/DÜZENLENDİ./
/ESKİSİ GİBİYDİ.
"Ya da durun! Biraz heyecan yapalım öyle değil mi? Belki de hepsini söylememeliyim. Öyle değil mi Azrail'im? Çünkü şunu bilin hepiniz ruhunuzda hala yaraları duran o geçmiş ortaya dökülecek. Bence, siz ortaya dökülecek geçmişinizin sadece aranızda kalması için dua edin. Ya da kurallarıma uyun! Hım, nerede kalmıştık meleklerim? Evet! Azrail'imiz de. Sen delice sev kızı, o da seni sevsin. Fakat biliriz ki her hikâyede bir skandal olur. Bazen çözülür, bazen çözülmez. Azrail'imizin hikâyesinde ki skandal çözülmeyecek kadar büyük meleklerim. Delice sevdiği kıza öyle bir zarar vermiş ki o günden sonra kızı ne gören var ne duyan. Hım, bu da çok az oldu ama olsun. Bununla yetinin. Kendinize zarar vermeyin. Oyun yeni başlıyor malum."
Harabe depodan adamın alaylı ve bir o kadar da otoriter sesinin kesilmesinden hemen sonra yerini Korhan'ın çığlıkları, ağır küfürleri ve lanetleri yer almıştı. Duydukları zihninde ki tüm anıları bir yangın gibi alevlendirirken, ruhuna bir darbe daha inmişti. Biliyordu ne yaparsa yapsın bitmeyecek, gitmeyecekti o geçmiş zihninden.
Zihninde ki yangın söndü, bedenini harabe deponun pis duvarlarına yasladı. O an bir ölüm sessizliği doğdu depoda. Hepsinin zihninde geçen sorular vardı. Soracak mıydılar geçmişini? Çok mu kötüydü diyebilecekler mi? O kadar yakınlar mı birbirlerine? Her şeye cevap verebilirlerde bu soruya veremezler işte. Yok ki bir cevabı. Evet! Bir oyundalar ve en çok birbirlerine ihtiyaçları var. Peki ya ilk darbede yıkılıp un ufak olurlarsa? Belki de daha da sıkı birbirlerine tutulup yıkılmaz bir duvar örecektiler herkese karşı. Bitecekti her şey onlar kalacaktı bir tek. Bilinmezdi hiçbir şey.
Hepsi öylece sırtını vermişler duvara, hepsinin gözleri donuk, zihinler geçmişle dolu. Geçmişleriyle dolu bir denize atılmışla r ve boğuluyormuş gibiler. Kulaç atsalar da yok sonu. Geçmiş boğacak. Denizde bir beden çürüyecekti. Öyle dalıyordular ki. Bir daha dönemeyeceklerdi sanki düşüncelerinden.
En sonunda bom boş olan depoda donuk bir ses yankılandı. "Gidelim, hadi!" diyen kişi Erkindi. Korhan'a sol elini uzatmış, tutmasını bekliyordu. Korhan uzatılan ele karşılık vermiş ve darmaduman olan ruhuna inat dimdik kalkmıştı tüm bedeniyle. İşte o an bir şey oldu. Onlar en büyük darbelere rağmen yıkılmayacak duvarlarının ilk tuğlasını attılar. Haberleri yoktu ama olsundu.
O Azrail gibi acımasız, soğuktu. O bir ölüm meleğiydi. Evet! Karanlığa kraliyet kurmuştu o. Evet! Ölümdü o. Ama geçmişi yüzüne vurulduğun da, annesinden dayak yemiş bir ürkek erkek çocuğu oluyordu o. Nasıl olmasın?
Her biri teker teker yaşadıkları onca yeri arkalarına bakmadan çıkmıştılar.
Depodan çıktıktan sonra gidecekleri yer belliydi, Fırtına... Öylece rastgele buldukları bir kâfe onları bu kadar anlatabilir miydi?
Cam kenarındaki bir masaya oturmuştular. Hala yaşadıklarının etkisinde sanıyorsanız Korhan'ı yanılıyorsunuzdur. Çoktan çıkmıştı o denizden. Eski Korhan olmuştu bile.
"Bir sonraki görevi yapacak mıyız?" Lidya'nın sorusu hepsinin aklından geçse de kendi içlerinde cevap bulmaya çalışıyordular. Lidya ise hepsinden bir cevap bekliyordu ya da birinden. Bir şeyler duymaya ihtiyacı vardı. Korhan'ın artık alışılmış olan o sesi yanıtı vermişti. "Yapacağız. Bir daha o lanet adamın sesinden geçmişimle ilgili bir b*k duymak istemiyorum. Sizin de pek duymak isteyeceğinizi sanmıyorum." Korhan'ın konuşma şekli, davranışları, tavırları. İnsanların sevmeyeceği çoğu şey ondaydı. Biliyordu farkındaydı ama umurunda değildi asla da olmamıştı. Şimdi dudaklarından dökülen cümleler de, umurunda değil. Eğer onu tanırsanız seversiniz diye bir cümle kurmam çünkü o bu. İki tane farklı ruhlu Korhan Bolatlı yok. Ve ne olursa olsun doğruları söyler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 MELEK
Mystery / Thriller4 MELEK Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil... 4 Melek isimleri Birbirinden farklı dört beden. Bu dört isim geçmişleri gizemlerle dolu dört bedene mühürlenir. Enselerin de mühür gibi taşıdıkları o isimler onların ruhlarını yansıtıyordu. Duyguları, dav...