Her zaman bana karşı soğuk olmuştu ve ben buna alışkındım ama bunu böyle bir zamanda söylemesi canımı yakmıştı.
"Jack!Sana deli aşığım bunu anlamıyacak ya da sana olan aşkımı görmeyecek kadar kör müsün ha kör müsün?"
Artık kendimi sıkmayı bırakmıştım ve gözyaşlarım sel gibi yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu ve ben kontrolümü kaybetmiştim.Deli gibi Jack'in sert göğüsünü yumrukluyordum.Tamamen beynim kapanmıştı nefret ettiğim kelimenin sevdiğimin dudaklarından dökülmesi canımı çok yakmıştı.Kalbimi paramparçaedip her birparçasını ulaşılmaz köşelere savurmuştu.Herşeyi açık açık söylerken Jack tek kelime dahi etmeden ona vurmama izin veriyordu.
"Kalbini bana bu kadar mı kapattım.Ben ne yaptım ki benden bu kadar nefret ettin ha ne yapkapattım.sana söylese.Ben seni hep kafdağımdaki anka kuşumdun sen benim ben senin için neyim?Peşinde koşan bir orospumu yoksa bir sürtük mü ben senin için ne ifade ediyorum.Konuşsana Allahın belası bir şeyde konuş.Lanet olsun!"
Ayaklarım atık bedenimi taşıyamıyacağını bağırıyordu.Yere çöküp yüzümü ellerimle kapattım.Hıçkırıklarım boğazımıntıkıyordu nefes almakta güçlük çekiyordum.Saçlarım darmaduman olmuştu.Sertçe tokamı çekip saçlarımı serbest bıraktım aşağıya doğru sarkıtıp tepemde topuz yaptım.Elimin tersiyle yanaklarımdaki gözyaşlarımı sildim.Yavaşça doğruldum aşık olduğum gözlere bakmamaya çalışarak yere düşen kitaplarımı toplamaya başladım.Eğilip yere düşen cadılar tarihi kitabımı alırken Jack'te elini uzattı ve ellerimiz birbirine deydi.Yine aynı şey olmuştu teninin deydiği yer alev alevdi.Çenimi tutup yüzlerimizi aynı hizaya getirdi ısrarla gözlerimin içine bakmaya çalışıyordu.Çenemi parmaklarından kurtarmaya çalıştım ama çok sıkı tutuyordu.Gözlerine öfkeyle baktım.
"Çenemi bırak!"
"Bana neden kafdağındaki anka kuşu diyorsun."
"Sana ne"
Hala kurtarmaya çalışıyordum çenemi ama ben çabaladıkça daha sert kavrıyordu parmakları.Kitaımı sertçe çekip göğsüme bastırdım sanki bana güç verecekmiş gibi.Kiyafetlerimi toparladım parmakları hala çenemdeydi hareket alanım ısıtlıydı.
"Hala sorumu cevaplamadın."
"Sana ne"diyerek cevapladım."
"Gerçek cevabını istiyorum neden bana anka kuşu diyorsun"
Artık saklama gereği duymadım her şeyi açıkladıysam bunuda açıklıya bilirdim.
"Çünkü sen bana o kadar soğuk erişilmez davranıyordun ki bende masallarda hiç erişilmeyen ve var olanmayan kaf dağınada yaşayan anka kuşu diyordum."
"Zümrüd-ü anka kuşu."
Sesi o kadar güzeldiki saatlerce dinleye bilirdim.Ama az önce yaşadığım yıkım beni mahfetmişti.Tanrım ufakta olsa gülümsemişti ve yanaklarındaki gamzeler ortaya çıkmıştı resmen eriyordum.
"Bu olmaz yani biz istesekte olmaz"
Kafam karışmıştı ne diyordu ne olmazdı biz istesek bile olmayacak şey neydi.Ellerini kumral saçlarına götürdü.Karşımda kafası karışık bir halde olması beni benden alıyordu.
"Ne olmaz daha açıklayıcı olur musun lütfen?"
"Yani.. şey..aslında"
Sıkılmaya başlıyordum.
Ağızdaki baklayı çıkarması gerekiyordu.
"Ortada olan olan yasak var sonuçlarını en ağrır şeklinde ödetiyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞININ GÖLGESİNDEKİ AŞK
Novela Juvenil"Benden kaçma artık." "Yapamam biz olmamalıyız." Bu cümleden sonra hersey değişmişti bunu benim azmim başarmıştı.Peki ya sonra? Yasaktık birbirimize. "Bunu bana yapanı bulacağım bu kadar masum insanın ve ailemin ölmesine izin veremem." *Herşey...