Ormanın içinde bir patika yolu saatlerdir katip ediyoruz ama hala bir yere varmış değiliz.Patikanın sonunun olmadığını bile düşünmeye başladım.Saatlerdir dümdüz ilerliyorduk.Kevin bir sola döndü artık ne kadar kendi düşüncelerime daldıysam ayağım yerdeki dala takılıp bir güzel yere yapıştım.Bıkkınlıkla düşüşümle birlikte bozulan kahküllerimi düzelttim.
'' Niye haber vermeden ani dönüş yapıyorsun ki?''
''Geldik işte.''
Başımı kaldırdığımda önüme çıkan evle çenem yere düştü.Aslında ev değildi bir kulübeydi ama o kadar hoş bir görüntüsü vardı ki.
Tahminimce 2-2,5 metre yüksekliğinde toprak tonlarında ve giriş kapısının yanı başında biten ve tüm kapıyı saran hanım eli ve mum çiçekleri sağ tarafta kulübenin arkasına doğru böğürtlenler ve yabani bin bir renk çiçekler.Bayılmıştım buraya burası mıydı yani Keşiş John'unun evi?
Kevin ev sahipliği ile kapıyı açıp bizim içeri girmemizi bekledi.Çekinerek içeri girdik.Büyük bir odaya giriş yapmıştık ve biraz solda bir koridor ve görebildiğim kadar üç oda vardı.Arkamızdan gelen sesle irkildim.
''Kevin!Geleceğini haber vermemiştin evlat.''
''Biraz ani oldu farkındayım ama işte getirdim-baş parmağıyla arkasına saklanmış olan beni işaret ediyordu-her şeyi biliyor baba.''
Carly resmen vantuz gibi Perscy'nin koluna yapışmıştı ben de Kevin'a biraz daha sokuldum.Oda oldukça loştu ve her yerde bir şeyler vardı. Duvarlarda yerde heryerde.Kevin bizi tahta bir banka otururmamızı söyledi Kevin hariç hepimiz oturmuştuk.Odanın ortasında kaynayan şeyi tahta kaşıkla karıştırıyordu Keşiş John.
''Sende en az annen kadar güzlesin.''
''Teşekkür ederim bayım.Annemi nasıl bulacağım peki neticede sürgün ile şehre gittiler ve şehir çok büyük?Bana yardım edersiniz değil mi?''
''Bu yüzden buradasın ya.''
''Şehre gitmeniz ve aileni bulup buraya getirmek.Başka yapacak bir şey yok.Babanın-David'i kastediyordu-sonsuzluk otunu bulmasına daha var gibi görünüyor ama sen yinede babanı gözle.Bizim zamanımız var gibi gözüküyor.Kevin eşyalarınız getir.''
Kevin koridorun sonunda ki odaya girdi ve elinde bir harita ve dört tane sırt çantası getirdi.
''Tüm her şey hazır.şehre gideceğiz.''
''Ben içeri geçiyorum siz burda takılın ve beni rahatsız etmeyin.''
Kevin kulağıma eğilip.
''Yaşlandıkça aksileşiyor.''
''Hala güçlerimi kullandığımı biliyorsun değil mi Kevin?''
''Özür dilerim baba.''
Kevin merak ettiğimizi anlamış olacak ki bize gücü söyledi
''Dört elemente etki.''
Şok olmuştuk bunu başara biliyor muydu ki?Bu mükemmel olmalıydı.
''Bizim güçlerimiz ne zaman açığa çıkacak?''
''Babam bunu zamana bağlı olduğunu söylüyor.''
Masanın üzerine haritayı açmıştık ve dördümüz de başındaydık.Kalın kırmızı kalemle X işareti yapılmış yer büyük ihtimalle annemgilin yaşadığı yer olsa gerekti.
Kevin anlamadığım bir şeyi parmağı ile takip ediyordu.
''Buradan devam edeceğiz ve bom aileni bulduk.
''Dalga geçme ya.''
''Sen ne zamana kadar izin aldın Bayan Clara'dan''
''Akşam yemeğine kadar''
Perscy kolundaki saate baktı.
''Yarım saatimiz var ve bunca yolu yarım saate geçmek zorundayız.''
Çntalarımızı alıp dışarı çıktık Keşiş John bizi uğğurluyordu.
''Dikkat et evlat''
''Ederim baba.Seviyorum seni.''
Keşiş John sadece sağ elini havaya kaldırdı.
Yürümeye başladığımızda Carly
''Bende bir şey var.''
Bir anda koşamaya başladı bir yandan da bizi bağırıyordu.
''Kendimi kontrol edemiyorum.''
Etrafımızda sıfır çiziyordu göremiyoduk sadece rüzgarını hissede biliyorduk.Bayıldı.Yanına gidip uyandırmaya çalıştık bir süre sonra gözlerini açtı.
''Biliyordum hızla ilgili bir gücümün olduğunu biliyordum.Perscy her zamanki gibi yine başlıyordu.
''Akşam yemeğina 25 dakika kaldı ve bu gidişle yetişemeyeceğiz ve Bayan Clara asla bir daha biz izin vermeyecek.''
Kevin eve doğru dönüp koşamaya başladı bu neydi şimdi?
''KEVİN!''
Carly ile ilgilendim etrafa saçılan çantayı bulduk Kevin altında biz motorla yanımıza geldi.
''Kaskı kafana tak Taylor ve sıkı tutun.''
''Zanten burada bir arkadaşınız olduğunuda unutun.Ben ne olacağım?'' Carly koşsa bizde motorla ama doğruydu Perscy ne yapacaktı.Kevin muzipçe sırıttı.
''Senide Carly kucaklar olur biter.''
''Sorun olmazsa kucaklarım zaten incecik bi şeysin sen.''
''Tamam ama bundan kimseye bahsetmek yok.''
Kevin kahkaha attı ben kaskımı takarken Carly Perscy'i kucaklamış koşmaya başlamıştı bile.Kevin gazı kökledi.Hızdan hoşlanmayan biriydim Kevin'nın sırtına yapıştım.10 dakikada vagonumuzun yanına gelmiştik Carly'i okul kapısından içeri girerken gördüm.Ne kadarda hızlıydı bu kız.Kevin havalı motorunu vagonun arkasına park etti.Tek eliyle kaskını çıkarmıştı ama ben hala bu lanet olasıca şeyle meşguldum.Çıkmıyordu işte benle bir sıkıntısı mı var bu kasın anlayamadım.
''Gel buraya baş belam.''
Beni boş arazide deli gibi döndürmeye başladı.Yere indirdiğinde dudaklarıma tutkuluyle öpmeye başladı nefesim yetmemeye başlayınca alnını anlım dayadım Kevin alt dudağımı kavrayıp dişledi.
''Sen benim baş belamsın.''
'****************YAZARDAN****************
YENİ BÖLÜM GELDİ.
CARLY NİN PERSCY KUCAKLAMASI NASIL?
NEYSE HEPİNİZİ KOCAM ÖPTÜM.
HERKESE HAYIRLI CUMALAR B-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞININ GÖLGESİNDEKİ AŞK
Teen Fiction"Benden kaçma artık." "Yapamam biz olmamalıyız." Bu cümleden sonra hersey değişmişti bunu benim azmim başarmıştı.Peki ya sonra? Yasaktık birbirimize. "Bunu bana yapanı bulacağım bu kadar masum insanın ve ailemin ölmesine izin veremem." *Herşey...