3. BÖLÜM "Turp Beyinli ile Yer Elması"

94K 5.7K 340
                                    

Sonunda yazabildim!!! Aslında bölüm bundan çok daha uzundu, aslında devamı var yani bir bu kadar. Ama ikiye bölmek istedim, çünkü deftere yazdım, bilgisayara geçiremedim hepsini. Böyle de oldu sanki. :) 

Eh, zamansızlıktan yapamıyoruz ama özlüyorum yazmayı. 

İyi okumalar! ☺


"Yine mi sen?"

Karşımda gördüğüm manzaraya inanamıyordum. Önce köpeğini üstüme salmış, sonra nasıl olduysa ikinci kez karşıma çıkıp bisikletime arkadan çarpmış, yetmiyormuş gibi her iki seferde de üste çıkıp durmuştu ve ben yine de tesadüftür deyip geçmiştim. Ama bu kadarı... Benim çalıştığım lokantada işe başlıyor olması... Tesadüf kavramına yeni bir boyut getiriyorduk.

"Siz tanışıyor musunuz?"

Onur'un şaşkın bakışları benim tepkimi garipsediğinin göstergesiydi. Bücür de benden farksız, tekrar karşılaşmanın şokunu atlatamamış haldeydi. Bugün asi saçlarını düzleştirip şekle sokmuş, elbisesi ile ciddiyete bürünmüş olsa da o alevli bakışlarında bir değişiklik yoktu. Sadece şaşkınlığını üzerinden atması gerekiyordu ki içimdeki ses bunun çok uzun sürmeyeceğini fısıldıyordu.

"Tanıştık sayılabilir..." derken ben atmıştım üzerimdeki şaşkınlığı hemen. "Daha doğrusu, küçük hanım kendisi tanıtmak için epey ısrarcı."

Kaşları çatıldı, dudakları büzüldü, hırçınlığının uyandığını görebiliyordum.

"Kim kimin karşısına çıkıyor acaba? Köpeğime saldıran, yolun ortasında durup çarpmama neden olan sendin!"

Çatılmış kaşlarının altında parıldayan gözlerini bana kenetlemiş, saldırmaya hazır bir kaplan misali bakıyordu. Bu ifadeye içten içe alışmaya başladığımı hissediyordum.

"Olaylara bakış açın hayli dikkat çekici. Sürekli kendini haklı görmenin bir zararı olmuyor mu senin için?"

"Ben mi?" İşaret parmağını gövdesine sinirle bastırmıştı. "Burnu kendisinden büyük olan biri mi söylüyor bunu bana? Egoist!"

İşin aslı bazen sinir bozucu olsa da onun bu çıkışları beni eğlendirmeye başlamıştı.

"Senin dilinin uzunluğu kadar değildir."

Bir kaşımı kaldırmış, yandan gülümsememle beraber onu epeyce kızdıracağını bildiğim ifademi yüzüme itinayla yerleştirmişti bunu söylerken.

"Öhöm!"

Ancak o zaman, Haru, Hikari, Fulya ve özellikle de Onur'un bütün dikkatlerini bizim üzerimizde yoğunlaştırdıklarını fark edebilmiştim. Onur gerilmiş, sinirlenmiş ve şaşırmıştı haliyle. normalde bu kadar ciddi, çabuk sinirlenen bir adam olmasa da mesleği konusunda her zaman hassas olmuştu. Onu uzun zamandır tanıyordum, lokantada çalışmaya başladığımdan beri. Bu hassaslığını çok çetin şartlarda öğrenmiştim.

"Artık beraber çalışacağınızı hatırlatmak isterim." derken bakışları Narin'le benim aramda dolaşıp duruyordu. Narin kollarını kavuşturup bastırmakta zorlandığı hiddetiyle bana bakarken patronunun otoriter duruşu karşısında zorlukla sessiz kaldığını görebiliyordum.

"Fazlasıyla farkındayım." diyerek Narin'e göz kırptım ve o anda sanki daha fazlası olabilirmiş gibi kaşları iyice çatıldı. Az sonra çizgi filmlerdeki gibi kulaklarından duman çıkacaktı sanki.

"O zaman..." derken Onur elini Narin'in sırtına yerleştirip, yürümesi için, onu hafifçe ileri doğru itti. "Bu farkındalığı Narin'i odasına götürerek değerlendirebilirsin." dediğinde, Narin'in bakışları hayretle büyümüştü. Onur bana bakarak göz kırptığında ise, her neyin tartışmasını yapıyorsanız, bitmesini sağla, aranızı düzelt, diyordu. Başımı sallayıp Narin'e dikkat kesildiğimde kızın isteksizliği gayet net görebiliyordum.

ORTA ŞEKERLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin