B A R

359 20 4
                                    

Benim hayatım bir kölenin hayatından farksız değildi. Her zaman birininin kuklası olmuş ve dediği herşeyi yapmak zorundaydım. Ne zaman özgürlüğe kavuştuğumu sansam gerçekler kendini gösterip beni tekrar o kuyunun içine çekiyordu.

Adenin İstediği herşeyi yapmak zorundaydım. Ben bir kurban olmak dışında onun kuklasıydım da. Beni bu kadar kullanması canımı acıtıyordu.

Askıda asılı olan elbiseyi üstüme geçirip düzelttim. Aynada kendime baktığımda elbise askısının dövmemi yeterince kapatmadığımı fark ettim. Sıkıntıyla iç çektiğimde kapı aralandı. Askıyı dövmenin üstüne çektim ama tekrar kaydı.

"Bir sorun mu var?"

Başımı kapıya çevirip İlsuya baktım.

"Var aslında." Diye mırıldandığımda yanıma geldi. Omzuma baktıktan sonra tekrar başını kaldırdı.

"Dövme mi? Ben hallederim." Dedi. Makyaj malzemelerin durduğu masaya ilerleyip birkaç tanesini alıp yanıma geldi. Oturmamı işaret ederek aldıklarını yatağa bıraktı. Nasıl halledecekti çok merak ediyordum.

Dudağıma sürdüğüm kan kırmızı ruju eline aldı ve kapağını açtıktan sonra omzuma doğru yaklaştı. Yapacağını merakla beklerken ruju dövmenin üstünü kapatacak şekilde sürdü. Ardından fondöteni alıp kırmızı rujun üzerine uyguladı. Kapağını kapatıp yatağa bıraktıktan sonra pudrayı eline aldı ve üstünü pudraladı. Geri çekildiğinde ayağa kalktım ve aynanın karşısına geçtim.

"Harıkasın." Diye mırıldandım aynada görünmeyen dövmeye bakarken. Bu aptal dövmeyi yok etmek için bunu hergün uygulayabilirdim. En azından aynaya bakmak zorunda kaldığımda dövmeyi görüp ona dair anılarımı hatırlamak zorunda kalmazdım.

İlsu odadan çıktığında aynada kendimi süzdüm. Bu elbisenin içinde kendimi bir fahişe gibi hissetmem normal miydi bilmiyorum. Üstümdeki kırmızı elbise, belime kadar uzanan saçlarım ve ayağımdaki topuklular. Belkide hiç böyle şeyler giymediğim için öyle geliyordu. Topukluların üzerinde dengemi sağlamak için odada bir kaç tur attım. Kapı aralandı,
"Aden bey sizi bekliyor."

Ona karşı gelip burada kalmak isterdim ama onda istediği herşeyi elde edecek güc vardı.

Sıkıntıyla iç çekip üstüme yatağın üzerine bıraktığım kabanı geçirdim ve Aden'i bekletmemek için olabildiğince hızlı aşağı inmeye çalıştım. Dış kapıyı açıp dışarı çıktığımda sanki bütün korumalar bu anı bekliyormuş gibi bana doğru döndü. Aralarında konuşanlar duraksayıp beni izlemeye başladı. Bu bakışlara daha fazla mahruz kalmak istemediğimden adımlarımı hızlandırdım ve arabaya yetiştiğimde sürücü koltuğunun yanındaki yerimi aldım. Kapıyı kapattığım an Aden gaza bastı.

Korumalardan bazıları bu hareketiyle anında yoldan çekilirken açtıkları aradan sıyrılıp orman yoluna girdi.

"Biraz daha yavaş süremez misin?" Dediğimde bakışlarını bir an yoldan alıp bana çevirdi. Direksiyonu daha sıkı kavradığında koltuğa sindim ve emniyet kemerimi taktım.

Hızını azaltmak yerine daha çok gaza yüklenmişti. Bu hareketiyle midemimin burkulduğunu hissettim.

"Berbat bir sürücüsün." Diye mırıldandım yüzümü buruştururken.

"Berbat bir yolcusun." Dedi ifadesiz bir sesle. Gözlerimi devirdim ve bakışlarımı dışarı çevirdim.

Yolun iki kenarında duran büyük ağaçların dalları karanlıkta etrafımızı saran bir kafes gibi görünüyordu.

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin