Sohbete Devam

1K 98 145
                                    

"Can başka türlüydü. Daima dost ve arkadaştı. Kibar, yardım sever. Yanında olduğun zaman senin bir kadın olduğunu hissettiriyordu daima. Büyük bir değişikliktir bu inan. Bir iki sefer Peker ve Deniz dört beş günlüğüne Ankara'ya gittiler. Can burada kalmıştı. Ara sıra beni görmeye geliyor, bir kaç saat oturuyor, bir iki içki içiyorduk. Hiç bir karışıklık yoktu, anlıyor musun ?

Belki bundan altı ay evvel, Peker ile Deniz on günlük bir seyehate çıktılar. Bir gece saat onda Can geldi. Daha evvel asla görmediğim bir şekilde sarhoştu. Onu bir iskemleye oturtup kahve yaptım ayılsın diye. Sarhoş ayıltmak için bütün budalaca üsüller. Neticede konuşabilecek kadar ayıldı.

Bana artık daha fazla dayanamıyacağını söyledi. Belki namussuzluk ediyordu ama ona göre, Peker'in bana olan davranışlarına hiç bir erkeğin hakkı yokmuş. Ondan sonra bütün hikayeyi dinledim. Aslında Deniz iş seyahatindeyken Peker, Derya Özcan isminde bir modelle Paris'teymiş. Fena halde sinirlenip içmeye başladım. Ben sarhoş oldukça Can ayılıyordu. Hikayenin sonunu tahmin edebilirsin. Evi beş gün sonra, yani Peker gelmeden bir gün evvel terk etti."

Merve birden ürperdi. "Böyle işte. Peker zamanının büyük bir kısmını Derya ismindeki kızla, bende zamanımın büyük bir kısmını Can ile geçirmeye başladım. İşin en önemli tarafı o derece aptalmışım ki, bunun daha evvel farkına varamadım.

Bütün bu süre zarfında Can beni Peker'e karşı casusluk yapmam için kullanırmış. Bana normal sualler soruyordu. Mesela, Peker kiminle Ankara'ya gitti. Beş müşterek bahis işletmesi kendisini üzüyor muydu ? Bu soruların cevaplarını o anda bilmiyorsam, Peker'i ertesi görüşümde bunun cevaplarını kolayca temin edebiliyordum. İş konusunda bana daima itimat ederdi. Gecelerini başka kadınlarla geçirmesi ise onca önemli değildi sanırım...

Bir kaç ay evvel gök başıma yıkıldı sandım. Peker bana bir haftasını Ankara'da geçireceğini söyledi. Doğru veya yalan söylemesi umurumda değildi artık. O gece saat sekiz sularında Can gelecekti. Ama gelmedi. Saat on ikiye kadar bekleyip yattım. Sabahın saat üçünde Can, Deniz ile birlikte geldi. Yanlarında da gördüğün üç ayı vardı.

Deniz bana nasıl anlatacağını bilemediğini söyledi. Ama dediğine göre Peker son bir kaç aydır teşkilatı sağıp, dolandırıyormuş. Bir milyon dolarla beraber Peker'de ortadan kaybolmuş. Beraberinde de Derya Özcan. Yaptıkları tahkikata göre her ikisinin de Güney Amerika ya gittiklerini öğrenmişler.

Deniz bana, üzülmememi, bundan beni kimsenin mesul tutamıyacağını söyledi. Ama dikkatli olmaları gerekiyordu. İzmir'de Cemil ile konuşmuş, onun istediği de buymuş. Ayılar eve yerleşeceklermiş. Bir süre de benim hiç bir yere çıkmamam, hiç bir yerde görünmemem gerekiyormuş. Hepsi Peker'in eve gizlice gelecek kadar aptal olmadığını biliyordu ama, hiç bir riski göze almak istemiyorlardı. Peker eğer bu aptallığı yapacak olursa, onu temizlemek için hazır olmak zorundaydılar.

Deniz yüzünde kederli bir ifadeyle başka bir sey daha söyledi. Cemil, Peker'in hesabını görecek bir kiralık katil bile tutmuş. Bu sebepten bir bela çıkarmamalıymışım. Zira tetik delisi bir budala kontratına bayan Demirkol'un dahil olmadığını anlamıyacak kadar kaz kafalıymış.

Onların dediğini yapmak zorundaydım. İlk bir kaç hafta, şaşkınlıktan hiç bir şey düşünemedim. Peker'i herkesten daha iyi tanıdığım için, onun böyle bir şey yapmıyacağından emindim. Böyle bir tehlikeyi göze alamazdı.
Bütün bu süre zarfında Can bir kez bile eve uğramadı. Sadece bir ay evvel geldi ilk defa. Kendisini koşarak holde karşılayıp boynuna sarıldım. Elinin tersiyle ağzımın ortasına vurup, bütün maceranın bittiğini ancak benim gibi paralık orospuların anlıyamıyacağını söyledi.

Evin içinde bir ay daha bu üç ayıyla kapalı kaldım. Daima dikkat etmem gereken Suat'tı. Aynı odada kaldığımız zaman gözleriyle beni tarıyor, adeta soyuyordu. En iyisi üçüyle birlikte aynı odada kalmaktı. Bunun ne kadar tatlı bir şey olduğunu ve benim nasıl hareket etmem gerektiğini tahmin edersin sanırım. Bu gün öğleden sonra tv deki haberlerden Derya Özcan'ın cesedinin bulunduğunu öğrendim. "

"Bu yüzden bizim büroyu aradın değil mi ? "

"Elbette" dedi vahşi bir şekilde. "Ancak o zaman Peker'in denilen parayı aldığına ikna oldum. Kız için deli olduğunu biliyordum zaten. İşler bu şekilde olunca böyle bir delilik yapabileceği bana gayet normal göründü. Ama yanında Peker'in cesedi olmayıp, sadece Derya'nın cesedi bulununca, hikayenin baştan beri uydurma olduğunu anladım. Parayı başkası almış ve suçu Peker'in üzerine yüklemişti. Bunu yapmadan evvel de bir tek şeyden kesin olarak emin olmaları lazımdı değil mi ? "

"İki şeyden emin olmaları lazımdı Merve. "Dedim kibarca. "Birincisi onun bu işi asla inkâr edemeyeceği, ikincisi ise onun kimsenin bulamayacağı bir yere saklanması. "

"Bu da onun öldüğünü ispat ediyor. " dedi kuru bir sesle. "Deniz ve Can eve geldiği gece Peker, belki de çoktan ölmüştü. "

Merak dolu gözlerle kendisine baktım. "Peki ama gerçek Murat'ın ne kadar polis olduğu hakkında gevelediklerin nedir ? Bunda seni suçlayacak hiç bir şey yok ki, sen ne teşkilata dahildin, ne de kanuna aykırı bir iş yaptın. Sadece teşkilatı idare eden bir adamla evliydin o kadar. Benim senden bütün istediğim, vakti geldiği zaman şahit iskemlesindeki yerini almandır sevgilim."

Birden başını öteki tarafa çevirdi. "Ama meselenin hepsi bu değil. "Dedi titrek bir sesle. "Başka bir şey daha var. Bunu da söyliyecektim sana ama, şimdi söyliyemem artık. Korkunç ! İğrenç bir şey bu. Bunu artık hiç kimseye söyliyemem. " Elleriyle yüzünü kapayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Kendisini teskin etmek istedikçe daha da beter oldu. Bardağı yeniden yarısına kadar doldurdum. Yanına götürdüğüm zaman Merve saf viskiyi elimden kaptı adeta ve sonra bir nefeste hepsini içti. Sonra boş bardağı bana uzattı. "Daha "dedi. İkinci içkiyi vermeden evvel biraz vakit geçirdim. Oturma odasına döndüğüm zaman divanın üzerine kıvrılmış, bir kedi gibi sesler çıkararak derin bir uykuya dalmıştı. Üzerine bir battaniye örtüp, getirdiğim içkiyi uyku ilacı yerine kendim içtim.

Ertesi sabah sekiz civarı uyandım. Oturma odasına girdiğim vakit Merve gitmişti. Masanın üzerinde bıraktığı notu okudum.

Murat,

Her şeye çok teşekkür ederim. Senin ceketini aldım. Benim üzerimde dizlerimin bir iki parmak aşağıya kadar indiği için, hiç kimse içimde hemen hemen hiç bir şey olduğunu anlamaz. Daha doğrusu anlamıyacağını umarım. Ayrıca cüzdanını da temizledim. Tam seksen lira. Elmas küpelerim masanın üzerinde. Onları bir rehinciye yatır ve makbuzunu benim için sakla. Düzenlemem lazım gelen bu büyük meselem var. Halletiğim zaman sanırım ki geri geleceğim.

Sevgiler Merve

Hamiş: Kaba adam, Merve çürük içinde.
Hamişin, hamişi:Neden dün akşamki sarhoş halimden istifade etmedin ? Belki de çok eğlenceli bir şey olurdu.

ÇAPKIN KOMİSER   Cadı AvındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin