Araba durduğunda kapı olduğunda oturan eşofmanlı bir Su gördüm. Çenesin ellerine, ellerini dizlerine koymuş öylece oturuyordu. " Kuzuuu" diye bağırınca fark etti beni. Bu soğukta donmuş olan bedenine sıkıca sarıldım. " Üşüyosun kuzu. " dedim. Oysa arkadakilere bakıyordu. "Can" dedi ondan ayrılırken. " Aaa geldi mi? " diye arkama döndüm. Can ordaydı. Yüzü ilk defa bu kadar ifadesiz kalmıştı. Bora yanıma geldi ve Su'yu içeri ittirdi. Su anahtarını cebinden çıkarırken gözlerini kapadım. " Kuzum arkana dön. " dedim ellerim hala gözlerindeyken. O döndü, tam karşısında Ege olacak şekilde açtım gözlerini. Şaşkınlığı, sevinci yüzünde bir an belirse de geri eski bunalım haline döndü. Koşa koşa Ege'nin boynuna atladı. Aşk bu muydu? Bence tamda buydu. Hiç vazgeçmemekti aşk. Ümitsizliğe kapılmamak, bir gün döneceğini bilerek beklemekti.
Ben onları öylece izlerken aklıma Can geldi. Neden bu kadar durgundu. Her zaman gülerdi o. Şimdiyse tek bir mimik yoktu yüzünde. Yüzü yoktu sanki. Yüzünü kontrol etmeyi unutmuş gibiydi. Hem bu gün en çok onun mutlu olması gerekti. Ama değildi. Bir keresinde bana " Yılbaşını çok severim. O günler hayatımı değiştirir. Bir dakika içinde başka bir yıldasındır. Acılar, mutluluklar 1 dakika öncesinde kalır. Herşeyi silersin ve yeni bir sayfa açıp yazmaya başlarsın. " demişti. Evet evet aynen böyle demişti bana. Kelime kelime hatırlıyorum dediklerini.
Yavaşça Can'a doğru bir adım attım. Sonra oda beni fark edince yanıma geldi. " Duru " dedi. Gözlerine baktım önce. Gözlerimle efendim der gibi baktım. Anlamış olmalı ki devam etti " Duru 2016 nın ilk dakikası yanıma gel. Ama lütfen ilk dakikası olsun. Seninle konuşmalıyım. "
" Tabiki gelirim Can. " diyince gözlerini yumdu ve geri açtı. " Sana sarılabilir miyim ? " bunu birde soruyormuydu. " Tabiki Can. Sormana bile gerek yok. " dedim ve kollarımı açtım. Beni kendi kollarının arasına aldı. Küçük bir kıza sarılır gibi incitmemeye çalışıyordu. Sıkmak istemiyordu. Sıkarsa kırılacakmışım gibi sarılıyordu bana. Ondan ayrıldığımda elbisemin eteğine birşey sürtündüğünü hissettim. Eteğime çevirdiğim bakışlar Rüya'yı görmemle mutlulukla doldu. Rüya bizim mahallenin köpeğiydi. Adını biz koymuştuk. Rüya'yı 1 yıl önce bulmuştuk. O zamanlar küçücük bir yavruydu. Şimdiyse anne olmuştu ama bizi yalnız bırakmazdı hiç. Ne zaman görse gelirdi yanımıza. Rüya'ydı o. Adı kadar güzel ve safkan bir köpek. Kaderine terkedilmiş bir sokak köpeği. Bu yüzden adı Rüya'ydı. Rüyalar hep güzeldi aynı onun gibi.
Rüya biraz etrafta dolandıktan sonra gitti. Bora yanıma geldi. İçeri girdik derken 1 saat geçmişti. Herkes yeni yeni geliyordu. Su ve Ege hiç ayrılmamıştı birbirinden. Müzik son sesti. İnsanların sesi derken dahada yükseliyordu. Güzel bir gün olacağa benziyordu. Arkadan sarılan Bora'ya döndüm. Burnuma küçük bir öpücük kondurdu. Sonra alnıma bir tane daha.
Bora'nın arkasındaki annem ve Su'yun annesini görmemle Bora'dan ayrıldım. Bora " Ne oluyor? " dediği sırada annem Bora'nın omzuna elini koydu. " Annem. Canım sizin ne işiniz var? Hani bize bırakıcaktınız? " dedim endişeyle.
" Size birşeyler getirdik. " dedi elindekileri sallayarak. Neydi onlar ? İçki gibi birşeydi. Elindekileri bırakıp gittiler. Yarı alkollü kokteyldi. Hangi anne böyle birşey yapar anlamıyorum. Ama olsun benim annemde farklı olsun azıcık.
12'den 2 dakika önce
Bora Deniz ve Ege'nin yanından ayrılıp bana doğru yürüyordu. Can bir köşede oturmuş kokteyl içiyordu. Bora yaklaştığı sırada "Hey benden başkasına dalmasın o gözler. " dedi. Gözlerimi Can'dan ayırıp Bora'ya çevirdim. " Dalmaz." dedim. Uzunca sarıldı sonra. Hiç ayrılmak istemezcesine. Ben pek uzatmak istemesemde o bırakmadı beni. Uzatmak istememiştim çünkü Can bu tarafa bakmış ve bir kaç saniye sonra bardağı yere fırlatmıştı. Bora sarılmayı kestiğinde Can'ın yanına fırladım.
" Ne oldu? Neyin var? "
" Duru git başımdan. Git sevgilinin yanına. Seni güya çok seviyor ya o. " diye terslemişti beni.
" Ne demek istiyorsun sen ya? Birden bire terslemek de ne? Ben merak edeyim, endişeleneyim senin için ama sen tersle beni. " daha lafımı bitirmeden "Kes " diye bağırdı. " Yeter artık ya. " diye bende bağırdım. Tam geri dönmüş giditordum ji kolumdan tutup döndürdü beni. Sonra sıkıca sarıldı. Sanki bir daha beni görmiyicekmiş. Geri saymaya başlandığı anda bıraktı beni. Zaten Bora da yanımıza gelmişti.
10
Bora belimden sarıldı.
9
Can ile göz göze geldik.
8
Deniz'in bağırışları yankılandı.
7
6
5
4
Bora'nın dudaklarını dudaklarımda hissediyorum.
3
2
1
Bir anda başlayan alkışlar ve alkışlara karışan tiz çığlıklar.Bora benden ayrılıp "1 dakika sonra şurada ok süprizimi vereceğim. " diye eliyke gösterdiği yöne gitti. Bende Can'a sözverdiğim gibi onun yanına gittim.
" Can "
"Ah geldin. "
" Evet. Sözverdim bir kere."
"Duru sana bunu nasıl söylerim bilemiyorum. Biryerden, bir şeyden başlamam gerekli. Bak işin başına dönersek seni okula ilk geldiğin günden beri takip ediyorum, tanıyorum. Hani üstüme ilk düştüğün zamanlar varya böyle bir umut kaplamıştı içimi. Benle aynı şeyleri düşünüyorsun diye. Ama öyle değilmiş. Zaman içinde anladım ben bunu. Bu yazın başı ortası sonu çok güzel oldu. Ben seninle konuşma hayalleri kurarken çok yakın olduk. Şimdi beraber girdik yılbaşına. " dedi anda Bora " Duru nerde kaldın hadi ama. " dedi. O da dediklerini biraz toparladı ve " Anlayacağın ben seni... çok.. seviyorum. Bora ile mutlusun ama o seni sevmiyor. " dedi. Tokadı yüzüne yapıştırmam bir oldu. " Beni senden başkası sevemez mi? " diyip onu öylece orada bıraktım ve kalabalığın toplandığı bölgeye adımımı attım.Bora beni görür görmez gözleri güldü. Karşısına geçtim, elleeimi tuttu ve yere diz çöktü. "Ellerin ellerimdeyken bana beni sevdiğini söyle. " dedi. " Seni seviyorum. " dedim öylesine. " Daha canlı. Bunu saymıyorum."
" Seni seviyorum" diye haykırdığım sırada Can gözlerime baktı. Tam bu sırada başıma bir taç konduruldu. " Bana ne kadar aitsin? "
" Çok" dedim Can'ın inadına. Çünkü ben ona güvenmiştim ama o bana ihanet etmişti.Bu sefer başımdan aşağı güller dökülmeye başladı. Arkadan bir fon müziği; " Biliyorum. Çok erken ama bana benimle evleneceğine dair söz verir misin? " dedi. " Evet" diye haykırduçım son gücümle. " O zaman temsili olarak tak bu yüzüğü. " dedi ve uzattı. Can'a bakarak takmıştım. Acaba çok mu abarttım?
Can sinirle dışarı fırladı. Bende onun ardından insan yığınını topuklularla deşe deşe gittim. Ben dışarı çıktığım sırada bir arabanın buzda kayma sesini duydum. Can'ı göremiyordum. Yer yarılmışta içine girmişti sanki. Arabanın farına doğru gittim. Lütfen Can'a birşey olmasın. Lütfen Allahım sen koru onu. Arabaya yaklaştığımda adamın yerden birşey kaldırmaya çalıştığını farkettim. " Caaaan " diye bağırdım.
DIRIRITTIRIT BÖLÜM SONU. ÇOOOOOK AMA ÇOOOOOK GEÇ GELDİ. AÇIKÇASI YAYIMLAMAKTA KARARSIZ KALDIM AMA NEYSE. 30. BÖLÜMDE BİTİYOR. ZATEN ACCIK BİRŞEY YAZICAM. ONU YAZINCA PAYLAŞIRIM. SONRADA SON BÖLÜMÜ. HAYDİ İYİ BAKIN KENDİNİZE.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEMİN GÜNEŞİ
ChickLitEğer birini sevecekseniz içinizde usulca sevin. Lakin duygular dışarı çıktığında hırçınlaşabilir... Güneş Söndü, Karakter Karanlıktan Korktu... " Caaaan!!"