir duygu çıkarmıştı. Ayrıntıları öğrenmek istiyordum. "Ne oldu Masal ne bağırıyorsun?"
"Gelin gelin anlatacağım. Şimdi ben su içmeye gelmiştim ya..." Duyduklarımı onlara da anlattım. Yaren ve Gizem çok sevinmişlerdi. En azından sevinçlerini belli ediyorlardı. Ama Emre her zamanki gibi umursamaz tavrını sürdürüyordu. "Emre sen sevinmedin mi?" diye sordu Gizem.
"Bilmem. Normal bir tatil işte siz neden bu kadar heyecanlandınız?" Duygusuz, umursamaz, egoist. Sanırım Emre'yi üç kelimeyle anlat deseler bunlar anlatmama yeterli olurdu. Ha bir de fazla korumacı bir insandı. Hele ki konu ben, Gizem ve Yaren ise bu iki katına çıkıyordu. Sadece anlam veremediğim şeylerden birisi benim hep Emre gibi olmak istememdi. Küçüklüğümüzden beri o hep beni sinir eden taraf olurdu. En ufak bir şeyi kullanırdı ve ben de duygularını belli eden bir insan olduğum için kolay yoldan onu dövmeyi seçerdim. Ve hiç kimse Emre ne yaptı diye sorgulamaz, herkes direkt bana kızardı. Ama zamanla ben de ona karşı umursamaz olmaya başladım. Sadece sevdiğim ünlüler konusunda benimle dalga geçmesine hiçbir zaman katlanamamıştım. Ve Teen Wolf izlerken beni rahat bırakmamasına... Ona rağmen tüm sezonları 4 defa izlemiştim hihihi. TVD'de de sürekli Damon ve Stefan' a laf ediyordu.   Benim onlara tuhaf bir şekilde hayranlık duymam onun için hep bir malzeme olmuştu. Ama ben bu konuda gercekten çok ciddi anlamda rahatsız oluyordum. Çünkü öyle "Ayy Dylan aşkığğm Salvatorelar bebeğiim Vini' nin baklavalağğrıı" diye hayranlık duyan tiplerden değildim. Ben de onu bu yanından vurabilirim diye düşünmüştüm ama ne yazık ki bir ünlüye hayranlık duymuyordu. "Artık buradan çıkabilir miyiz?" dedi Emre. "Tamam hadi bahçeye inelim." Hepsi onaylayınca hep birlikte bahçeye indik. Evimiz iki katlı bir evdi ama filmlerdeki gibi malikanelere benzemiyordu. Ama küçük de değildi. Bahçemizde ise iki tane salıncak, küçük bir havuz ve iki tane de eğitimli köpek vardı. Yaren her zaman köpeklerle çok ilgiliydi. O yüzden bizim yanımızda durmak yerine köpeklerin yanında durmayı tercih etmişti. Gizem arkadaşıyla snapleşiyordu. Emre ve ben ise salıncakta boş boş sallanıyorduk. "Gizeem. Gizeem" "Ne var!" O bana bakmakla meşgulken Emre de elinden telefonunu aldı. Emreyle bir beşlik çaktık. Gizem bize fena bakışlar atarken ayağa kalktı ve biz de Emreyle birbirimize bakıp son hız koşmaya başladık. Koşarken kahkaha atıyorduk. Yaren de bizi gördü ve ne oluyor diye bağırarak koşmaya başladı. Yarene kısa bir özet geçtim ve o da yanımızda koşmaya başladı. Koşmaktan nefesimiz kesilmişti. Pes edip kendimi çimenlere attım. "Yeter oturun şuraya." dedim. Gizem Emre' nin elinden telefonunu çekti ve cebine sıkıştırdı. Kimse konuşmayıp hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Birkaç dakikalık sessizliği bozan ben olmuştum. "Ya bir yerlere mi gitsek" diye sordum.
"İleride yeni bir kafe açılmış oraya gidebiliriz." dedi Emre. Kabul ettik ve üstümüzü değiştirmek için yukarı çıktık. Ben kot pantolon ve askılı bir üst giydim. Üstümdeki bluzun rengi siyah olduğu için üzerine bordo bir kolye taktım. Siyah ve bordoyu kombin etmek çok hoşuma giderdi. Altıma da bordo Supergalarımı giydikten sonra pantolonumun paçalarını kıvırdım. Saçımı da tepeden sıkıca bağladıktan sonra yüzüme biraz renk verip ince bir eyeliner çektim. Şimdi hazırdım. Yaren' e ve Gizem' e baktığımda onların da hazır olduğunu gördüm. Yaren kot bir şort ve üzerine beyaz bir atlet giymişti. Atletin üstüne de şortun altına kadar uzanan uzun delikli hırka denemeyrcrk kadar ince bir şey giymişti. Kolları boldu ve harika görünüyordu. Yaren' in güzel fiziğini ve ince bacaklarını ortaya çıkarmıştı. Gizem ise dizinin üzerinde eteği olan renkli, kalın askılı bir elbise giymişti. Onlar da eyeliner ve diğer işleri hallettikten sonra tamamen hazırdık. Aşağıya indiğimizde Emre' yi duvara yaslanmış bir şekilde telefonuyla uğraşırken gördüm. Bizi iyice bir süzdü ve Yaren' in ve Gizem' in açıkta kalan bacaklarına ve benim de askılı üstüme imalı bir bakış attı. Bunlar ne dercesine bakıyordu. Eğer biraz daha sessizlik olursa Emre' nin konuşacağını düşündüm ve ortamı düzeltmek amacıyla konuşmaya başladım. "Emre söylediğin kafe nerede?" Yürüyerek beş dakikada ulaşırız dedi ve yürümeye başladı. Biz de arkasından ilerliyorduk. Sonunda kafeye ulaşmıştık. Dışı çok da gösterişli olmayan daha çok açık tonların hakim olduğu hoş bir yerdi. Böyle ferah yerlere bayılırdım. Dört kişilik bir masaya oturduk. Garson gelip siparişleri alana kadar sessizlik bozulmadı. Ben buzlu bir içecek istedim. Diğerleri de soğuk şeyler tercih etmişti. Garson siparişleri aldıktan sonra masadan ayrıldı. Ben de bir konu açmak istedim. "Ee kızlar okul nasıldı?" "Her zamanki gibi. Okul işte sıkıcı ve sıkıcı" dedi Gizem. "Arkadaşlarınızdan falan bahsetsenize biraz" dedi Emre. Bunu onların arkadaş ortamlarının uygun olup olmadığını anlamak için yaptığından adımın Masal olduğu kadar emindim. Yine korumacı yanını konuşturuyordu. Gizem arkadaş ortamından bahsetti. Arada Mert diye bir çocukla kısa bir ilişkisi olduğunu da söyledi. Emre bunu duyunca fena oldu tabi ama tatsızlık çıkmasın diye bu konuyu eve sakladığını belirtti. Yaren ve Gizem ikiz oldukları için arkadaş ortamlarının pek de farklı olduğu söylenemezdi. Gizem ve Yaren' in arkadaşlık ilişkileri arasındaki farklardan birisi Gizem bir çocuktan hoşlanırsa ona takardı ve arkadaş olurdu. Ama Yaren platonik olmayı tercih ederdi. Tabi bu yüzden fazla ilişkisi olmamıştı. Aslında en iyisi de buydu. Yaren de anlattıktan sonra onun birisiyle birlikte olmadığını öğrenince Emre' nin gerginliği biraz daha azalır gibi oldu. "Hadi Masalcığım sıra sende" dedi Gizem. Ben en yakın arkadaşım Burcu' dan, Berk' ten, bu sene babasının tayini çıktığı için
Bursa' ya taşınmak zorunda olan Duru' dan ve birkaç kişiden daha bahsettim. Tabi benden hoşlanan bir kaç çocuğu anlatmadım çünkü sonuçları iyi olmazdı. Yaren ve Gizem' e önceden anlattığım için imalı imalı sırıttılar. Onlara ölümcül birer bakış attım ve Emre' ye döndüm. "Ee Emre sen anlat bakalım" dedim meydan okurcasına.
"Ne yapacaksın benim arkadaşlarımı?" dedi.
"Bir şey yapacağımdan değil. Sadece biz anlattık sen de anlat, ölmezsin" dedim.
"Tamam. Bizim çocuklarla takılırım genelde. Yusuf, Tuna, Berhan falan. Ha bir de peşimden koşan kızları anlatmama gerek yok sanırım. Az çok biliyorsunuz zaten" dedi ve dudağının kenarı şımarıkca kıvrıldı. Emre gerçekten yakışıklı bir çocuktu. Pembe dudakları, küçük şekilli burnu, koyu mavi gözleri ve kumral saçlarıyla gerçekten kızların vazgeçilmeziydi. Yine de bu o sürtüklere hadlerini bildirmediğimiz anlamına gelmiyordu. Süper ikizlerim ve ben o kızlara az çektirmemiştik. İçeceklerimiz bittiğinde Emre hesabı ödedi ve kafeden çıktık. Sahil yolundan gitmeyi tercih etmiştik. Bu yolu biraz daha uzatıyordu ama sahilde biraz dolaşmak istiyorduk. Yürürken aklıma Emreyle girdiğimiz ve benim kazandığım iddia geldi. Onun için aklımda bir fikir yoktu henüz ama ona varmış gibi gösterip meraklandırmaya çalışıyordum. Bu konuyu açmak istedim. "Emre girdiğimiz iddiayı hatırlıyorsun değil mi hani benim kazandığım basketbol maçlı iddia" diye hatırlatarak onu utandırmak istedim.
"Ee ne olmuş o iddiaya?"
"Hiiç sadece unuttun mi diye kontrol etmek istedim" dedim. İstifini bozmadı ve:
"Hadi artık eve dönüyoruz hızlanın biraz" dedi. Adımlarımızı hızlandırarak yürümeye devam ettik. Sonra karşıda birisinin bana yaklaştığını gördüm. Uzaktan kim olduğunu seçememiştim ama biraz daha yakınlaşınca gelen kişinin Berk olduğunu gördüm. Tatilde hiç görüşmemiştik ve onu ve diğerlerini gerçekten özlediğimi anladım.
"Masal?"
"Berk?" Şaşkınca birbirimize sarıldık. Kızlar ve Emre tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Tanıyamamışlardı galiba. "Kızlar size bahsetmiştim bu Berk" dedim ve Berk' e döndüm
"Berk bunlar da benim süper hiper ikizlerim" dedim ve güldüm.
Gizem, "Evet şimdi hatırladım" dedi ve Berk' in elini sıktı. Yaren de aynı şeyi yapınca sıra Emre' ye gelmişti.

O da bizimle aynı okulda olduğu için onu ismen tanıyordu ve kuzenim olduğunu biliyordu. Emre' ye döndüm. Sorarcasına bizi izliyordu. "Berk bu da Emre. Biliyorsun zaten ama hiç konuşmamıştınız" dedim. "Memnun oldum kardeşim" dedi Berk. Emre de "Ben de" dedi umursamaz ve isteksizce bir tavırla. "Kızlar artık gidebilir miyiz?" dedi Emre sinirle. Berk' e dönüp "İşin yoksa sen de gel bizimle. Yemeğe kalırsın" dedim.
"Rahatsızlık vermeyeyim" dedi. Emre,  "Bence de rahatsızlık verme. Masal hadi!" dedi sinirle. Onu kenara çekip
"Ne oluyor sana?"dedim.
"Ne işi var o herifin bizim evimizde? " dedi sinirli bir ses tonuyla.
"Gelecek ve sen buna karışamazsın!"  dedim sesimi hafif yükselterek. Ama bizi duymuyorlardı.
"Öyle de bir karışırım ki" Ona çok sinirli bir bakış attım ve yanlarına döndüm. "Karar verdin mi Berk, Geliyor musun?" diye sordum. "Aslında bir işim yok ama rahatsızlık vereceksem gelmeyeyim." dedi. Emre' nin gergin olduğunu anlamıştı. "Yok canım ne rahatsızlık verebilirsin ki?" Emre' ye bakıp tereddütle karışık bir sesle "Tamam o zaman" dedi. Hep birlikte eve döndük. Emre gerçekten çok sinirlenmişti. Ama umrumda değildi. O hoşlanmıyor diye istediğim şeyi yapmaktan vazgeçecek değildim. Eve geldiğimizde kapıyı annem açtı. Berk' i görünce biraz şaşırdı ama sonra bizi içeriye davet etti. Berk' e halini hatırını sordu ve klasik konuşmalarını yaptılar. Sonra hep beraber yemek masasına geçtik. Emre' nin kötü bakışlarını üzerimde hissediyordum ama artık aldırmıyordum.

Bölüm sonu. Arkadaşlar artık tanışmanın vakti geldi diye düşünüyorum. İsmim Elif Dila. Dila ismini kullanıyorum. Bu sene 7. sınıfa geçtim. Bu hikayeyi yazmak gece kendi kendime telefonumla oynarken aklıma geldi. Elime kağıdı ve kalemi alıp yazmaya başladım. Daha sonra yazdıklarımı Wattpad' e aktarmayı düşündüm. Kısa sürede çok okuyucu beklemiyordum tabi ki. Hatta az bir sürede 166 okuyucu bile beni biraz şaşırttı. Gittikçe anlatımımın geliştiğini fark ettim. Ve bunu daha ileriye taşımak için de sizlerin desteğine ihtiyacım var. Lütfen iyi ya da kötü eleştri yapın. Hatam varsa düzeltmem için bu da çok önemli.  Ama oylar okuyucu sayısına oranla oldukça düşük.  Eğer bölüm hoşunuza gittiyse oy vermeyi unutmayın lütfen. Desteklerinizi bekliyorum :)

İDDİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin