Pia Gürkan
Okulun ilk günü;
Gece Tamer benim evimde kalmıştı, birlikte geçecektik okula, İris ve Ekinle orada buluşacaktık. Sabah gözlerimi açıp tavanı izledim bir süre, bugün üniversiteye başlıyordum yanımda en yakın arkadaşlarım olacaktı belki yeni insanlar girecekti hayatlarımıza belki uzaklaşacaktık birbirimizden belki daha yakın olacaktık belki yeni acılar yaşayacaktık ya da yeni mutluluklar tadacaktık. Bunları düşünürken heyecanlı mıydım, hayır. Telefonumun alarmının çalmasıyla yerimden zıplayıp güzel bir küfür savurdum. Kalkıp banyoya doğru yöneldim suyu açıp ısınmasını bekledim. Sıcak suyun tenime temasıyla buharın yüzüme çarpmasıyla gevşedim biraz daha duştan çıkınca saçlarımı kurulamadan topuz yaptım, siyah tayt beyaz tişört kombinimi yapıp sigaramı yaktım.
Mutfakta sigaramı içip kahvemi yudumlarken birden saçımdaki toka açıldı.
"Saçlarını yeni yıkamışsın salak, sigara kokacak bağlama bari."
"Sana da günaydın Tamer." suratımı asıp sigaramı içmeye devam ettim.
"Aç karnına niye sigara içiyorsun olum sen döveceğim bak en sonunda seni." dedi ciddi bir tavırla.
Dil çıkartıp "Sen beni dövemezsin ki salaak, kıyamazsın sen bana" dedim. En içten gülümsemelerinden birini bana yolladı.
Kahvaltıyı hızlıca yapıp odama çıktım, saçlarımı kurutma makinasıyla kurttum biraz. hafif bir göz makyajı yapıp çantamın içine küçük bir not defteri, bir kaç kalem, cüzdanım ve en sevdiğim kitabı koydum. Kulaklığımı ve şarj aletimi alıp çantamı kapattım, alt kattan Tamer söyleniyordu, dersimizin saat 9'da olduğunu söylemiştim, sırf okuldaki konferans salonu 1'e gidip oradaki piyanonun tuşlarına dokunabilmek için oysa dersimiz saat 11'de başlıyordu. Tabi bunu Tamer bilmiyordu yoksa uykusundan feragat edip benimle gelmezdi.
-
Okulun önünde durduk, arabayı park etti, yol boyunca ikimizde konuşmamıştık, müzik dinlemiştik sadece boynumda annemin kolyesi vardı. Heyecanlı mıydım ? Hayır, heyecanlanmam için bir neden yoktu çünkü... Olsa bile ben bulamıyordum.
Tamerle ayrılıp Konferans salonu 1'e gittim. Orada sahnede bir piyano vardı bunu biliyordum. Çantamı ön koltuklardan birine fırlatıp piyanonun basına geçtim... Eski ve güzeldi. Annemin en sevdiği parçayı çalmaya başladım..
Çınar Giray
Yine gelmiştim bu lanetli yere, Efsunların yanından ayrılıp aşağı indim, Konferans salonunda biraz kestirmeyi planlıyordum, uykumu tam alamamıştım çünkü, yorgun hissediyordum kendimi. Genelde konferans salonu ikiye giderdim uyumak için Tiyatro kulübünün dekor eşyaları orada olduğu için yastık falan bulabiliyordum. Konferans salonu birin önünden geçerken o melodiyi duydum. kapı aralıktı...
İçerisi karanlıktı, pencereden süzülen ışık piyanonun başında olan o kızıl saçlara vuruyordu... Gözleri kapalıydı... Kendisini şarkıya kaptırmıştı... Tuşlara dokunuşunda bile bir duygu barındırıyordu.
İçeri girdim yavaş ve sessizce. En ön koltuğa oturdum, yanımda çantası vardı, bitirdi istemsizce ayağa kalkıp alkışladım.
Büyüyen gözleriyle bana bakıyordu..
"Şey Merhaba, çok güzel çalıyordun. Bölmek istemedim." dedim elimi basımın arkasına koydum kafamı kaşırmış gibi...
"Te-Teşekkür ederim." kızarmıştı, pencereden süzülen ışık sadece yüzünü aydınlatıyordu ve gözleri ön plana çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Ses
Literatura FemininaPia... Ahh tatlı Pia, gerçek aşkı bulmuşmuydu? Arkadaşları yanında mı kalacaktı? Yoksa tamamen yanlış yollarda mı sürükleniyordu? Çınar.. Ahh yakışıklı Çınar, hayatı mı değişiyordu? Dost bildikleri dostu muydu? Kendi kayboluşlarının içinde birbirler...