Aklımdan milyon tane soru ve ihtimal geçiyordu. Sormak istediğim çok şey vardı ama önce arkadaşlarımın sorması için onlara izin verdim ve bekledim. Belki benim kafamda dönüp dolaşan şeylerle onların soruları aynı olacaktı, kestiremiyordum.
Craig'ten sonra Stone delici bakışlarıyla oldukça ciddi bir tavırla soru cevap olayını devam ettirdi.
"Bizim yetenekli insanlar olduğumuzu nereden biliyorsunuz?"
Zeki arkadaşım benim de aklımdaki sorulardan birini elemişti böylelikle. Stone her zaman bekleyip en öldürücü darbeyi yapan kıvrak bir zekaya sahipti. Ancak sorduğu bu sorunun cevabını da tahmin ettiğini düşünüyordum. Bana kalırsa sadece bildiği cevabı teyit etmeye uğraşıyordu.
Adının Michal olduğunu öğrendiğimiz sarışın çocuk cevapladı " sadece yetenekli insanlar bizim rüya tutucuların ağına yakalanabilirdi. Daha detaylı açıklamam gerekirse bilinç düzeyiniz, etrafınızda yaşananları algılama biçiminiz, sisteme olan bakış açınız ve yüreğinizdeki umut sizi bizimle aynı frekansa sokuyor. Bu da yeteneklerinizi diğer insanlara göre daha kolay açığa çıkarabileceğiniz anlamına geliyor. Bilinç düzeyinizin seviyesi yükseldikçe rüya tutucularımız sizleri buraya çekecek küçük sinyaller yollayabiliyordu."
"Sadece rüyalarımıza girerek mi?" diye diretti Stone, kafasında oturtamadığı bir şeyler vardı. Merakla ona bakıyordum. Ne yakalamış olabilirdi. Kisacık bir an 'sonra anlatırım' bakışını yakaladım ve bakışlarımı ondan tekrar Michal'a yönelttim.
"Hayır, başka yöntemler de var. Ama en sık uygulanan yöntem rüya tutuculuğu. Size uykunuzda kuzeye dair sinyaller, görüntüler, güzel duygular yollamaya çalışıp duruyorlardı ve büyük ölçüde başarı sağladılar. Burada sizin aldığınız risk de göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Bu yüzden sizler gerçek reddedenlersiniz."
Stone tatmin olmamıştı. Diğer yöntemlerin ne olduğunu zamanı gelince mutlaka öğreneceğinden emindim. Yüzünün keskin, çekici hatları şüpheyle kahverengi gözlerini kıstığında ona kararlılık katıyordu. Bu kız kesinlikle aklına koyduğunu yapan cinstendi.
"Pekala, asıl soruya gelelim. Bize tam olarak neden reddedenler diyorsunuz?"
Amir, sempatik gülümsemesiyle nazikçe araya girdi "Dostum, bizler kendimize de reddedenler diyoruz. Bizler sistemi sorgulayanlarız. Bizler risk alanlarız. Büyük bir cesaret göstererek bildiğimiz tüm gerçeklik algısını bir kenara bırakan boş ve yargısız bir zihinle düşünebilenleriz. İnsanlığın mahkum edildiği kaotik geleceği reddedenleriz."
"Anlıyorum." derken yere doğru bakarak düşünceli bir şekilde sakallarını sıvazladı Kayra. Ben, Tesa, Riz ve Eaton hızla sorulan soruları ve verilen cevapları algılamaya çalışıyorduk. Bu arada bizim de sorularımızın bir kısmı elenmiş oluyordu. Aslına bakarsak biz çoktan bir ekip halinde aynı şeyleri düşünmeye ve birbirimizin sesi olmaya başlamıştık bile. Hayatım boyunca hiç kimseyle kendimi böyle tek vücut hissetmemiştim. Bu harika bir duyguydu.Hayatım boyunca tatmadığım bir arkadaşlık ortamıydı. İçimden bizi bir araya getiren özel güç her neyse ona şükrettim.
Çekinerek söz alan Riz, her zamanki başı hafif yana eğik olanı biteni iyice kavramaya çalışan ifadesiyle "Sistemin koyduğu tüm kuralları reddederek yaşayabilecek miyiz yani?" diye sordu. Son günlerde anladığım kadarıyla Riz bu kurallar konusundan aşırı mutsuzdu. Kurallara tahammül edemiyordu. Özgür bir ruhu vardı ve zapt edilme fikri bile tahminimce onu tiksindiriyordu.
Michal devam etti " Ne yazık ki Riz, güvenliğimiz gereği çoğu zaman kurallara uyan normal birer sistem vatandaşı gibi rol yapmak zorundayız. Tam donanımlı olacağımız zaman gelene kadar gizlenmeliyiz. Zamanı geldiğinde belki de her şeyi kökten değiştirebileceğimize inanıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUSUZ
FantasíaBaşarılı bir komplonun ardından Dünya düzeni tamamen değişmiştir. Artık ülkeler yoktur. Dünya rakamlarla bölgelere ayrılmıştır ve her yer tekelden yönetilmektedir. İçinde bulunduğu hayatta kendini kapana kısılmış ve çaresiz hisseden Lua, tamamen iç...