19. Ölümün Gölgesi

77 8 0
                                    

''Bak eğer başaramazsak... Kelimenin tam anlamıyla boku yeriz'' dedi raphael.

''Sana gelmemen için her şeyi söyledim... Tamam beni yalnız bırakmak istemiyor olabilirsin ama mızmızlanacaksan gidebilirsin'' dedim.

''Tamam kes... Hadi'' dedi raphael.

''Beyler hazır olun birazdan operasyon başlıyor'' dedim.

''Grup 3 siz arkadan dolaşın... Grup 2 siz sağa geçin... Grup 4 sizde sola... Malikane sandığınızdan daha büyük olabilir ama bizden bir kişi ölmeden karşınıza çıkan herkesi sessizce öldürün... Şimdi kaybolun'' diye devam ettim.

''Sizde bizle gelin ve şu işi bitirelim'' dedi raphael.

Sessizce içeri doğru ilerledik. Raphaelin tuttuğu hacker tüm kameraları bir görüntüde sabitledi ve 6 saniyede bir başa sarılarak oynatılıyordu bu sayede kameraları dikkatsiz bir şekilde izleyen uykulu herif hiçbir şeyin farkında olmayacaktı bile. Bizde susturuculu silahlara önden seri ateşler ederek kapıyı tutan adamları hallettik sağ ve sola gönderdiğim gruplarda kendi bölgelerini halletmişti. Malikaneye fazla uzak olmayan bir dağlık alanda farklı bölgelere koyduğumuz 3 keskin nişancıda bizi koruyup çatıdaki adamları indiriyorlardı. Ön tarafta olan korumaları hallettik ve içeri sızdık. Dikkatli bir şekilde ilerlerken evin içinde dağıldık ve önümüze çıkan her kişiyi öldürdük. Yanlara gönderdiğim adamlardan bir kaçı içeri girmişti, diğerleri ise dışarıyı kolluyordu. En sonunda fazla bir adam kitlesinin olmadığını fark ettim. Patronun odasına daldık ben, raphael ve 4 adam. Odada kimseler yoktu yine mi pusuya düşmüştük yoksa ?

Herkesi bir yere toplayıp bir kaç dakika bekledik. Kimselerin olmadığını ve gelmeyeceğini fark edince arabalara binip geldiğimiz yoldan geri dönecektik ama raphaelin uyarısıyla başka yoldan gitmeyi tercih ettik çünkü raphael eğer geldiğimiz yerden geri dönersek oraya bir pusu kurulma ihtimalinin olduğunu söyledi, buda bana mantıklı gelmişti ve başka yönden gittik 7 araba adamdık önden ilk üç arabadan sonra bizim araba geliyordu ve arkamızda da 3 araba vardı.

Başka bir yoldan gidiyorduk ve hala orman yolundan çıkmamıştık ve birden en öndeki arabanın patladığını gördüm 4 saniye sonra ikinci arabanın da ve 4 saniye sonra üçüncü arabanın da patladığını görünce jeton düştü ve bağırdım. ''Atlayın !''... Bütün arabalar sırasıyla 4 saniye arayla patladı. Çok kayıp vermiştik. Ormanın içinden adamlar çıkarak bize ateş etmeye başladı. Ben ve raphael kaçıyorduk. Patlamadan sağ kurtulan bir kaç adamda bizimle beraber geliyordu ama yolda hepsini kaybettik. Silahımızın mermisi çok azdı. Bu yüzden fazla ateş etmiyorduk. Ormanın içine doğru hızla ilerliyorduk, biraz ileride ayrılma kararı aldık. İki yol vardı, sağ yoldan ben sol yoldan raphael gitti. Her nereye çıkarsa çıksın orman yoluna girmeden biraz ileride bir petrol bayiisi vardı ve orada buluşacaktık. Arkama bakmadan kaçmak istesem de arkama bakmadan duramıyordum. Kulağıma bir bağırma sesi geldi. Raphael olabilir miydi bu bağıran ? Kafam karışıktı ama raphael olsun yada olmasın o bağıranın başının dertte olduğunu %80 ihtimalle biliyordum. Ve rotamı sesin çıktığı yere doğru çevirdim. Oraya hızlıca koşuyordum, sesin tam olarak nereden geldiğini bilmesem de oraya ulaşmaya çalışıyordum. Bir ağacın arkasından fırlayacaktım ki birden bir 4x4 cipin geldiğini görüp olduğum yere saklandım. Cipin arkasında 3 normal 1 ağır silahlı adamın olduğunu gördüm. Yavaş hareket ediyordu cip. İçine iyice bakınca raphaelin cipin içinde olmadığını gördüm. Bu biraz beni rahatlattı. Cip geçtikten sonra karşıya geçip biraz daha aradım ama çığlığın geldiği yeri bulamadım. Her şeyi boş verip petrolün yerini hatırlamaya çalıştım ve tahmin ettiğim yoldan gizlice ilerledim. En sonunda petrole varmıştım ve etrafı aramaya başladım. Arkamdan birinin bana seslendiğini duydum. Dönüp baktığımda seslenenin raphael olduğunu gördüm.

''Ne zaman geldin ?'' dedim.

''Tahminen 20 dakika önce'' dedi raphael.

''Sen niye geciktin'' diye devam etti.

''Gelirken bir çığlık sesi duydum ve o sesin geldiği yere gitmeye çalıştım. Sen olabilirsin diye düşünmüştüm ama gittiğimde kimseler yoktu. Belki de yanlış yere gitmiştim'' dedim.

''Evet bende bağırma sesine benzer bir ses duydum ama emin olamadım'' dedi raphael.

''Her neyse gidelim buradan'' dedim.

''Peki. Hadi gidelim'' dedi raphael.


Ertesi Sabah...


''Kimmiş bu adam ?'' dedim.

''Bakın beyler dün geceden beridir bu adamı araştırıyorum ama fazla bir şey bulamadım'' dedi hacker.

''Bulduğunu anlat'' dedim.

''Adam eski mafyalardan... İllegal işlerin babası diyebiliriz... Zor durumda kalan iş adamlarına nakit veya banka hesabına para yardımı yapıyor ve şirketlerine ortak oluyor, hatta ortak olduğu iş adamı ölürse şirketin tamamının ona kalacağı hakkında belgeler imzalatıyor... Zamanı gelince de hissesini arttırmaya yönelik istekte bulunuyor ama karşıdaki karşı çıkarsa onu kaza süsüyle öldürüyor... İş adamları da ölünce şirket tamamen buna kalıyor falan filan işte'' dedi hacker.

''Çok zekice'' dedi raphael.

''Ve canice'' dedim.

''Bu adamın evini, barkını, kuzenini, sevenini, sayanını, gelmişini, geçmişini her şeyi araştır geniş çaplı bir rapor hazırla'' dedim.

''Bu adamı en kısa sürede öldürmeliyiz steve'' dedi raphael.

''Orası kesin'' dedim.

Yaklaşık olarak 2 saat sonra hacker bizi çağırıp bilgileri bulduğunu söyledi. Adam hakkında yeterli sayıda bilgi toplayamasa da elde tutulur bir iki bilgi aldık. Onun lakabını da öğrenmiş olduk ''Ölümün Gölgesi''. Anlaşılan adamın arası ölümle baya iyiymiş. Gerekli istihbaratı aldıktan sonra adamla iletişime geçtik ve görüşme ayarlayıp bu işi bitirmeye karar verdik. Görüşmeyi; kevin'i öldürdüğümüz yere ayarladık aynı yer onunda ölümü olacaktı. Artık peşimde olan bu caninin niye peşimde olduğunu ve neden beni öldürmek istediğini öğrenebilecektim. Başım bir türlü beladan kurtulamadı. Ama bu son belaydı...



Sokak ÇocuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin