Bir yıl önce özgürce gittiğim Adana ya şimdi bir mahkum olarak girişim beni o kadar çok etkilemiştir ki Tursus u geçtikten sonra ayağa kalkıp cezaevi aracının küçücük telli mazgal gibi
Penceresinden dışarıya bakıyordum , acaba burdan geriye Antalya ya özgürce dönebilecekmiydim diyedusunurken,
Omuzumda bir el öyle dalmisim ki irkildim bir an dönüp baktım ki ramazan Aksu takma be başkan bizler seni çok seviyoruz, ha dışarda açık havada can ve mal tehlikesi ile yaşayacaksın yada dört duvar arasında özgürlüğün elinden alınmış yaşayacaksın ikisinin arasında ne fark varki, günümüzde diyordu.
Haydin arkadaşlar öyleyse Adana ya girerken çirpinirdin Karadeniz Marşını söyleyelim deyip hep birlikte sesimizi çıktığı kadar gür bir sesle söyleyelim diye tekrarladım.
Hepimizi Adana'nın eski kiremithanede ki cezaevine götürüp
Bıraktılar. Ceza evi idaresini hepimize yine aynı ce za evi kuralları ni tekrarlayın bizi sağ siyasiler kogusu na koydular tanrıma şükür ki antalyalilari hepimizi aynı koğuş a verdiler.
, Tanışma faslindan sanki bir birbirimizi çocukluktan tanıyor idik o kadar samimi bir hava oluştu ki anlatmak ne mümkün , burada yatan ülküculer ,her biri kendi illerinde Ülkü devleri, isimsiz kahramanlar di TÖPDER li Emniyet Müd. Cevat Yurdakul un kurbanları kahraman Maraş olaylarında suçlanan lar Elazığ olaylarından gelenler, yunus uzun, osman birbiçer
kazanfer Yıldırım, bekir kara daha niceleri.
Kogusda bir disiplin de vardı her kim olursa olsun hergün sıra ile hem koğuş avlusunu temizleyip yıkıyor hem sabah kahvaltısı öğlen ve akşam yemeği yapıyorlardı. Sabahları düzenli spor
Kitap okuma sohbetler ortam çok güzel idi.disariyi aratmıyor idi. Biz arasıra antalyadan gelenler birlikte olta atıyoruz
İçimizde hiç adlı mahkum yok idi hepimiz ocaktan gelmişiz bir çoğumuz Ocaklarda görev almış mahkumlar idik .kisacasi
Ocak terbiyesi almış herkes bir bir birinin kardeşi gibi davranıyor idi.
Adana li ülküculerin düzenli ziyaretçileri geliyor, bizlerin
yeme içme iaselerini karsiliyorlardi . Haftada bir gün ziyaretçi günüydü. İşte bu ziyaret gününde aniden ziyaretçiler iptal edildi gerek ce görüş mahallinde yunus uzun ve osman birbicer duvar delerek firar etmeye teşebbüs . Yunus uzun idamla yargılanıyor idi ve daha sonra idam cezası aldı 12 eylul darbesi idamini infaz etti .
Ertesi gün ben ve kazanfer Yıldırım nobetciyiz. Sabah erkenden kalk tık meydani temizleyip yikadik , tum arkadaslari yataklarindan kaldirdik meydanda spor yapıyorlar bizde mutfağa geçtik kahvalti hazırlıyoruz ki. O kogusun dış kapısı devasa demir kapı ve arkasındaki sürgü bir anda gürültülü bir şekilde açıldı ki önde cezaevi müdürü cengiz Aksu, elinde bir tabanca meydan da spor yapanların üstüne rast gele ateş etmeye başladı arkasından yüz kadar gardiyan ellerinde keser saplığına benzeyen ahşap sopa larla üzerimize saldırıya gectiler.
Biz mahkumuz özgürlüğü elinden alınmış kişiler idik, bunun için bizde hiç savunma aleti yoktu, ortalık anaçık babacık günü
Kimin kime vurduğu belli değil ,bu arbede yaklaşık yarım saat filan sürdü, müdahaleye jandarmaya da dahil olunca ülkücü
Lerin asker sevgisi bizi gardiyanlardan ayırdı onlar kogusu terk etti yaralılar var bir kişi kurşunla bizde dört beş yaralı gardiyanlarda tam on iki tane .Bu yaralılar hemen revire kaldırıldı kalanlar ise birer ikişer jandarma nezaretinde
Kimimiz hücrelere kimimiz hemen başka cezaevlerine dağıttılar
Bende kendimi cezaevi altından geçen şehrin foseptik kanalının içinde göğsüme kadar salladilar üstümude demir mazgal kapattılar üç gün mu dört gün mu bilmiyorum arasıra bir gardiyan gelip sadece şu veriyorlar di . Nihayet burada cezam bitmiş olacak ki beni çıkardılar hücreye aldılar
Baktım ki benim suç ortağım murat da burada uzaktan elbiselerimizle üzerimize tazyikli hortumla şu tutmaya başladılar belli ki foseptik kanalından vücuduna sinmiş olan kukudan rahatsız olmuşlardı. Sağa dön sola dön kolunu kaldır ayağını kaldır diye talimatla her tarafıma tazyikli şu tutuyorlar di nihayet bayagi temizlenmistik. Çok açtım bitkindim günlerce sadece şu dışında mideme hiç birşey
Girmemişti. Murat anlamış olacak ki o bitkinligimi , gur sesiyle
yahu sizin allahınz yokmu bu adam açlıktan ölecek ne olurbir lokma ekmek verin diye yalvariyordu. On dakika sonra ayrı bir gardiyan bir somun ekmek küçük bir parçada peynir getirip uzattı elime alacak derman yoktu bende murat hemen alıp lokma yapıp birazcık ye başkanım lütfen der gibi gözümün içine bakıyordu. Bu arada ekmeği getiren gardiyan Hadi hadi iyisiniz çok ucuz atlattiniz yoksa ölmüş bile olabilirdiniz diye fisildayarak yanımızda uzaklaştı.
Cignemeyi bile nerdeyse unutmuşum zor zahmet somundan
biraz yiyince kendime gelmeye başladım midemebiraz birseyler inince öyle bir uykuda gelmişti ki her an uyuyabilirdim bulunduğum yerde, murat başkan dayan uyuma gelirler tazyikli şu tutarlar yine diye söylendi. Meğerse murat biraz sansliymis o gün onu bulunduğu yere getirmişler ancak uyku uyumaya başlayınca tazyikli şu tutuyorlarmis. Bunu anlatıyordu . Kendi kendime nedir bu çektiğimiz diye fisildarken murat diğer arkadaşlar nerde diye sordum valla başkan kim nerde hiç bilmiyorum günlerden hangi gün diye sordum cumartesi diyince tam tamına dört gün foseptik kanalında kaldığımı anladım . Diğer arkadaşlar dan nerde oldukları hususunda bilgi almak da mümkün değildi kimbilir
Kaci Öldürüldü diye söyleniyorum .
Gece yarısı olup olmadigi ni bilmek mümkün değil ibes gardiyan geldi ellerinizi kelepcelediler kollaromiza girerek
Bizi goturuyorlardi nereye goturuyorsunuz diye sormak mümkün değil cezaevi dışı yine beni murat ile birlikte yine bir
Bütünlüğü BMC aracına bildirdiler aracın içinde birde mazot bidonu vardı. Ortalık zifiri karanlık araç hareket etti gidiyoruz
Murat :
Başkan nereye goturuyorlardi bizi diye sorunca
Bende
Murat götürüyorlar bir Mecpçhul yere belki cennet belkide cehenneme
Murat
Evet başkan cehennem daha iyidir herhalde bu çektiğimiz in
Yanında
Bende yok Tanrıya isyankar olmamak lazım murat
Herşeyden bir hayır vardır
Ama demiyorum ki hersey allahtan , Allah sevecen dir
Asla korkutucu değildir gerçekte tanrı (allah) bizlere EY İNSANLAR HERSEYINIZI SEVGİ ÜZERİNE İNŞAAT EDIN Kİ
ÖZGÜR VE SORGULAYAN OLUN, KIMKI KORKU ÜZERİNE GELECEGINI İNŞAA EDİP BENİM KULLARIMI KORKUTARAK
KOLELESTIRIYORSA ONLAR BIZDEN DEĞİLDİR. diyor
Sohbet devam ediyor bir birimine dini telkin ve menaviyat desteği veriyorduk. Şafak atmıştı. asker e dönerek yavaş bizim emanetler parasız vardı bunlar noldu diye sorunca komutan
Astsubay devreye girdi paranız bende diyince , sevgili Komutanım uygun bir yerden bir şeyler alalım bizler günlerce açlık çekiyoruz deyince ne dedi kaç gündür açınız bu gün altıncı gün deyince vay şerefsiz ler vay tamam kardeşim bunu hemen halledelim dedi.
Güneş doğmuştu kamyoncularin yemek yediği bir Baraka görünümlü lokantanin önünde durduk. Sigara iciyormusunuz diye sordu evet iciyoruz dedikten sonra Komutan lokantanın içine daldı elinde büyükçe bir paket, bir erde sigara uzattı bize kendi kendine söyleniyordu yazık değilmi bu gençlere aç susuz
İşkence eder gibi eziyet cektiriyorsunuz diyordu. Bende daha davamiz bile görülmedi Komutanım deyince tamam tamam diyerek ayrılırken bizi nereye goturuyorsunuz diye sorduğumda
Hatay cezaevine dedi .
Bir iki saat sonra Hatay cezaevine gelmiştik bizi içeri aldılar bir iki gece kapı altı nda mahzun gibi rutubet kokan odada tuttular yine aynı araçla sabah erkenden yola çıktık
Gidiyoruz komutanın ruh Halide bozulmuş gibiydi bir şey soramiyorduk. Devam ediyoruz yollardan yiyecek birseyler alıyordu komutan buna sukrediyorduk. Murat in civil gelmiş.
Benimde bağırsakları calismaya başlayınca bu kadar günden sonra büyük kafam gelmişti. Komutanlığı tuvalet ihtiyacimiz olduğunu söyleyince duramayiz orada Bidon var onun içine yapın dedi. Nihayet bu bidonu kapağını açarak ihtiyacimiz giderdik. Yola devam ediyoruz meraklasordum hayırdır Komutanım Hatay'da niye durduk niçin tuvalete cikarmiyorsunuz deyince güvenlik gerekçesi güvenlik böyle emir aldık evlat soru sorma deyip kisadan kapattı.
Yolda kendileri açıkdığı zaman durup yemeklerini yiyorlar biz içerde aracın kapıları kilitli oturuyoruz.
Ceza evi arabasında murat ve ben
Murat
Başkan bizi nereye goturuyorlar, acaba bir yerlerde öldürüp birakivereceklet galiba diye serzeniste bulununca
Baktımkı murat in psikolojisi bozulmaya başladı fark ediyorum artık murat iyiden iyiye rengi gitmiş belkide yorgunluktan olabilirdi ama durumu iyi görünmüyordu , düşünüyorum bizim Nerede olduğumuzu ne ailelerimiz nede aile mız gibi olan
Ülkücü arkadaşlarımız hatta ve hatta biz bile bilmiyorduk.
Şu anda hangi ilin yolunda olduğumuzu bile bilmiyor idik.
Murat a dönerek sevgili murat kardeşim sen bu kutsal davanın bu Ülkü yoluna çikarken ölümü bile hiçe saymadinmi.
ÜLKÜ CÜLÜK HAKSIZLIGA KARŞI BİR BAŞKALDIRI HAREKETI DEĞİLMİ. BİZİ BIZDEN ALIP GÖTÜREN TÜM PROJELER KARŞI DURMAK DEĞİLMI. öyleyse dik duracaksın güçlü olacaksın,
Inancını kaybetmiyeceksin, YA İSTİKLAL YA ÖLÜM DIYECEK SIN
Seni birdaha asla ve asla karamsar görmek istemiyorum.
Komutanlar yemeklerini yemiş yolumuza devam ediyorduk akşam güneş bakmak üzeri idi diyarbakır levhası küçük mangal deliğinden göruverdim evet murat gördün mü
Diyarbakır yazıyor idi deyince ciddimisin başkan ben görmedim ama sen söylüyorsun gördüm diye dogrudur.
Dedi murat in gözleri gülüyordu artık. Yatsı ezanı ile birlikte
Diyerbekır e girmiştik . Saat on gibi diyer bekir ceza evine kapı altı na alınmıştık bile . Aracdan inince sanki birer sarhoş gibiydik midemizde ne varsa istiğfar la dışarı çıkarmıştık.
Idareden bagrismalar geliyordu, ben bu mahkumların asla kabul etmem nereye gotururseniz götürün diyorlardı bizim komutanın seside geliyor du hatta küfürlü küfürlü ben alay Komutanı ile görüseceğim diyordu. Aralarında ne görüşüldü bilmiyorum ama biz çok yorgun idik. Komutan bağırarak bu çocuklar açtım bunlara yemek varin ,verin diye bağırıyordu.
On onbeş dakika sonra bize servis tabaklarinda patlıcan ve patates leri içinde yüzen suyu bol bir yemekle iki somun geldi
Bagrismalar, çagrismalar kesilmiş ti bir gardiyan iki battaniye getirip kapıdan atıp gitti. Güzel bir uyku çekmiştik o gece ertesi günü Akşam olmuştu yemeklerimiz geldi yedik bu ara Murathan artık son duragimiz burası galiba derken içeri iki gardiyanla beraber iri yarı kravatlı birisi geldi bizde ayağa kalkarak koguşlara alinacagimuzi beklerken kendisini cezaevi savcısı olduğunu söyleyen bu kişi bakın çocuklar sizi bu cezaevine alarak sorun yaratmak istemiyoruz biraz sonra Malatya ceza evine gideceksiniz deyip dışarı çıktı gitti. Neden bu bilgiyi bizimle paylaşma gereği duydum bu savcı hala anlamış değiliz.
Anlaşılan bizim dosyanızın öyle doldurulmuş ki azılı birer katiliz veya çok tehlikeli Biret terörist iz. Siz ne derseniz deyin.
Yine öğün gece yarısı aynı araca bildirildi ama komutan in suratı bin karıştı sanki akşam benimle yatmış bende ona vermemiştim. Boyna küfürlü küfürlü mirildanarak birseyler söylüyordu. Şahirden çıkmıştık sevgili Komutanım haddime değil ama ne oluyoruz da böyle bir yolculuk yaptiriyorsunuz bize deyince bakın arkadaşlar şimdi şurada duracağı m birer
Çay içeceği z sizlerde iceceksiniz yeter artık dedi ama daha önce araçta bile elimiz kelepçeli iken, bu sefer kelepçe filan yoktu.
Murat ta edilerek sessizce bak murat bunların niyeti kötü
olabilir bize acımaları boş ,çay bahane olabilir biz asla arabadan inmeyelim diye tenbihledim.
Nihayet bir yarım saat sonra köhne bir lakantada durduk şafak atmıştı ortalık agarmaya başlamıştı durduğumuz lakantanin önünde eski bir reno bir tanede man marka araç duruyordu.
Komutan
Hadi bakalım cocuklarbirer çorba ve çay içelim diye kapımız açtılar , ben, yok Komutanım sizin zor durumda bulunmanızi istemiyoruz bunun içinde biz kaderimize razıyız araç da kalmayi tercih ediyoruz dedim.
Komutan in
inin aşağı diye ısrar etmesine rağmen biz adeta dili tutulmuş
Konuşmaya n kulağı duymayan sagirgibi ilgisizlik şekilde
Istifimixi bakmadan oturmaya devam ettik
Komutan kendi kendine söylenerek lakantanin içine askerlerle
Birlikte daldilar.
Murat biliyorsun ki aşağı inersek , bizi kaçmaya teşebbüs ettiler vurduk demeleri an meselesi bunlara bu fırsatı vermemiş olduk biliyorsun değilmi kardeşim. Deyince
Murat tabi başkanım Osmanlı'dan dost olmaz bunlar herseyi yaparlar deyince aynı düşüncede olmamızın sevindirmisti.
Yolumuza devam ediyoruz öğlen olmuştu Bingöl'ün genç kazasına vermiştik. Yolun kenarında küçük bir hapishane idi
Bizi araç dan indirip hapishaneye koydular bir iki saat misafirimiz siniz dediler. anlaşılan yola devam edeceğiz ama
Buraya niye girdik hersey bir muamma hersey bir bilmece gibi.
Daha sonra öğrendik ki genç kazası jandarma Komutanı bizim komutanın devre arkadaşı imiş komutan biraz devresi ile vakit geçirmek istemiş. Bizede bu tür mola iyi geliyordu çünkü
Dinlenme olanağı buluyorduk. Ikindiye doğru tekrar yola koyuldu k artık komutan ilk günkü gibi sevecen görünüyordu
Çünkü devresi sanırım ona morel depolamisti. Gece yarısı
Malatya cezaevine girmiştik , orada uygun kapı altı koğuş unda kaldıktan sonra bu sefer araç değişmiş komutan değişmiş
Mahkumlara murat ve ben aynı yine yola devam ettik konya Akşehir cezaevine .şuna. bak hiç bir ceza evi bizi kabul etmiyordu sanırım her gittiğimiz cezaevinde en fazla üç gün kalarak devam ediyordu k. Simdide Antalya ceza evine tekrar dönüyorduk. Nihayet sabaha yakın Antalya ceza evine indik.
Çok ama çok yorucu ve ızdırap verici bir yolculuk oldu .
Adana'dan çıkıp antalyaya gelişimi z tamı tamına on altı gün sürmüştü. O ağır devirdi araçla üstelik bu on altı günün yarısı yollarda geçmişti.
Cezaevlerinde yaptığın fiil ler senden önce, gittiğin cezaevine ulatigini gördüm sanmayın ki orası iki duvar arası.