Bölüm 5: Biz

103 19 2
                                    

Merhaba sevgili okuyucu :)

Bir hikayenin en zor kısmı başlangıçtır benim için. Başlangıcı geçtik sayılır. Artık her şeyi konuşabiliriz!

Hikaye şimdi başlıyor.

Dostlar olmadan asla değil mi :) Veeee başlıyoruz.


"Merhaba ben Lua, sanırım kayboldum. Yurda dönüyorsanız size katılabilir miyim?"

Uzaktan bakıldığında çok eğlendikleri belli olan bu tatlı grubun arasına katılmak benim için hoş olabilirdi. Kafamın içinden geçen şaşırma ve sevinme nidalarını artık birileriyle paylaşmak istiyordum. Ve işte, sanırım artık hayatıma yeni bir kavram daha giriyordu: 'Paylaşmak.'

"Elbette tatlım neden çekinerek sorduğunu anlamış değilim, gel hemen buraya." diye beni kucakladı aralarından erkek olanı.

Tatlım?? Kucaklama ?? Ehe.

"Ben Kayra, bunlar da Stone ve Riz." diye yanındaki biri kumral biri sarışın iki kızı gösterdi. Kayra kendisinden emin, dik bir duruşu olan fazlasıyla yakışıklı bir erkekti.

Kumral, uzun boylu olan Stone, "Naber sarı şemsiye, seni tren istasyonunda görmüştüm" diyerek bana göz kırptı. Evet oldukça dikkatli ve sıcak bir kız olduğu her halinden belliydi. Buraya hazırlıklı gelmiş olmalıydı çünkü açık renk trençkotu ve ona uyan koyu renk atkısıyla havaya oldukça uyum sağlamış görünüyordu. Kahverengi dalgalı saçları trençkotunun üstüne dökülmüş, gözlerini ortaya çıkarmıştı. Stone, 'bana her şeyini anlatabilirsin' bakışlarına sahip güvenilirim diye bağıran koyu kahve gözlere sahipti. Riz'e gelince, kaygılı duruşunun sebebini anlayabildiğim minyon tipli sarışın bir kızdı. Burnunun üzerindeki çiller onu daha savunmasız mı gösteriyordu karar vermemiştim. Etrafımızda olan bitene anlam veremediği henüz emin olmayan yarım gülümsemesinden belli oluyordu. Nereden geldiğini merak ettim. Ya da ne kadar kırılgan olduğunu.


Tanışma faslı bittiğinde hep birlikte yürümeye başladık. O kadar dip dibe girmiştik ki saldırı altında bir kentte çatışma arasında kalmamak için duvar dibine sığınan çocuklara benziyorduk. İçimden kendime bu anı hiç unutma Lua dedim. Çünkü kendileriyle ilgili henüz neredeyse hiçbir şey bilmediğim bu insanlarla ortak bir şaşkınlığımız ve korunmasızlığımız vardı. Belki birlikte yaşamaya ve görmeye karar verecektik. Şu anki dip dibe yürümemiz tam olarak bunu işaret ediyordu. Onları sevmiştim.

"Burada neler olup bittiğini bilmiyorum kızlar ama her şeyi birlikte öğreneceğiz. Ayrıca şimdiden burada olmaktan hoşnutum. O duvar olayı hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok havalı değil miydi???" dedi Kayra adımlarını hızlandırarak bizi de peşinde sürüklerken.

"Ben yaşlı bir adama sarıldım. Sarılmak, düşünebiliyor musunuz? Biz sarıldık ve duvar açıldı.Bir an canlı bir şey olduğunu falan düşündüm." dedim.

Stone "Riz'le beni buraya yönlendiren kişi duvar dibine nasıl geleceğimizi tarif edip sarılacaksınız dedi biz de yaptık. İçeriye girdiğimizde Riz neredeyse on dakika kadar ağzı açık bi şekilde kapanan duvarı izledi. Görmeniz lazımdı, o kadar komikti ki."

"Çocuklar, peki geri dönüşümüz nasıl olacak hep birlikte el ele tutuşup kendi etrafımızda dönecek miyiz, nedir bu duvarın istediği yani." dedi Riz. Şimdiye kadar çekingen durmuştu ancak olan bitenin garipliği karşısında o da artık kendini saldığını belli edercesine dalga geçmeye başlamıştı.

Duvarla ilgili saçmalıklarımıza devam edip kahkahalarla yürürken birden yağmur başladı. Tabi ki sarı şemsiyemi açtım ve hepimiz altına girdik. Kendimizden çok alışveriş poşetlerimizi korumaya çalışır gibi bir halimiz vardı ve bu beni bir kez daha güldürdü. Her şeyin garipliği bir yana, hayatımız boyunca böyle kıyafetler bulamamıştık erken kaybedemezdik.

Bizi bir şekilde duvarın dibine kadar getirmeyi başaran Kayra ve Stone önce sarıldılar, ardından da Riz ve ben. Bodrum katına geçip yukarıya çıktığımızda yeniden o gri binaları ve kötü atmosferi görmek beni üzmüştü. Hızlı adımlarla tren istasyonuna gidip yurda döndük. Hepimiz aynı binada kalıyorduk. Onları sıcak bir şeyler içmek için Tesa'yla kaldığımız odaya davet etmiştim ve eşyalarını bıraktıktan sonra bize geldiler. Tesa'nın bu duruma memnun olacağından emindim. Çok sıkılmış göründüğünü iyi hatırlıyordum.

Hep birlikte bizim küçük evimizdeki küçük mutfağa sığışıp teorilerimizi konuşmaya başladık. Bazen ciddileşiyorduk ancak çok uzun sürmüyordu ki birisi hemen dalga geçiyordu. Rahatlamaya ihtiyacımız vardı. İçtiğimiz kahveler ve çaylar rüzgardan kaskatı olmuş bedenimizi gevşetirken nefes almadan konuşmaya devam ediyorduk. Herkes yolda gördüğü tiplerden bahsetti. Bizim binada kalan, yan odalardaki diğer öğrencilerden bahsediyorduk. Krius'u düşündüm. Acaba onla tanışmışlar mıydı? Tam Krius hakkında bir şeyler soracaktım ki Tesa hepimize karnımızın acıktığını hatırlatan o soruyu sordu.

"Aranızda bişeyler yemeyi unutmayan var mı?"

Hepimiz birbirimizin suratına bir kaç saniye boş boş bakıp kalmıştık. Bu kadar yeni, keşfedilecek şeyin arasında karnını doyurmak kimsenin aklına gelmemişti ama oldukça açtık. Ortak mutfağa çıkma zamanıydı. Birbirimizle kaynaşırken hiç zorluk çekmemiştik ancak diğerlerini de hiç düşünmemiştik. Sahi diğerleri vardı değil mi? Acaba kaç kişiydik...

Hep  birlikte ortak mutfağa geçip  atıştıracak bir şeyler ararken Krius'un etrafında küçük bir kalabalıkla köşede oturduğunu gördüm. Ona doğru hafifçe gülümsedim ve o da bana karşılık verdi. Bugünün nasıl   geçtiğini döndüğümüzde konuşmayı ummuştum ve ağzından olan bitenle ilgili biraz daha bilgi alabileceğimi umuyordum ama o çok popüler ve havalı göründüğünden yanına hiç yaklaşmadım. Çok ilginçti. Sabahki Krius oldukça sıcakken şimdi mesafeli görünüyordu. Belki de sadece görevini yerine getiriyordu. Bizimkilerle mutfağın diğer köşesine çöküp bulduğumuz ekmek aralarını atıştırmaya koyulduk. Kısık sesle hızlı hızlı konuşmaya devam ediyorduk ve bir yandan etrafımızı tarıyorduk. Çoğu kişi oldukça rahat ve kaynaşmış görünüyordu. Sadece birkaç kız gözüme batmıştı çünkü sürekli herkesle muhabbet etmeye ve ben buradayım diye bağırmaya çalışan bir halleri vardı. Hangi ara her şeye alışıp böyle hakim olduklarına anlam veremedik. Gözümüz onlara takıldığında birbirimizin suratına bakıp sonra konuşulacaklar konusuna eklemeye sessizce karar vermiş olduk.

Krius oldukça heybetli bir şekilde ayağa kalktı ve ellerini çırparak herkesten kendisini dinlemesini istedi.

"Merhaba millet, hepinize tekrar hoşgeldiniz demek istiyorum. Pek çoğunuzla tanıştım. Ancak tanışmadıklarım için ben Krius. Burada sizden 3 yıl öncesinden beri bulunuyorum. Benim gibi bir kaç arkadaşım daha var ancak onlar şu anda meşgul oldukları için bugün sizlerle yalnızca ben ilgilenebildim. Yarın, merkez kütüphanenin yanındaki salonda hoşgeldin partisi olacak. Lütfen hepiniz orada olun. Yeri bilmeyenler bana sorabilirler. Şimdilik kendi yurduma dönüyorum ve oda numaram 601. Odalarınızdaki telefondan beni istediğiniz zaman arayabilirsiniz."

Krius'un aşırı ilgi çekme çabasındaki kızlardan biriyle göz teması kurması ve konuşmasının ardından onunla kısa bir sohbet için vakit ayırmakta hiç çekinmemesi dikkatimi çekmişti. Hadi ama bu basit numaralara kanmış mıydı. Basit!

Mutfak dağıldıktan sonra hepimiz odalarımıza çekildik. Yarın sabah yine buluşacaktık zaten hepimiz aynı katta kalıyorduk. Hatta Stone ve Riz zaten aynı odada kalıyordu. Kayra ise oda arkadaşıyla henüz karşılaşmamıştı.

Sıcak bir duş alıp rahatladım. Küçücük evimizin her yanı şampuan kokuyordu. Tesa'yla yatağıma oturup bir kaç saat daha sohbet ettik ve ona Krius'tan ve anlattıklarından nasıl hiçbir şey anlamadığımdan bahsettim. Yarın her şeyi öğrenmek umuduyla uyuduk. Yeni evimde ilk gecemdi ve ben yastığıma sarılıp huzurla uyudum.

Ancak uzun zamandır görmediğim kadar kötü rüyalar görmüştüm.



KORKUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin