BÖLÜM 19 ♣

371 31 64
                                    


Merhaba canlarım. Bu yazıyı yazmak istemezdim ama okuyan kişilerin haberi olmasını istedim. 19. Bölümdeyiz, fakat bölümlerin okunma sayısı, voteler, yorumlar içler acısı. Bu kadar mı kötü yazıyorum, diyorum bazen. Ve bu böyle devam ederse mecburen çok erken final yapıp ikinci kitabı yazamayacağım. Çünkü cidden çok az kişi okuyor. Aklımda olan kurgu yavaş yavaş sönüyor ve yazamıyorum. Lütfen, destek istiyorum. Yoksa dediğim gibi erken final olacak ve ikinci kitap olmayacak.

Okuyanlara güzel okumalar... Şarkı ile okumanızı tavsiye ederim :*

  Multimedia:  Enis

Bölüm şarkısı: SEKSENDÖRT - HANGİMİZ

Hissizlik ya da her şeyi hissetmek.

Hangi durumdaydım şuan hiçbir fikrim yok. Sanki bi adım atsam kaybolacaktım. Hislerim yok gibiydi ama aynı zamanda vücudumun her zerresinde hissettiğim bir şeyler vardı. Sanki kargaşanın ortasında hislerini arayan zavallı varlık gibiydim. Hislerime şuan isim koyamıyordum.

Ne kadar garip, insanın ne halde olduğundan bi haber olması. Bi nevi çaresizlik gibi. Hele ne yapması gerektiğini kestiremiyorsa işler daha da zorlaşıyordu.

°°

Kalçamdaki et hafif ezilmişti. Artık ne kadar sert ittiyse Can Bey. Birkaç merhem sürdükten sonra hemşire, bir şeyim olmadığını söyleyip beni özgür bırakmıştı.

Hala Deniz'i ve annemi görmediğim aklıma gelince asansöre yöneldim. Daha doğrusu yöneldik. Enis'in annesi sağolsun hep yanımda durmuştu.

"Kızım, anneni gördükten sonra bi Enis'in katına uğra. Olur mu? "

"Peki, teyzeciğim."

Ben 3'te inip koridorda ilerlerken o üst kata çıkmıştı.

Annem beni gördüğü anda hızla ayağa kalktı ve yanıma koşaradım yaklaştı.

"Hoşgeldin yavrum. "

"Hoşbulduk anne"

Hoşbulduk, habersiz gelen anne. Deniz'in annesi de ayağa kalkmıştı. Pınar Teyze. Hızla ona da sarıldım. İkinci annem gibiydi Pınar Teyze.

"Duyar duymaz yola çıktık Pınar Teyzecim. Deniz nasıl? Uyandı mı? Görebilir miyim? "

"Daha uyanmadı Rüya'cım. Ama eminim seni duyarsa uyanır. Yanına girebilirsin."

Üzüntüsüne rağmen yüzünde hala umut ışığı parlıyordu adeta. Gözleri kızarmış fakat bal renginden ödün vermemişti.

" Yusuf Amcan içerde, sen gir. O çıkar. "

Kafamı olumlu anlamda salladım. Onlar tekrar yerlerini alıp otururken ben kapıyı tıkladım ve içeri girdim.

Yusuf Amca Deniz'in elini tutmuş bir şeyler söylüyordu. Ben içeri girince sustu. Arkasını döndü. Beni gördüğü gibi ayağa kalktı. Yarı tebessüm edercesine, kollarını açtı sarılmam için. Ona tabiri caizse kocaman sarıldım. Babama sarılır gibi.

"Deniz Hanım, Rüya geldi. Uyanırsın birazdan. "

Kafasını Deniz'e çevirip gülümsedi. Onda da aynı Pınar Teyzede gördüğüm umut ışığı vardı.

"Ben sizi yalnız bırakayım kızım. "

Sessizce kapıya yöneldi. Son bir kez Deniz'e bakıp kapıyı yavaşça kapattı. Biraz önce Yusuf Amcanın oturduğu sandalyeye oturdum ve Deniz'in yüzünde bulunan iki kırmızı çizgide parmak uçlarımı gezdirdim.

CAM KIRIKLARI ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin