Aden o kapıdan çıkalı saatler geçmişti ve Barkın'la konuşmadan oturuyorduk. Ne kadar inkar etmeye çalışsamda Aden'i merak ettiğim için uykuma yenik düşmeyip gelmesini beklemek istemiştim. Nereye gittiğini ve neden zarar göreceğini merak ediyordum ama zaten tedirgin olan Barkın'ı daha da tedirgin etmek istemiyordum. Elinde olsa peşinden gidecekti biliyordum ve burada oturup gelmesini beklemek onu bitiriyordu. Oturduğum pencere kenarından kalkıp Barkın'ın oturduğu koltuğun karşısına geçtim. Bana kısa bir bakış attıktan sonra gözlerini tekrar yere sabitledi. Huzursuz olduğu dizini sallamasından belliydi. Barkın'ı böyle görmeye alışkın değildim.
"Birşeyler içmek ister misin?"
Bal rengi gözlerini bana çevirerek yüzüne ufakta olsa küçük bir tebessüm yerleştirdi ama tekrar tedirginlikle gölgelenmesi uzun sürmedi."Burada böyle oturup beklemek çok kötü." Dedi derin bir nefes alarak. "Peşinden gitmeliydim ya da engel olmalıydım. Birşey olursa kendimi suçlarım."
Ona birşey olmaz diyerek onu sakinleştirmek istedim ama bundan kendim bile emin değildim. Çünkü Aden'in şu an nerede olduğunu ve neden gittiğini ben değil, Barkın biliyordu. Ve onu böyle tedirgin görmek beni de anlamadığım bir şekilde korkutuyordu.
"Nereye gittiğini sorarsam cevap vermiceksin biliyorum." Dedim dizimin üstüne koyduğum parmaklarımla oynamaya başlayarak. "Ama neden bu kadar endişeli olduğunu anlamak istiyorum."
"Merak etmekte haklısın." Dedi ve ayağa kalkıp yanımdaki boş yere oturdu. Gözlerimi ona sabitlediğimde derin bir nefes aldı. "Aslında bilmemen daha iyi ama senin olayların tam ortasına çekilmende bizim de payımız var. Aden bu konuda farklı düşünse de bence bir kısmını bilmeye hakkın var. Onu bir görev için çağırdılar. Eğer yerine getirmek istemezse, cezayı seçer ve bunu ağır bir şekilde ödeyebilir.
"Görev derken? Birini öldürmek gibi mi?" Dedim korkuyla. Birileri için insan mı öldürüyordu? O bir tetikçi miydi?
Barkın'ın söyleyeceği şeyi merakla beklerken kapı hiddetle açıldı ve ben oturduğum yerde korkuyla sıçradım."Barkın bey!" Tunc'un telaşlı sesi üzerine Barkın ayağa kalktı. "Bir araba geldi. Aden beyi bıraktı. Durumu çok kötü. İçeriye taşımamıza yardım edermisiniz?"
Barkın hemen kapıdan çıktıktan birkaç saniye sonra iki adamla birlikte Aden'e destek vererek içeri girdi. Onu gördüğümde gözlerim dehşetle açıldı. Kan ve toprak içinde olan bedenini koltuğa bıraktıklarında acıyla inledi. Karşımdaki kişinin Aden olduğuna inanamadım. Neden bu haldeydi?
"Onu bir görev için çağırdılar. Eğer yerine getirmek istemezse, cezayı seçer ve bunu ağır bir şekilde ödeyebilir."
Ona verilen görevi yerine getirmemişti. Peki onu bu hale getiren kimdi? TUMU mu? Adamlar çıktıktan sonra Aden'in yanına eğildim. "Bunu kim yaptı?"
Kısık olan gözlerini açıp beni kısa bir süre izledi. "Özür dilerim." Dedi kendini zorlayarak. Zor konuşmuştu. Daha doğrusu fısıldıyordu. Hatta dudaklarını okumasam ne dediğini anlayamazdım. Ona kaşlarımı kaldırarak baktığımda elimi ürkekçe koluna değdirdim. Sanki ona dokunmam yasakmış gibi.
"Artık özür dileme."Kısık koyu kahve gözleriyle gözlerime baktığında yutkundum. Onu bu halde ilk defa gördüğüm için mi bilmiyorum ama onu böyle görmek beni anlayamadığım bir şekilde üzmüştü. Kendime kızdım. Ona üzülmemi hak etmiyordu biliyorum ama vicdanım onu böyle görmenin verdiği acıyı katlanılmaz hale getiriyordu. Vicdanlı bir insan düşmanını bile böyle bir halde görmek istemezdi. Neden bu halde olduğunu ve ya bu hale getirildiğini çok merak ediyordum.
Barkın koluma dokunup kalkmamı işaret ettiğinde ayağa kalktım ve peşinden yürüdüm. Kaldığım odanın kapısının önünde durdu.
"Bir süre oda'ya girmeni istiyorum."
"Neden?"
"Aden'in yaralarına bakılacak."
"Şimdiye kadar yaralarına ben baktım. Bunu kaldıramayacak değilim." Dedim kaşlarını çatarak.
"Bir Kaç tane derin yarası var." Dedi derin bir nefes alarak. "Öyle görmemen senin için daha iyi olabilir diye düşündüm."
"Peki tamam." Dedim itiraz etmeyerek. Arkasını döndüğünde onu durdurdum. "Kim yaptı?"
Bana dönüp sesini alçalttı. "Sonra konuşacağız. Söz." Başımı salladığımda uzaklaştı. Odanın kapısını açıp Aden'e göz attıktan sonra içeriye girdim. Yatağa oturup başımı soğuk duvara yasladığımda gözlerimi kapattım. Bu kabus ne zaman bitecekti? Neden böyleydim ben? Daha dün korkudan bıçak çektiğim adam için neden üzülüyordum?
__________________
Bölümün devamı yarın geliyor..⚓
İnstagram: aksamguenesi
Tumblr: umutenbuyukkotuluk
Twitter: @hayatbircikmazsSon bölümü aylar önce eklemişim farkındayım. Ama son bir sene içinde hayatımda iyi ve kötü baya bir değişiklik oldu ve hala da oluyor. Yaşadıklarımı ne kadar kabul etmek istemesemde, alışmak zorundaydım ve bir süre hiç bir şey yazamadım. Af ola🖤
vote ve yorumlarınızı bırakarak bana destek ve moral verebilirsiniz 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Teen FictionUmudunu yıllar önce yitirmiş bir hırsız, Umut için öldüren acımasız bir katil, Bir örgüt, Sırlar, Ve örtbas edilen cinayetler. B u h i k a y e d e U M U T e n b ü y ü k k ö t ü l ü k _____________ 14.07.2015 #9 in örgüt - 28/08/2018