BÖLÜM 7 : GEÇMİŞİ ZİYARET

12.7K 959 69
                                    

Kitabımızın ikincisi çıkmıştır. Profilimden Soğuk Kırmızı 2: Zihin Çökerten'e ulaşabilirsiniz.

Adamın konuşmasıyla olduğum yerde dondum. Aynaya bakarken fark ettim ne kadar da kötü göründüğümü. Gözlerim kocaman açılmış bir şekilde hissedemeyen kalbimi hissetmesi için zorluyordum. Az önce kendimi sevdiğim gerçeğinden, annemi ve babamı gördüğüm gerçeğinden kaçamıyordum. Zihin Çökerten olduğumu öğrenmemle beraber başıma bunların gelmesi büyük bir faciaydı. İşte böyle anlarda her şeyin birer gerçek değil de birer rüya olmasını istiyordunuz. Ama ne yazık ki bu isteğiniz gerçekleşemeyecek kadar gerçek oluyordu.

Aynaya dikkatlice bakarken oluşmasına şahit olduğum kara delik beni bir heykele çeviriyordu. Aynanın köşelerinden akan kanları da görünce anlayabildim, isteğimin bir rüyaya değil de bir kâbusa dönüştüğünü. Dehşete kapılarak kaçmak için adım attığım zaman bir şey beni sağ omzumdan yakaladı. Omzuma bakmak için kafamı sağa yavaşça çevirdiğimde gördüğüm görüntü çığlıklarıma karıştı. Beni tutan elin tırnaklarının içi pisliklerle doluydu. Daha dikkatli baktığımda üstünde duran kırmızılıkların kuruyan kanlar olduğunu düşünmeye başlamıştım. İçimdeki korku duygusu şiddetle kaçmamı istiyordu.

Kimin olduğunu bilmediğim eller beni teker teker yakalamıştı. Adım atmak istesem de bunu başaracak kadar güçlü değildim. Beni aynanın içine doğru çekiyorlardı. Kollarımı ve başımı sıkıca tutuyorlardı. Yavaşça ayaklarım yerden kesildi ve beni hızla içeri çektiler. Korkunun verdiği bir içgüdüyle gözlerimi sıkıca kapattım. Ayaklarımın yerden kesilmesiyle midemin bulanması bir olmuştu.

Ellerimin titremesine engel olamazken gözlerimi açıp hızlı bir şekilde etrafa göz atmaya başladım. Değerli bir yapıt gibi görünen bir okulun güzel bahçesinde gözlerimi açmayı beklemiyordum. Neredeyse sekiz on katlı olan bu okul sanki yüz yıllardır buradaymış gibi bir hava veriyordu. Eski görünmesi ayrı bir etki bırakırken bahçesinde renk renk, çeşit çeşit çiçekler vardı. Ağaçlar ise diğerlerine göre aşırı büyüktü. Büyük olduğu için koca bahçeye dört ağaç yetiyordu.

Çalan zil ile beraber öğrenciler hep beraber dışarı çıkmaya başladı. Okul çıkışı olmalıydı. Herkes çantasını almış rahat bir şekilde yürüyordu. Büyük küçük herkes bu okuldaydı sanki. Öğrenciler neşeyle giderken bir öğrenci dikkatimi çekti. Önümden neşesi çekilmiş yerini üzüntüsünün almış olduğu küçük bir kız öğrenci geçti. Başını öne doğru eğmiş bir şekilde yürüyebildiği kadar hızlı yürüyordu.

"Minel bir Zihin Çökerten değil mi?" Dedi arkasından gelen bir erkek. Bunu duymak benim aslında o olduğumu anlamamı sağlamıştı. Yaşadığım bu şok kendimi sevmemden sonraki şoktan biraz daha hafifti.

"Annem onunla konuşmamı ve arkadaş olmamı istemiyor." Dedi küçük tatlı kız. Üzgün görünüyordu. Tahminime göre bu küçük çocuklar benim sınıf arkadaşımdı.

"Bin yılda bir o. Hem güçlü hem de korkutucu. Onunla arkadaş olursak bize ne yapar? Bilmiyoruz. Güçlerini kontrol edemediğini duydum." Dedi erkek kıza. Fısıldayarak konuşmaya çalışsa da bunu yapamıyordu. Bütün sesi havada güzelce yayılıyordu. Küçük ben ise bu yüzden mutsuz ve üzgündü. Her şeyi net bir şekilde duyuyordu. Hızlıca yürümemin nedeni aslında belliydi. Ben kaçmak istiyordum, bu yaşımda her şeyden kaçmak istiyordum.

"Biliyorum. Hiç arkadaşı olmayacak." Dedi kız. Acıyan gözlerini Minel'den yanındaki erkek arkadaşına çevirdi.

"Onunla aynı okulda ve aynı sınıfta olduğuma inanamıyorum." Erkeğin bu düşünceleri karşısında donup kalmıştım.

SOĞUK KIRMIZI SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin