"Müebbet ver bana kadın,aslanlar gibi yatayım gönlünde.Bir ömür,paşa paşa."
Tanrım, motora doğru gidiyoruz, bu canavara benzeyen Honda onun mu, aman tanrım.
"Motordan korkmuyorsun değil mi? Amerika'da yaygın olduğunu sanıyorum."
"Aslında böyle bir motora hiç binmedim. Bu bir yarış motoru ve ürkütücü."
"Hey, güven bana, sadece belime sıkıca sarıl,sağa sola yatma ve başını sırtıma yasla,öylece kal."
beline sarılmak mı? Başımı sırtına yaslamak mı? Pekala, bu motor fikrini sevmeye başlıyordum.
"Şimdi sana şu kutudaki kaskı vereyim, böylece güvende hissedeceksin." o kaska ihtiyacım yok,ben seninleyken zaten güvende hissediyorum.
" Evet, şunu başına geçirelim,pekala, harika." kaskımın camını açıp bana gülümseyerek baktığında o an bütün endişem yok olmuştu. Sanırım aşk böyle olmalıydı, birden ve güven dolu.
" Evet gidiyoruz, dediklerimi unutma lütfen Sandra."
" Ben hazırım" diyerek bacağımı siyah Honda'nın üstünden karşı tarafa atıp Tolga'ya sarıldım.
Bedenimin altında hırıldayan güçlü bir ejderha uyanıyordu. Tolga bu canavara sağ eliyle kahvaltısını vermiş olmalıydı ki, üçüncü hırlamadan sonra kampüste yol almaya başladık. Bu hırçın aletleri erkeklerin niye sevdiğini şimdi anlıyordum. Tam bir güç simgesiydi, araba ya da diğer aletlere benzemiyordu. Yanından geçtiğimiz kız öğrenciler motoru ve sürücüyü tanıyor gibi hayranlıkla bakıyorlardı. Buna şaşırmıyordum, Tolga ve bu makine birlikte enfes görünüyorlardı doğrusu. Tolga'nın dediklerini hatırlıyordum, başımı hemen o geniş,etten örülü kemik zırha yasladım ve kaslı beline sarıldım.
Tanrım, onu tanıyalı günler olmuştu, rüyama girmişti ve şimdi onun beline sarılıyordum. Bu hayatımın en şaşırtıcı ve güzel anıydı. Tolga kampüsten çıkan düz yola saptığında birden vites değiştirdi ve sertleşen demir gibi karın kasları avuçlarımın içinde giderek kasılıyordu. Böyle bir gücü kontrol altına almak kolay olmamalıydı; ama o başarıyordu. Onun kaslarından daha fazla kasılan bir şey daha varsa o da benim midem olmalıydı.Böyle bir hıza alışık değildim; ama ona sarılıyor olmak beni sakinleştiriyordu. Tolga trafiğin içindeki bütün araçları mağlup edip, zamanı durduruyordu, biz yanlarından ışık gibi geçerken, en hızlı gidenleri bile duruyormuş gibi görünüyordu.
Motorun üstünden indiğimde ayaklarım yer kabuğuyla yeni tanışmış kadar acemice titriyordu, ilginç bir deneyimdi. Tolga kaskımı çıkarırken şaşkın yüzüme bakarak gülümsüyordu:
"Merak etme birazdan geçer, benim bile bazen oluyor, motorun titreşiminden ve adrenalinden dolayı."
" Hayatımın en hızlı birkaç dakikasıydı, bu şeyi hep kullanıyor olmak, ilginç bir alışkanlık."
" Alışkanlık, evet. İyi bir açıklama oldu. Hız bir alışkanlıktır Sandra, ilk kez karşılaştığında hoşuna gittiyse, bir daha hayatından hiç çıkmıyor işte." sen de benim alışkanlığım olur musun?
" Harika, o halde. Bu şeye seninle binmek zorundaysam alışabilirim diye düşünüyorum"
"Bunu duymak güzel Sandra." ah, sana sarılmak da güzel, Tolga.
Motordan indiğimizde karşımda şehrin ve denizin iç içe olduğu bir resim tablosu; balıkçı tekneleri ve muhteşem İstanbul manzarası vardı. Önünde durduğumuz balıkçının ekmeğin arasına koyduğu balık Norveç uskumrusuymuş. Sahilde bir yerde bulduğumuz bankta yan yana oturduk. Tolga beni merakla izlerken bu inanılmaz Türk usulü ziyafetin tadını çıkarıyordum. Gözlerimiz birbirinden bir an olsun ayrılmıyordu. Üstümüzde uçan martılar, camilerden gelen o büyüleyici sesler ve balıkçıların ışıkları,yanımda ise Tolga vardı. Bir insan hayatta bundan başka ne isteyebilirdi? Ziyafet bittikten sonra balıkçının elimize tutuşturduğu alkollü mendille ellerimizi sildik. Orada gezen bir çaycı ise sahilde oturanlara çay dağıtıyordu. Elimize verilen çaylarımızla muhabbet etmeye başlamıştık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
REAŞKARNASYON
Misterio / Suspenso“Aşkım! Allah’ım affet,çok özür dilerim!” gözlerimi kapattım ve son gücümle devrilen sandalyeden aşağı atladım.İp ayaklarımı yerden kestiğinde boynum ölümüne bir acıyla gerilirken,nefessizlikten kıvranıyordum.İntihar etmenin,canıma kıymanın pişmanlı...