1.4

744 40 9
                                    

Sabah olduğunda Gemma' yı kaldırdım. Kahvaltıyı yapıp salondaki yerimizi aldık.

Gemma;
Tatlım benim tekrar gitmem gerekiyor.

Ben;
Ama neden ? Hem daha yeni geldin.

Gemma;
Biliyorsun ki erken geldim. Babam tekrar ameliyata giricek o yüzden.

Ben;
Peki ama ne zaman gideceksin ?

Gemma;
Bugün saat 15:00 de uçağım var.

Ben;
Uff ya tamam.

Bunları konuşurken kapı çaldı.

Gemma;
Brad' mi ki acaba ?

Ben;
Gemmaa yok daha neler.

Kapıyı açtım. Kapıdaki bir kargocuydu.

Kargocu;
Perrie Stuwert' ın evi degil mi ?

Ben;
Evet benim.

Kargocu;
Size ait bir kargo var.

Ben;
Peki ama kimden ?

Kargocu;
Kim oldugu yazmıyor. İmzanızı almam lazım şuraya.

Ben;
Peki imzalıyım.

Adam arkasından kendinden 3 kat büyük bir kargo çıkardı. İçindeki ne çok merak ediyorum. İçeriye zor bela aldığım kargonun ambalajını yırttım. Ama o da ne. Koskoca bir devasa ayıcık. Hatta ayıcık degil ayı. Ama nerdeyse bizim salon kadar bişey. ( Multide Var ). Sonra üzerinde bir not buldum.

"Günaydın, dün için özür dilerim."

Yaa Brad yollamış. Ama bu çocuk çok tatlı.

Gemma;
Dışından düşündün canım.

Ben;
Yok canım duydun mu ?

Gemma;
Tabi ki duydum ama bu ayı çok tatlı. Brad kadar olmasada tatlı.

Ben;
Sanırım dün tartıştığımız için yollamış. Canım yaa

Gemma;
Ooo canımlar, cicimler, tatlılar maşallah.

Ben;
Sen dalga geç benimle geç.

Gemma;
Seninle ugraşana kadar gider valizimi toplarım.

Ben;
Git sen git valizini topla. Gıcık ya.

Bunları konuşurken Brad' den mesaj geldi.

Brad
"Küçük hediyem geldi mi ?"

"Ya sorma çok küçüktü."

Brad
"Ama çok tatlı değil mi ?. Bir tane de kendime aldım."

"Salaksın :)"

Brad
"Pardon senin daha tatlı olduğunu unutmuşum ;)"

"Bu ayıcığı bir yerine sokmadan sus ya."

Brad
"Bak yine utandın."

"Hiçte bile utanmadım."

Brad
"Ben size gelicem çok sıkıldım."

"Tamam, bekliyorum ama Gemma' yı havaalanına bırakman lazım."

Brad
"Gemma geldi mi ?"

"Evet ama geri gidecek, babasının tekrar ameliyat olması lazımmış."

Brad
"Tamam geliyorum."

Brad geldiğinde Gemma ile vedalaştık Brad' de onu bıraktı. Tekrar eve geldiğinde kapıyı açtım.

Ben;
Ayıcık senden daha tatlı.

Brad;
Hakkımı yeme Perrie. Az da olsa bir giderim var.

Ben;
Biraz giderin mi ?. Baya giderin var lan.

Brad;
Sen her gün bir şey itiraf et ya böyle.

İçeriye geçtik. Tabi ki salondaki balonları misafir odasına tıktım.

Ben;
Kahve alır mısın ?

Brad;
Şekersiz bir kahveye hayır demem.

Kahveleri yapıp geldim. Brad film kutusundaki filmleri kurcalıyordu. Eline aldığı CD' yi bana doğru tuttu.

Ben;
Brad Aynı Yıldızın Altında' yı 1000' inci kez izleyemem kusura bakma.

Brad;
Ben izlemedim sadece kitabını okudum ama.

Ben;
Valla aynı kitaptaki gibi başka hiç bir şey farklı değil.

Brad;
Uf peki.

Ben;
Sizin çocuklar ne zaman geliyormuş.

Brad;
İki gün kaldı. Sonra gelicekler.

Sonra tekrar bir zil çaldı. Zilin çalmasıyla irkildim. Sonra kapıya doğru yöneldim. Şuan bana inanamayacaksınız ama kapının önünde tatlı mı tatlı bir bebek vardı.

Ben;
Brad buraya gel.

Brad;
Ohaa!!! Bebek lan bu.

Ben;
Farkındayım Brad.

Brad;
Ee napıcaz ki.

Ben;
Önce içeriye alalım bir bakalım durumuna sonra bir hâl çaresine bakarız.

Bebeğin üzerinde olan not gözüme çarptı. Elime alıp okumaya başladım.

"Perrie eminim ki bana kızgınsın. Belki sadece adını biliyorum ama bu bebeği anca sana güvenerek bırakabilirim. Biliyorum ki bu bebeğe çok iyi bakacaksın. Kim olduğumu sorma. Sorsanda söyleyemem zaten. Bu bebeği bırakmaya mecburdum. Şimdi sen derdin ki "bir insanı bebeğinden kim ayırabilir." Ayırıyorlar Perrie. Bebeğin adı Eliza. Bezi, maması ve bir kaç parça kıyafet yanında. Lütfen beni affet. Buna mecburdum."

Ben kısa bir baygınlık geçirdikten sonra biraz kendime geldim.

Brad;
Hadi markete gidip bir şeyler alalım bu minik bebeğe.

Ben;
Farkında mısın bilmiyorum ama ben bir bebeğe bakıcam. Kendine bile zor bakan Perrie bebek bakıcak.

Brad;
Hadi ama Perrie abartma. Bence eglenceli bile olucak.

Sonra bebeği kucağıma alıp dışarı çıktık. Ama bebeğin üzerindekiler inceydi ve titriyordu.

Ben;
Brad hemen ceketini ver.

Brad;
Neden ?

Ben;
Ee bebek üşüyor.

Brad;
Haa veriyim.

Arabada olmamıza rağmen bebiş üşümüştü. Markete girdik. Brad pudra, ıslak mendil, bebek bezi gibi şeylerle ilgileniyordu. Bende süt, mama, kıyafet gibi şeylere bakıyordum. Kasaya doğru giderken gözüme bir oyuncak çarptı. Onu da alıp eve gittik. Önce altını temizlemek için yola koyulduk.

Brad;
Bunu yapmaktan emin misin ?

Ben;
Saçmalama Brad tabi ki eminim.

Altını temizledikten sonra ısıttığım sütü emzik ile içirmeye başladım. İyice içtikten sonra ona yeni aldıgımız cicilerini giydirdim. Kucağıma alıp biraz salladım. Sonra uyudu.
Onu kendi odama yatırdıktan sonra salona geçtim.

Brad;
Gerçekten telefonda da söylediğin kadar sessiz bir hayatın varmış.

Ben;
Ya vallaha sakin bir hayatımız vardı.

Brad;
Ama bu bebeği polise götürmemiz lazım.

Ben;
Biliyorum.

Brad;
Yarın sabah götürelim.

Ben;
Peki.

Yüzüm buruşmuştu biraz. Her şeyden önce bu bebeğin kime ait olduğunu çok merak ediyordum.

Arkadaşlar sözümü tuttuğum gibi bayramdan önce yayınladım. Bunun şerefine oy ve yorumlarınızı fazlasıyla bekliyorum. Bu arada şimdiden keyifli sağlıklı huzurlu bir bayram geçirmeniz dileği ile. Öpüldünüz xx.

Yazar Gönül

BAŞIMIN TATLI BELASI //BWSFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin