Bölüm 14

59 6 0
                                    

Bu bölüm biraz geçiş bölümü oldu ve bir ad koyamadım :) Önerilerinizi alabilirim. Keyifli okumalar.


Uyandığımda güneş tepedeydi ve bizimkilerin hepsi bıraktığım konumda uyumaya devam ediyordu. Öğlen olmuştu ancak dün olanlardan sonra bu kadar dinlenmeye ihtiyaç duymamız normaldi. Uyku tulumunun içinde kimseyi rahatsız etmeden ufak ufak gerinmeye çalıştım. Yatağımda uyumamama rağmen oldukça rahat etmiştim ve dinlenmiş hissediyordum. Bu düzenli kamplarla ilgili sıkıntı çekmeyecektim.


En son ne zaman yemek yediğimi hatırlamıyordum. Karnımın açlıktan guruldamaya başlaması an meselesiydi. Kimseyi rahatsız etmeden çadırdan dışarıya çıkmaya çalıştım ancak Kayra hareketlenmelerime dayanamayıp tam ben çadırdan çıkmak üzereyken gözlerini açtı. Dudak hareketlerimle özür diledim. Önemli değil dermişçesine gülümsedi, o da dinlenmiş görünüyordu. Çadırın açtığım fermuarlı kısmından gözlerine güneş vuruyordu. Bu görüntü bana huzur vermişti.

Bu sabah hepimiz daha dingin, daha sakin olacaktık çünkü dün aklımızdaki çoğu soru işareti tecrübeliler tarafından giderilmişti. Gece benim için Krius'la yaşadığımız gerginlik dışında güzel bitmişti. Diğerleri böyle bir sorun yaşamadıklarından daha mutlu uyanacaklarını düşündüm. Hep birlikte bu sabahın keyfini çıkarmalıydık.

Çadırdan çıkar çıkmaz ayakkabılarımı giyip ormanın güneş gören kısmına gittim.Kuzeyde güneş görmek her zaman karşılaşabileceğimiz bir durum değildi ve bu güzel sabahta bunun tadını çıkaracaktım.

Üzerimde hala dünden kalma şu yırtılmış kırmızı elbise vardı. O kadar uzun süre ve o kadar olaylı

bir günde üzerimde kalmıştı ki bundan sonra böyle gösterişli şeyler giymekten çekineceğimi hiç sanmıyordum. Elbiseye bakarak kendi kendime gülümsedim. Güneşli alanda saçlarımı dağıttım ve güzel havayı içime çekerek gerindim. Güneşin yüzüme vurmasına izin vermek için başımı yukarıya kaldırıp bir süre öylece bekledim. Yurda dönüp sıcak bir duş almak ve kahve içmek istiyordum.

Arkamdan gelen Amir'in sesiyle gözlerimi açtım. Yüzüne bakmadım ama yine o içten gülümsemesiyle konuştuğuna emindim.

"Günaydın."

"Günaydın Amir. Nasılsın?"

"Harikayım. Sen de dünden daha iyi görünüyorsun."

"Evet daha iyiyim. Bu sabah bir programımız var mı yoksa bu kamp olayı bu seferlik bitti mi?"

"Sanırım uyanıp hep birlikte buraları toparladıktan sonra birlikte bir kahvaltı ederiz ve şimdilik dağılırız. Krius erkenden uyanıp bir kaç kişiyle birlikte kahvaltılık bulup getirdi."

Tabi ya... Krius her zaman hepimizden bir kaç adım öndeydi. Onun bu huyunu seviyor muydum yoksa başka bir şey mi hissediyordum karar veremedim.

Adı geçmişken gözlerim alanda Krius'u aradı. Dün gece ateş yaktığımız yerde yeniden ateş yakmışlardı ve başında kahvaltılık bir şeyler hazırlıyorlardı. Bu kadar kişiye yetiştirmeleri zor olacaktı.Göz göze geldik. Amir'le konuştuğumuzun farkındaydı. O her zaman her şeyin farkındaydı.

"Yardım etmek için yanlarına gidelim mi Amir?" dedim. Birlikte yanlarına gidip işe koyulduk.

Herkesle günaydınlaşmıştık ama Krius'la göz göze gelip gözlerimizi kaçırmıştık. Demek ki gerginliğimiz hala devam ediyordu. Beni kontrol altında tutmak zorunda olan oydu yani sürekli birlikte olmak zorunda kalacaktık.Böyle gergin devam etmek istiyorsa kendi isteğiydi. Müdahale etmemeye karar verip kahvaltı hazırlamaya devam ettim. Daha yeni başlamışken Kayra ve Stone da uyanıp toparlanmış bir halde yardıma geldiler.

KORKUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin