Bölüm 13: Tehlikeli

57 4 0
                                    

Krius'un arkasından karanlık ve soğuk ormana doğru sürükleniyorken tek yapabildiğim dönüş yolunu hatırlamak için hangi yönden geldiğimizi unutmamaya çalışmaktı.

"Bu huzurlu ormanın çok korkunç bir yanı da var." dedim arkasından koştururken.

"Evet öyle." dedi

"Yolunuzu nasıl buluyorsunuz?" dedim ve duyabildiğim tek şey yine kendini beğenmiş bir gülümseme oldu.

"Krius, ciddiyim. Bu bilgi işime yarayabilir. Yolunuzu nasıl buluyorsunuz. Yani şu anda ormanın neresindeyiz? Geri dönmek istesem hangi yöne gideceğim? Bir gün ben de bu ormanda elimi kolumu sallaya sallaya gezebilecek miyim? " diye arka arkaya sıraladım. Nefes nefese kalmıştım. Gittikçe daha karanlık oluyordu. Kamp alanından uzaklaşmıştık.

"Ne çok soru soruyorsun?" dedi.

Onun da bilmediği şeyler vardı. Heyecanlanınca çok soru sorardım. Bu da bir tür Lua koruma mekanizmasıydı.

"Tamam, burada durabiliriz."

"Neden kimsenin bizi duyamayacağı kadar uzağa geldik Krius?" diye ne yaptığını anladığımı gösterircesine bilmiş bilmiş son sorumu da sordum.

"Çünkü, tahmin ettiğin gibi bizi duymamaları gerek Lua." diye beni taklit etti.

"Tamam, pes ediyorum. Kontrol sende. Sorun nedir Krius?"

"Lua yeteneğinin ne olduğunu bilmiyorum ve bu bir sorun. Yaptığın şeyin ne olduğunu ve onu nasıl yaptığını anlamadım. Rüya tutucu buraya gelmeden önce senin hakkında benimle detaylı konuşmak istemişti ama üstüne düşmedim. Rüyalarında ne görüyordun Lua?"

"Eee hiç. Yani ormanda gezindiğimi, buralarda olduğumu. O yüzden kuzeye geldim ya Krius. Hepimize böyle olmadı mı?"

Gerçeği söylememiştim.

Susmuştu. Düşünüyordu. Neyi düşünmek için durmamız gerektiğini anlamamıştım. Yeteneğimin ne olduğunu bilmemek neden sorun oluyordu ki. Kayra ve diğerlerinin de yeteneğinin ne olduğunu bilmiyorduk.

"Sorun ne anlayamıyorum Krius?" diye direttim. Bana neden endişeli olduğunu daha net anlatması gerekiyordu.

"Bak, sen yeteneğini kullanırken çok fazla enerji kaybettin. Sonrası, bayılman, şifacı Misha'nın sana yardım ederken bitkin düşmesi... Bunlar yabancı olduğumuz şeyler. Tanımlayamadığım bir şeyler var ve bu tarz şeylerin bizim için sorun olmasına engel olmalıyız. Garip bir şeyler var Lua. Ekipten birkaç kişiyle görüştüm ve yarın yurda dönünce görüşmeye devam edeceğiz. O zamana kadar senden istediğim, lütfen benden uzaktayken kontrolünü kaybetmemeye çalış. Yeteneğini sınama. Ne çıkacağını bilmiyoruz. Birileri zarar görebilir."

Krius, buraya geldiğimden beri her zaman rahat ve sakin tavırlarıyla dikkatimizi çekmişken şimdi boğuk sesine karışmış endişe beni şaşırtmıştı. Bu konu benim endişelendiğim konular arasında ilk beşte bile değilken Krius'un tavrıyla bir kez daha düşünmem gerektiğini anlamıştım.

Ne yani, ben tehlikeli miydim?

"Ben kimseye zarar vermek niyetinde değilim." dedim. Sesim düşmüştü, karanlıkta kimse göremese bile ben yere bakıyordum. Zararlı olabileceğim düşüncesi beni üzmüştü.

"Bak Lua, seni buraya çağırdım çünkü ateş başındaki tavırlarını en başından bu yana izliyorum. Çok derin duygusal geçişler yaşıyorsun. Bunu engellemek zorundayız. Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz. Mindi'nin söylediklerini hatırla. Duygularımız yeteneklerimizi uyandırıyor ve eğer sen duygu geçişlerini bu kadar keskin ve derin yaşamaya devam edersen."

KORKUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin