4 MELEK- 2.BÖLÜM

215 40 7
                                    


  /DÜZENLENDİ./  

              /HAPSOLUNAN KARANLIK.  

Bilinmeyen numara;

İstanbula hoş geldiniz meleklerim... Bir arkadaşınız biraz geç geldiğinden bugün tanışıyorsunuz. Birbirinizi merak ediyorsanız akşam 9'da okulun spor salonu sizin için açık olacak... Bence hepiniz gelin benim zor kullanmama gerek kalmasın!

Şimdi akıllarında ki sorular daha da çoğalmış hücum ediyorlardı zihinlerine. Onları bekleyen bu yolda sadece dördü olmayacaktı. Onları bu karanlık yola itmelerini isteyen biri vardı.

O günün akşamı...

Güneş, aydınlığını da alıp gittiğinde yerine geçen ay ile gökyüzü karanlığa boğulmuştu, yıldızlarda yerlerini almıştı. Ve İstanbul için gece olmuş, hüzün çökmüş, gizemler ortaya dökülmüştü.

Saatlerin 21.00'i bulması ile her biri yavaş yavaş merakla spor salonuna gelmişti. Lidya her şeyi anlamaya çalışırken, Korhan soğuk bakışlarıyla ortamı daha da gererken, Alina meraklı gözleri ile etrafa bakınıyordu, Erkin ise her zaman ki umursamaz tavrıyla duruyordu. Belki birbirlerinden farklı dursalar da, en çok birbirlerine benziyorlardı.

Şimdi, her birinin gözlerinde birbirini tanıma merakı varken öylece sadece birbirlerine bakıyordular. Kimdi ki karşısında ki?

Zihinlerinde ki sorular daha fazla birikmeden spor salonunda bir ses yankılanmaya başlamıştı...

"Hoş geldiniz meleklerim... Bir araya geldiğinize göre tanışma vakti de geldi. Çünkü sizi çok uzun bir yol bekliyor! Ve bu yolda sadece birbiriniz olacaksınızı unutmayın, onun için birbirinize çok fazla ihtiyacınız var. Çünkü benim oyun kurallarım çok ağırdır birbirinize bağlı kalın derim ben. Bu arada her birinizin kapınızda bulduğu o kartlarda yazan yazılar sizin isimleriniz merak ediyorsunuzdur diye söyledim. Çok fazla konuştum, hoş çakalın meleklerim. Ben size ulaşana kadar."

Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışan dört beden vardı... Lidya, nereden geldiğini anlaması ile spor salonuna uyum sağlayan basketbol potası altında ki siyah ses kaydını almış ve incelemeye başladığında arkasından gelmiş olan üç beden de elinde ki ses kaydına bakıyordular. Bazı şeyleri, bazen anlamak istemez insan. Onlarda bu yaşadıkları hiçbir şeyi yaşamak, anlamak istemiyordular. Ürkütücü sessizliği bozan ses Lidya'ya aitti.

" Bu ne demek şimdi? Ne oyunu ya!" şaşkınlığı ve kızgınlığını bırakın gözlerinden, sesinden anlayabilirdiniz. Hepsi hissediyordular aslında, bu konuşma onlar için hiç iyi bir anlama gelmiyordu. Kurtulmak mı istiyordular? Kurtulamazdılar! Çünkü onları bu karanlığa iten kişiler o kadar yakınlarındalar ki... Fark etmeleri imkânsız gibi. Sinsice kurulmuş bir oyun vardı, bunlardan haberleri olmayan dört beden vardı bir de.

Lidya tekrar elindeki hayatını, hayatlarını değiştiren adamın sessinin çıktığı ses kayıt cihazına bakmış daha sonrada kafasını bu yolda ilerleyeceği yeni arkadaşlarına bakmıştı. Karşılaştığı yüz ifadeleri içindeki o kötü hissi daha da büyütmüştü. Korhan'ın her zamankiden korkutucu soğuk bakışları, kafası fazlaca karışmış yine kendi dünyasında kaybolmuş olan Alina'nın şaşkınlığı, düşünceleri birbirine girmiş ama sanki bunları hiç yaşamamış gibi umursamaz tavır sergileyen Erkin...

Sert sesiyle konuşan Korhan olmuştu. "Bir de oyun çıktı başımıza, çok güzel ya. Lanet İstanbul!" ortamı daha da soğutan Korhan'ın ardından kendi dünyasından çıkabilmiş Alina konuşmuştu. "Kart, hepinizde var mı?" sorusu ile hepsi yanlarında taşıdıkları ama bir anlam çıkaramadıkları siyah kartları çıkarmıştı. Önce kendi kartlarına daha sonra birbirlerinin kartlarına bakmıştılar. Korhan Azrail iken, Lidya Cebrail'di, Alina ise Mikail, Erkin de İsrafil. Onlar o melekler gibi değildiler elbette. Ama bu isimler onları anlatıyordu... Ondan böyle sesleniyordu, onları bir araya zorla getiren kişi. Lidya'nın sesi tekrar boş spor salonunda yankılanmıştı "Ne yani! Bize dört büyük meleğin adını mı vermiş. Bu adam akıl hastası!"

4 MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin