4 MELEK- 3.BÖLÜM

202 34 6
                                    

    /DÜZENLENDİ./    

                /BİN BİR'İN İLKİ.

Deniz dalgalarının kıyıya vurması ve o tını. Huzur veren, içini ısıtan o ses. Onlarda duyduklarından ve gördüklerinden sonra sakinleşmek belki de biraz huzur bulmak için bu deniz kenarına gelmişlerdi.

Sahilde onlara birlikte birkaç arkadaş grubu daha vardı fakat onlardan biraz daha uzaktaydılar, olmasalar da şuan onları umursayacak değillerdiler. Zihinleri, onlara kötü oyunlar kurarcasına daha derinlere inmelerine neden oluyordu. Denizin kıyısına oturmuştular, her zaman olduğu gibi sessizlik hakimdi. Zihnin onlara oynadığı oyundan ilk kurtulan Lidya olmuştu. Onlara sunulan bir seçenek yoktu, yapacaktılar. Fakat onlar bunu kabullenmek istemiyordu.

Lidya "Dediğini yapacak mıyız?" sonun da denizin kıyıya vurmasından başka bir ses yankılanmış, aralarında ki sessizlik kısa bir süreliğine de olsa bozulmuştu. Sorusunun cevabı buraya geldiklerinden beri her birinin zihnini hapsediyordu aslında, ama onlar o cevabı ne kadar reddetseler de cevap asla değişmeyecekti! Korhan'ın soğuk sesi, vücutlarını okşayan sert rüzgâra yarışır gibiydi. "Yapacağız! İlk başlarda işlerini kusursuz yapsak da, sonradan isteği belgelerde onun hakkında bilgi alır ona karşı kullanırız sonunda bizi bırakmak zorunda kalır!" her ne kadar net bir konuşma yapmış olsa da istediği şey olmazdı, oldurmazdılar.

"Böyle bir şey yapacak olsak bundan illaki haberi olur. Bir düşün, biz buraya gelmeden bizi takip ediyormuş o depoda gördüğümüz fotoğraflar bunların bir kanıtı! Eminim bizim hakkımız da birçok şey biliyordur." Alinanın cümlesi tıpkı Korhan gibi netti. Fazla cesur ve özgüven sahibi biri olmasa da Alina, fikirlerini söylerdi Şimdi olduğu gibi.

Haberleri olmadan girdikleri bu yolda kurtulmak için çabalıyordular. Ama ne var ki bildikleri şeyleri bile görmemezlikten gelmeye başlamıştılar artık, tıpkı Erkinin konuşması ile Alinanın doğrularını yok sayması gibi. "Aramızda bir köstebek olmadığına göre bizim yapacağımız bir şeyden haberi olacağını sanmıyorum. Ama biz yine de temkinli davranmalıyız."

"Yapacağız yani?" Alina temkinli bir şekilde sorduğu sorunun cevabını net bir şekilde almıştı Korhan dan. "Evet!"

ERTESİ GÜN...

Lacivert gökyüzünün aydınlanması ile yeni bir gün başlangıcı olmuştu. Güneş parıltısını gizlice her pencereden sızıp, tüm evleri aydınlatıyordu.

Okulun ilk haftası olması nedeniyle birçok öğrenci gelmiyordu. Korhan, Alina, Erkin ve Alinanın da bu sene okula gelmeleri pek beklenemezdi. Onlar için hayat çok farklı ve zor bir yol çizmişti.

Bugün buluşmak için anlaşmıştılar onların yapmalarını bekleyen bir görev vardı çünkü. Dünkü denizin kıyısına yakın bir kafede bulaşacaktılar. Her biri yakın zamanlara buluşma yerine gelmiştiler. Bulundukları kafe oldukça hoş dizayn edilmişti, siyah ve mavi birbirlerine öyle güzel uyum sağlamıştı ki her seferinden tekrar gelme isteği yaratıyordu insanda. Yuvarlak masalar siyaha boyanmışken, onlara eşlik eden sandalyeler siyaha zıt olan maviyle boyanmıştı. Kaffenin hafif alçak tavanları gökyüzü gibi maviye boyanmışken, duvarların siyaha boyanmış olması merak uyandırıyordu. Sonuç ise mükemmeldi.

Hepsinin masada ki yerini alması ile Lidya dün baktıkları zarfı ardından kendi çantasına koymuştu, şimdi siyah kol çantasından çıkardığı aynı zarfı siyah yuvarlak masanın üstüne koymuştu. Ardından Korhan daha önce açılmış olan büyük zarfın içindeki bir fotoğraf ve avukatın ev adresi yazılı bir kâğıdı çıkarmıştı.

Korhan konuşması ile kafede ki seslere bir ses daha eklenmişti. "Öncelikle adresin yazıldığı yere giderim. Çevreyi kontrol ederiz, eve nasıl girebileceğimiz hakkında. Bir sorun çıkmasa akşam eve girebiliriz." sakin ses tonunda kararlılığı da belli ediyordu elbette. "Peki ya adam evdeyse, bu hem şimdi hem de akşam için tehlikeli bir durum bizim için. Öyle değil mi?" Lidya mantıklı bir soru sormuştu. Korhan, o kadar fazla acele ediyordu ki buda önünde ki yolu daha karanlık ve çıkılmaz yapıyordu. Her bir çırpınışı onu daha derine saplıyordu, zihninin ona oynadığı kötü oyna yenik düşüyordu. yine de vazgeçmiyordu. "Anket yapıyoruz diye birkaç soru sorar uyarırız. Böylece evde olup olmadığını anlarız. Ve İki kişi onu oyalarken iki kişimizde etrafı ve evin arka taraflarını inceler. Adam bir şeyler anlarsa da bayıltırız, dosyayı bulmaya çalışırız. Ama öncelliğimiz onun evde olmaması. " Verdiği cevaplara onun çok fazla acele ettiğini anlayabilirdiniz, sesi soğuk ve sert olması ağzından çıkan kelimeleri etkilemiyordu. Bunalıyordu bu şehirde, gerçekler bir kez daha yüzüne çarpıyor, ruhuna işliyor ve iç dünyasını daha çıkmaza sokuyordu. Ki normalde her şeyi yavaş hareketlere yapan insandı, Korhan.

4 MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin