BÖLÜM 18 : BENİ SUÇLAMA

7.5K 594 32
                                    

RÜZGÂR

Minel'in ellerini tutmuş çaresizlikle bekliyorken onun konuşmasıyla tekrar hayat buldum. Uyandığını düşünmüştüm fakat onun gözleri halen kapalıydı. Benim kapattığım gözleri sanki açılmakta direniyordu. Ardından dudakları kımıldamaya başladı.

"Dayanamıyorum." Sesi çok kısıktı ve dediklerini zor anlıyordum. Sürekli olarak bunu söylemeye başladı daha sonra. Arkasından gelen gözyaşları ise beni endişelendirmeye yetmişti. O ağlıyordu. Yüzü acı çektiğini oldukça iyi gösteriyordu. İşte bunu gördüğümde ellerini daha sıkı tuttum. Yakında uyanacaktı. Arada sırada elleri titriyordu. Sanki vücudu kasılıyordu. Umutsuzca başımı eğdim ve uyanmasını bekledim. "Buradasın." Başımı hızlı bir şekilde kaldırıp gözlerimi kocaman açtım.

Minel uyanmış bana öylece bakıyordu. Gözleri eski haline dönmüştü ama bana eskisi gibi bakmıyordu. Bakışları oldukça soğukve ifadesizdi. Arada sırada gözlerini benden kaçırıyordu. Elini tuttuğumu fark ettiğinde ise hemen ellerini elimden çekti. Sıcaklığı bir anda beni terk etmişti. Ne olduğunu anlamamıştım. Tereddüt içerisindeydi ve sanki bana karşı mesafeliydi. Duygularımdan böylesine eminken şimdi bunları yaşamak beni hüzünlendiriyordu.

"Uyandın. Çok korktum." Diyerek ellerini tekrar tutmak istedim fakat o tekrar geri çekti. Yataktan yavaşça kalktı. Benden bir anda uzaklaşmıştı.

"Ben... Ben..." Yorulduğu ayakta duramamasından belliydi. Sözlerini tamamlayamayacak kadar yorgun görünüyordu."Ben... Bir şeyler gördüm. Doğru olmadığını söylemene çok ihtiyacım var." Diyerek tamamladı konuşmasını.

"Ne gördün?" Az çok tahmin ediyordum aslında.

"Ne gördüğümü bence gayet iyi biliyorsun." O an bana öyle bir baktı ki... Sanırım asla eskisi gibi olmayacaktı. Bulamadığımız yakınlığı öğrendikleri yüzünden şimdi hiç bulamayacaktık.

"Ne gördün?" Belki düşündüğüm şey değildir diye tekrar sordum. Belki değildir.

"Biliyorsun." Dedi. Odada bir şeyler aramaya başladı. Aradığını bulamadı ve durdu. Sonra öfkeden yatağındaki yastığı alıp yere attı. Sanırım kıracak bir şeyler istedi o an. Sonra çarşaflarını çıkardı ve bana doğru fırlattı. Bir anda oldukça öfkelenmişti. En sonunda hıçkırarak ağlamaya başladı. "Neden bana söylemedin?" Dediğinde donup kaldım. Düşündüklerimi bir bir söyleyecekti. "Neden?" Öfkeyle her bağırmasında ürküyordum. "En azından bilmeye hakkım vardı!" Ağzından çıkan her kelime vücudumda kesikler bırakıyordu sanki. O an ölmek istedim. Kendime bile uzun zamandır söyleyemediğim gerçeği ona açıklamamın imkanı yoktu.

"Ben ne yapacağımı bilemedim." Çaresizlik içindeyken ne diyebilirdim?

"Bana söyleyebilirdin! Annemi ve babamı senin babanın öldürüldüğünü bilmeliydim." İlk defa böyle söylenmişti bunlar. Yüksek sesle ilk defa... İçimden haykırdığım bu sözler,içimi yiyip bitiren bu sözler şimdi kurşun gibi vücudumu delip geçiyordu.

"Benimde annemi o öldürdü!" Sesimi çok yükseltmiş olmalıyım ki Minel çok korktu. Fakat onun bu korku dolu bakışlarını umursamadım. Ona böyle bağırmayı bende beklemiyordum. "Kolay mı sanıyorsun babam demek o adama? Benim öyle bir babam yok. Anladın mı? Yok! Yok! Yok!" Ağlamaya başlamıştım. O günler tekrar gözümde canlanıyordu. Omuzlarımda bu yükle yaşamak benim için fazlasıyla zordu.

"Bilmeliydim. Senden duymalıydım." Biraz daha sakin konuşmuştu.

"Nasıl söyleyebilirdim? Böyle bir şey nasıl söylenirdi ki? Sen söyle." Cevap vermesini bekledim bir süre ama o bir şey demedi. Yüzüme dahi bakmıyordu.

SOĞUK KIRMIZI SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin