2 0 0 5

262 18 1
                                    


Kapının sesini duyduğumda irkildim. Yatağımda dönerek yanımda yatan Ceylin'e göz ucuyla baktım, uyanmamıştı.

O buraya gelmeden odadan çıkmam gerekiyordu. Sol göğsümün üzerine koyduğum fotoğraf çerçevesini aldım ve Annemin fotoğrafına bir buse kondurduktan sonra yanımdaki komidine koydum.

Örtüyü üzerimden çekip yavaş ve ürkek adımlarla kapıya ulaştım ve odadan çıkıp kapıyı kapattım.

Korkuyorum Anne, al beni içine.

"Ne arıyorsun sen bu saatte burada?"

Bana öfkeyle iki adım attığında bedenimi saran titremeyi engellemeye çalışarak cesur görünmeye çalıştım ama o öyle olmadığımı çok iyi biliyordu.

Alışamadım Anne, al beni içine.

Sendeleyerek üzerime doğru geldi ve büyük parmaklarıyla kolumu kavrayıp beni peşinden sürüklemeye başladı. Beni kendi odasına çekerken itiraz etmedim. Hiçbirşey yapamadım. Tek yapabildiğim şey ağlamaktı.

Büyüdüm anne, evler büyüdü.

"Sana bir soru sordum!" Dibimde kükrediğinde irkildim. Aldığım alkol kokusu çok keskindi.

"Ne olur bağırma." Diye fısıldadım ama sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duymamış olabilirdi.

Beklemediğim bir anda beni iteklediğinde sendeledim ve küçük bedenim dolaba çarptı.

Büyüdü pabuçlar, yollar büyüdü.

"Sana benim sözümü dinle demedim mi ben ha?" Diye bağırdı tekrar yaklaşırken.

Tek istediğim şey bağırmamasıydı. Ceylin uyanıp buraya gelirse onu da döverdi. Dizlerimi kendime çekip sakinleşmeye çalıştım.

Eli arkasına gitti ve arka cebinden karanlıkta seçemediğim birşey çıkardı. Eliyle kavradığı şeyi bana doğru tuttuğunda gözlerim korkuyla irileşti. Pencereden içeri sızan ışıkla parlayan siyah şeye dikkatle baktığımda bir silah olduğunu anladım.

"Ağlamayı kes!" Diye bağırdı bir kaç adım daha yaklaşırken. "Sana şunu kes dedim."

Ne olduğumu anlamadan yanağımda bir uyuşukluk hissettim. Ardından gözümün önünde uçuşan noktalarla birlikte bütün yanağıma tarifsiz bir acı yayıldı.

"Birkere de dinle beni aptal çocuk!"

Ağlamam sessiz iç çekişmelere dönüşürken kolumu tekrar sertçe kavradı ve kaldırdı.

Gözlerindeki öfkeli bakışın yerine tanımlayamadığım bir ifade geçti ve elindeki silahı bana uzattı.

"Al bunu."

Ona anlamayan bir ifadeyle baktığımda öfkelendi.

"Al bunu ve başına daya."

Söylediği hiçbir şeye anlam veremiyordum. Neden bunları yapıyordu? Ben ona ne yapmıştım? Neden bana her gece işkence ediyordu?

Bir tepki vermediğimde arkasını döndü. "Pekala." Dedi kapıya doğru ilerlerken, "Ozaman bunu küçük kardeşine yaptıralım."

Söylediğini idrak ettiğimde öne atıldım, "Hayır dur! Ne olur ona birşey yapma. Ben istediğin herşeyi yaparım!"

Yüzünde iğrenç bir gülümseme oluştu ve bana tekrar yaklaşıp silahı uzattı.

Silah veriyorlar anne bana, öldür diyorlar.

Kontröl altına alamadığım titremem daha da arttı. Elinden silahı aldığımda yüzündeki sırıtış genişledi. Küçük elimin içinde tuttuğum silahın yükü ağırlaşmıştı.

O sadece bir silah değildi. O bugüne kadar taşıdığım bütün korkuyu içinde barındırıyordu. Bu lanet şey Annemin ölümüne ve babamın seneler önce hapise girmesine sebep olmuştu.

"Başına daya." Diye komut verdiğinde başımı yere eğdim.

Gözlerimi kaldırıp etrafa bakındım. Duvarda asılı olan resimlere, Annemin resimlerine baktım. Ne kadar mutluyduk bir zamanlar. Annem bana asıl mutluluğu çocukken tadarsın demişti. Neden tadamıyordum? Neden her gün işkence görüp korkuyordum?

"Anlaşıldı. Kardeşin senden daha iyi laf dinler."

"Ne olur dur." Dedim ve silahı kaldırıp başıma dayadım. Titreyen ellerimle daha fazla tutamayacağımı anladığımda silahı daha sıkı kavradım. Bir sonraki komutu ne olacaktı?

İçimi kaplayan panikle göğsüm hızla inip kalkmaya başlarken gözlerimi kapatıp düşünmemeye çalıştım. Yanımda Annemin olduğunu ve çok mutlu olduğumu hayal ettim. Annem, Ceylin ve ben. Birbirimize sarılmışız ve mutluyuz. Evet hala umut ediyordum. Annem birgün geri gelecekti ya da ben onun yanına cennete gidecektim.

İçimi titreten o iğrenç kahkaha sesini duyduğumda gözlerimi araladım. Çizgi filmlerdeki kötü adamların kahkahalarından daha da korkutucuydu.

Kolumu kendine çekti ve silahı elimden aldı, "Tamam Çocuk, bu kadar eğlence yeter."

Bir eliyle kolumu daha sıkı tutup kalkmamı sağladı, diğer eliyle de saçlarımı kavradı ve başımı duvara çarptı. Önümdeki görüntü bulanıklaşmaya başladığında direnmeye çalıştım. Direnmek zorundaydım!

"Lütfen yapma." Dudaklarımın arasından dökülen çaresiz fısıltı hiçbir işe yaramadı.

"Sus!" Diye bağırdı tekrar ve saçlarımı daha da sıkı çektikten sonra başımı daha da sert duvara çarpmaya başladı.

Burnumdan ve ağzımdan akan sıvıyı hissettiğimde görüşüm bulanıklaşmaya başladı.

O beni her darbeyle çocukluğumdan vurmuştu.

__________________

İnstagram; aksamguenesi
Snapchat: aksamguenesi
Tumblr: umutenbuyukkotuluk
Twitter: @umutEBKwattpad

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin