Onların dünyasında kaybolmaktan korkma.
Onlar yaşamaktan korkmuyor...
-------------------------------------------------------------------
Gördüğüm rüyanın etkisiyle yatağımda dönerken suratımdaki aptal gülümsemeyi görebilmek için başucumda duran aynayı elime aldım. Böyle anları nadiren yakalayabiliyordum ve tadını çıkarmak istiyordum. Son zamanlarda sık sık gördüğüm rüyalardan biriydi bu sabahki de. Sanki başka bir yerde yaşayan başka bir insandım ve harika şeyler hissediyordum. Kadın mı erkek mi olduğumu bile ayırt edemiyordum bu rüyalarda, zaten çok da umurumda değildi. O kadar naif, o kadar mutlu ve hafif hissediyordum ki uyandıktan sonraki o ilk birkaç dakikanın bile tadını çıkarmaya değerdi. Birden sıkıcı gerçekler dünyasına döndüğümde aniden yüzümdeki gülümseme kayboluyor ve yerini düşüncelere bırakıyordu.
Ancak bu seferki rüyada daha yeni, daha net bir şeyler vardı. Bir ormanın içinde yürüyordum. Bir şey bekliyor gibi sağa sola bakıp duruyordum ancak tek görebildiğim etrafımdaki uzun ağaçlardı. Yere doğru baktığımda ayağımdaki kar botlarını gördüm. Bu rüyada kahverengi kar botları giymiş bir erkektim. Başımı kaldırmadan önce gözüm ellerime çarptı. Sol elimde kalın, gümüş bir yüzük vardı. Bu detayları rüyadaki bilincimle aklıma kaydetmeye çalıştım. Hava serindi, oldukça serin...
Az önce rüyamda yüzüme çarpan rüzgarın etkisiyle uyanmıştım. Gerçeklik yetimi, dengemi her seferinde daha çok kaybediyordum. Bu seferki çok etkileyiciydi. Rüyadaki detayları defterime not edip toparlanmaya çalıştım. Kar botu, yüzük, rüzgar...
Yataktan kalkıp bir şeyler atıştırmanın vakti gelmişti. Eğitim bölgesine gitmek için çok isteksizdim ama kendimi zorladım. Bir kase mısır gevreği ve kahve hazırlayıp tekrar odama çıktım. Hızlıca hazırlanmam gerekiyordu. Bu rüyaları gördüğüm sabahların bir ortak özelliği de sanırım hep geç kalıyor olmamdı.Ailemden oldukça uzakta yaşıyordum. Buna üç yıl önce kendim karar vermiştim. Yıllar önce sınırlar kalktığından beri gençler öğrenimlerini istedikleri yerde sürdürebiliyorlardı, neticede tüm Dünya ortak bir yönetim sistemine geçmişti ve tek elden yönetiliyordu, haliyle eğitim sistemi de her yerde aynıydı. Sadece eğitim almak istediğimiz yeri seçiyorduk. Ailesiyle kalmak için yaşadığı yeri seçenler çoktu, kalanları da çoğunlukla en büyük ve popüler yerleşim yerlerini seçiyorlardı. Ben diğerlerine nispeten izbe bir yer seçmiştim. Bu yer, yaşadığım yerin kuzey doğusunda kalıyor ve 9. bölgede sayılıyordu. Sınırlar kalktıktan sonra Dünya rakamlarla bölgelere ayrılmıştı. Tüm bölgelerin tek bir ortak özelliği varsa o da hepsinin aşırı mutsuz insanları barındırıyor olmasıydı.
9. bölgede yaşamayı seçtiğim dönemde henüz 15 yaşındaydım. Kafam pek çok konu hakkında oldukça karışıktı ve önümdeki 3 yıl boyunca sessizliğe, kendi başıma oturup düşünebilmeye ihtiyacım vardı. Ergenlikle birlikte algılarımın açılmaya başladığı dönemdi ve etrafımda olup bitenlere karşı aşırı hassaslaşmıştım. İnsanların kendilerine ve çevrelerine söyledikleri yalanları duyabildiğimi hissettiğim dönemdi ve hissettiğim her şey beni her saniye daha fazla yoruyordu. Bu yüzden buradaki eğitim bölgesine geldiğime oldukça mutlu olmuştum. Yinede çok fazla insanın yaşamadığı, huzurlu bir bölge olan 9. bölgeye veda etme vaktimin geldiğini fark ettiğimde çok fazla üzülmemiştim çünkü artık biraz daha uzağa gitmek istiyordum.Bu kadar huzur bana yetmişti; iyi bir eğitim almıştım, tonlarca kitap okumuştum ve bulabildiğim tüm fiziksel ve ruhsal eğitimlere katılarak kendi sınırlarımı zorlamıştım. Yöneticiler bizlere eğitim hayatımız boyunca kendimizi tanımamız için birçok programın uygulanmasına izin vermişlerdi. Eğitim hayatımız bittikten sonra topluma nasıl hizmet edeceğimize bir karar vermemiz ve hayatımızı bu işe adamamız gerekiyordu -aslında yönetimin çıkarlarına adamak demek daha doğru olur-. Ben hala hiçbir şeye karar vermememiştim. Zaten yetişkin olan herkes gözüme her saniye aşırı mutsuz ve bitkin görünüyordu ve bu açıkçası beni o hayata adım atmak için hiç heveslendirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUSUZ
FantasyBaşarılı bir komplonun ardından Dünya düzeni tamamen değişmiştir. Artık ülkeler yoktur. Dünya rakamlarla bölgelere ayrılmıştır ve her yer tekelden yönetilmektedir. İçinde bulunduğu hayatta kendini kapana kısılmış ve çaresiz hisseden Lua, tamamen iç...