Yaşayacakyık bu inanılmaz bir olaydı.Bay Carlis ve Bayan Diana bizi yanlarına çağırdılar.Bayan Diana ve Bay Carlis göğüslerimizin üzerine ellerini koyup birkaç kelime söylediler.Artık tüy kadar hafiftim.Yavaşça kürsüden indim.Yanımdaki adam benim nefesimdi artık bunu bilmeyen yoktu.Bay Carlis Jack'i tekrar yanına çağırdı ve kulağına birşeyler fısıldadı.Jack tekrar yanıma geldiğinde gözlerimle 'ne dedi sana o'bakışımı yolladım.Gülümsedi.Ah!neden her dudağının üst kısmında bulunan ve burnuna kadar gelen yara izine bu kadar aşık olmuştum.Yara birine bu kadar mı güzel yakışırdı.Dik dik gözlerime baktı eğer bir saniy daha bakmaya devam etseydi ölebilirdim o an.Evet kararımı vermiştim eğer bir gün ölüm meleği gelip benide yanına almak istediğinde bende Jack'in kolları atasında mutlulukala sonsuz ölümü tatmak istiyordum.Yaklaşık on dakika önce ölümle burun buruna gelen bendim ama işte şimdide sevdiğimin gözlerinde ölmek istiyordum.Benim ufak beynim bunlarla meşkulken evimin önüne gelmiştik bile.Jack'in dudaklarının kenarına varla yok arasında bir buse kondurdum.
"Seni yarım saat sonra burada bekliyor olacağım."
"Tamam.-Arkasını dönüp yürümeye başladığı anada-Jack bi dakika sana o nededi?Yani kulağına ne fısıldadı.
"Evimiz hazır bizi bekliyormuş bunu söyledi."
Yürümeye devam etti.Ne yani şimdi o bizi öldürecek olan herif bize jest mi yapıyordu.Kesinlikle sıyırmış olamlı.Zaten hep aklından şüphe etmiştim ama ne demek oluyodu bu bize fayalı döşeli ev vermek.Neyse canım.Omuz silkip eve girdim Polly her zamanki mekanında oturuyordu yani mutfakta.
"Polly bana kızdığını söyleme bak ne kadar aşık olduğumu biliyo-"
Sözümü yarıda kesip bana sımsıkı sarıldı.Sanki imkanı olsa beni içine sokamk ister gibiydi.
Eliyle saçlarımı okşadı küçükken mırıldandığı şarkıyı mırıldan dı.
"Sana nasıl kıza bilirimki.Sen sadece kalbini dinledin bunda kızacak birşey yok.Benim sevinmem gerek artık zorla kahvaltıya getirmek zorunda olduğum biri yok."
Acıyla tebessüm etti.Benim ilk adımlarıma ilk sözlerime şhait olmuştu.Polly benim annemdi yada o rolu üslenmişti.Küçükken ne zaman ağlasam bana hep ağlamak sana yakışmiyor det beni sımsıkı saradı.Yanağına sulu bir öpücük bırakıp odama gittim.Son kez bu odaya giriyordum.Dolabım yatağım yatağımın sol tarafı daki komidinim sağ tarafımdaki pencerem ve pencere kenarındaki beni unutma çiçeklerim çalışma masam ve üzerindeki günlüğüm.Masaya geçip oturdum.Günlüğümü alıp yazmamaya başladım.Hayallerimi umutlarımı yeni hayatımdan beklentilerimi tek tek yazacaktım satır satır kalemim tükeninceye benim kolumun dermanı kalmayayıncaya dek.Bavulumu dolabımın üzerinden indirip yatağımın üzerine koydum.Dolabımdaki tüm giysileri zorlada olsa bavula sokmayı başardım.Günlüğümü herzaman benimle olan sırdaşımı ve ev botlarımıda çantama sıkıştırıp banyoya gittim.Kişisel bakım kremleri şampuan duş jeli vs. toplayıp Polly'nin yanına indim.Köfte yapıyordu benim en çok sevdiğim yemek.
Babaannem hiç benimle konuşmadı yemek boyunca.Tek kelime dahi etmedi oysa ben onun oğlundan kalan son hatıraydım.Yemek faslı bitince Polly'e son kez yardım edip babaannemin karşısındaki koltuğa oturdum,
"Neden bir şey demiyorsun?"
"Desem ne deyişecek ki.Sende babanın yaptığı hatayı yaptın ve az kalsın ölüyordun."
Sesi de ne bir öfke ne bir üzüntü ne bir kırgınlık vardı.
"Sen sevemeyi aşık olmayı hata olarak mı görüyorsun.Babam annemi sevdi ve ikiside şu an gökyüzündeler ve eminim benim kalbimi dinleyip aşkımdan vazgeçmememle gurur duyuyorlardır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞININ GÖLGESİNDEKİ AŞK
Teen Fiction"Benden kaçma artık." "Yapamam biz olmamalıyız." Bu cümleden sonra hersey değişmişti bunu benim azmim başarmıştı.Peki ya sonra? Yasaktık birbirimize. "Bunu bana yapanı bulacağım bu kadar masum insanın ve ailemin ölmesine izin veremem." *Herşey...