İ M A | İBA

291 18 2
                                    

Locada geçen konuşma;
(İlahi bakış açısı)

Aden sinirle kulağındaki küçük kulaklığı çıkardı ve cebine attıktan sonra onu bekleyen adamlara yöneldi. Baş selamı verdikten sonra geniş siyah koltuklardan birinde yerini aldı.

"Hırsızlıkla ilgili hala bir gelişme yok mu?" Diye sordu adamlardan biri alayla.

Aden başını iki yana salladıktan sonra genç adam öfkelendi.

"Farkında mısın bilmiyorum. Eğer düşmanlarımızın eline geçerse ozaman yanarsın. Biliyorsun değil mi?"

"Farkındayım Savaş. Hırsızı bulmak için elimden geleni yapacağım."

İçinde oluşan öfkeyi göstermemek için ifadesiz görünmeye çalıştı.

"Ben buradayken sana bu konu hakkında laf düşmez Savaş. Aden ne yaptığını gayet iyi biliyordur." Dedi genç adamın yanında oturan yaşlı adam.

"Böyle olması seni rahatsız etmiyor mu?" Diye sordu Savaş elindeki içki bardağını dudaklarına götürüp yudumlarken. Dans eden insanların arasında gezdirdiği gözlerini umutta sabitledi.

"İstediğini yapmakta özgür, Savaş." Dedi Aden. Gözlerini Umut'un üstüne dikmiş her hareketini izliyordu. Onun varlığını nasıl bu kadar çabuk öğrenmişlerdi?

Kendine kızdı. Karşındaki TUMUydu ve ne kadar güçlü olduklarını çok iyi biliyordu. O küçük kızın işini ortalık daha fazla karışmadan bitirmesi gerekiyordu.

"Kendisi buna karşı gelmiyorsa. Ozaman korkacak birşey yok değil mi Ateş?" Dedi Savaş alayla ve yanında oturan yaşlı adam başıyla onayladı. Aden kaşlarını çatıp ima ettiklerini anlamaya çalıştı.

"Sevgili lafını duyunca inanamadık. Yani senin birine aşık olman imkansız gibi birşey. Görünürde zaten değilsin. Dediğin gibi işte sadece gönül eğlendirmesi."

Aden gözlerini Umut'dan alıp adamlara dikti, "Aynen öyle." Dedi ifadesizliğini takınarak.

Umut'un o olaya şahit olduğunu bilmemeleri gerekiyordu yoksa bunu hayatıyla ödemesi gerekirdi.

"Ozaman bir gün bu güzellikle gönül eğlendirmeme izin verirsin." Dedi Savaş tehditkar bir sesle. Aden ne kadar öfkelense de fark ettirmemeye çalıştı.

Öfkesini perdelemeye çalışarak yüzüne alaylı bir ifade taktı ve başını sallamakla yetindi. Masada duran dolu viski bardağını alıp başına dikti.

Gözlerini locadan alıp ortada dans eden kalabalığa çevirdiğinde Umut'u göremedi.

"Artık kalkma vakti. Dediğimi unutma. İstediğim şeyin hep olması gerektiğini biliyorsundur umarım." Dedi Ateş. "Onu çok sık yanında tutma. Ayak bağı olmasın."

Savaş ayağa kalkıp birkaç adımda Aden'e ulaştı ve kulağına eğildi.

"Sonu Araf gibi olsun istemeyiz. Dikkatli ol. Ama zaten senin umrunda olmamalı değil mi?"

Adamlar gittikten sonra elindeki bardağı öfkeyle sıktı ve masaya sertçe bıraktı. Ardından ayağa kalkıp harekete geçti.

__________________

Selam canlarım! Aslında kısa bir ara vermek zorunda kaldım. Malum sınavlarım başladı ama kısa da olsa bunu yayınlamak istedim. Kafanızda bir kaç tane soru işareti oluşmuş olabilir elbette. TUMU, Ateş, Savaş, Araf vs. İlerleyen bölümlerde bu sorularınıza bir yanıt bulacağınıza emin olun :)
Ama ilerleyen derken bir iki bölüm değil, daha fazla 😜

Görüşmek üzere!

Bana şans dileyin 🐤

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin❤️

İnstagram; aksamguenesi
Snapchat: aksamguenesi
Tumblr: umutenbuyukkotuluk
Twitter: @umutEBKwattpad

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin