Bölüm 6 : "İtiraf"

27.7K 178 2
                                    

Ölmekle yaşamak arasında ki fark nedir sadece nefes almak mı kalbinin atması mı yürümek mi konuşmak mı peki ya yaşayan ölü olmak birinin sizi milyon parçalara ayırması böyle bir his olmalıydı içeri giren kömür göze baktım itiraf ediyorum bu çocuk beni bin bir parçaya ayırıyordu kalbim aksıyordu onu görünce serçe yutkunup ona baktım " burda ne işin var senin okulun yok mu" imalı sesime kaş kaldırıp bana doğru ilerledi " sana cezaydı demiştim" ona bakmadan " neyse ne beni ilgilendirmiyor umrumda değil" beklemediğim bir tepki vermişdi

ayağını öndeki sehpaya vurdu yerimde sıçradım dehşet saçan o hareleri beni karanlığına sürüklüyordu " sus lan yeter milyon defa dedin biliyorum sikiyim biliyorum umrunda değil ahh siktir " diyip hızla kapıdan çıkıp gitti dolan gözlerimle arkasından baka kaldım gözlerimi kapattım ve yaşların akmasına izin verdim başımı iki yana salladım önümde ki kağıt ve laptopa geri döndüm her ne kadar arkasından koşup gitmek istesemde

Kapının açılmasıyla o geldi zannedip gülümsemeyle ayağa kalktım karşımda yeşil gözlü yaklaşık 20-25 yaşlarında bir çocuk duruyordu hızla içeri girip arkasından kapıyı kapattı " selam" bana elini uzattı anlmaz gözlerle ona bakıyor ve ne olduğunu anlamak isterken birden "ben Ömer " ona karşılık vermeyi istemedim ve elimi uzatmadım "sen?" Diyip bana baktı elini saçına götürerek kafasınu kaşıdı "dilini mi yuttun" dedi güldü komik mi demek istedim ama bir an önce burayı terk etmek istiyordum kömür göz geldi zannedip sevinmiştim hevesim kursağımda kalmıştı bu durum oldukça sıkıcı bir hal alırken burayı terk etmem gerektiğini biliyordum çantamı ve telefonumu alıp ofisten çıkarken ne yaptığımı anlaması uzun sürmüştü " ah şey bekle biraz" kolumu tuttuğunda aklıma kömür göz geldi tekrar dolan gözlerimi kapattım

kolumu hızlıca çekip kapıdan çıktım dışardaki amcamın asistanı Burcu "Birsu ne oldu niye ağlıyorsun" dedi ellerimi ve kafamı iki yana salladım "önemli birşey değil Burcu biraz doldum sen işine bak ben sahile gidiyorum" dolu gözlerle ona baktığımda bana gülümsedi kafamı salladım "benim gelmemi ister misin iyi misin" elimi koluna koyup "iyiyim merak etme saol gelmene gerek yok " giderken arkamı dönüp "amcama söyleme aramızda kalsın lütfen" gülümsedi el salladıktan sonra ayaklarımı asansöre yönelttim

Sıcak bir kahve alıp sahile geldim kayalıklara çarpan dalgaları izledim dün olanları aklıma geldi burukça gülümsemekten kendimi alamamıştım gözlerim dolup taşarken yüzümden aşşağı inen yaş yüzümü yakıyordu söyledikleri beynimde sürekli yankılanırken "
sus lan yeter milyon defa dedin biliyorum sikiyim biliyorum umrunda değil" diye fısıldadım ben gerçekten umrumda olmadığı için dememiştim sadece çok kapılmak isteyordum o siyah girdaba kapılıp gitmek ordan oraya sürüklenip milyon parçaya ayrılmak istemiyordum o bana kendimi iyi hissettiriyordu bugün bana öyle bağırmasını beklemiyordum bağırsa bile ordan kalkıp gideceğini düşünmemiştim yanımda kalır diye düşünmüştüm yine tek başıma kalmıştım koskoca bembeyaz kağıtta küçücük siyah noktadan ibarettim çalan telefona göz ucuyla baktım "efendim"
-
-canım istemiyor Helin
-
-ben pek bilmem öyle ortamları gelmiyim siz takılın
-
-kızıl kafa bugün kendimi kötü hissediyorum biraz
-
-peki tamam
-
-gerek yok ben kendim gelirim sen konum at
-
-görüşürüz

Helin beni bara çağırıyordu üstelik Uraz,Göktuğ,Helin,Selin ve kömür göz de orada olacakmış ayaklandıktan sonra caddeye taksi bulmak için çıktım elimle taksiyi işaret ettim ve durdururdum bindim evi tarif ettikten sorna arkama yaslanıp dışarıyı izlemeye başladım serinleşen hava tenimi titretmişti

ZİFİRİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin