12. BÖLÜM "Huysuz ve Tatlı Kadın" (2. Kısım)

61.5K 4.8K 535
                                    

Narin'i götürdüğüm mekân kendi keşfim olan ve yoğunluktan kaçmak istediğim zamanlarda sığındığım bir liman olan küçük bir kahvehane denilebilirdi. Aslında, ismi öyleydi sadece. Yoksa, mahalledeki işsizlerin saatlerce okey çevirdiği, sigara dumanından karşıdakinin görülmediği, arkada geçmiş bir maçın özetinin sesinin çınladığı bir yer değildi. Kitap okunabilecek, sesini çok yükseltmeden konuşulabilecek sessiz bir yerdi. Başında da emekli olsa da kendine arkadaş edecek insanları bulmak isteyerek orayı açmış olan Davut Amca vardı. Neredeyse iki yıldır birbirimizi tanırdık ve oradan buradan konuşurduk. Samimiyetini bilirdim, geçmişinden bahseder durur, sıkılmamdan korkarak sustuğunda ise onu teşvik eder, anlattıklarını dinlemekten büyük zevk alırdım. Eşini kaybettikten sonra bir başına kalınca açmıştı mekânı, amacı para kazanmaktan çok dost kazanmaktı ve gördüğüm kadarıyla bunu epey başarıyordu.

Narin'le kapıyı gıcırdatarak girdik içeri. Küçük tabureler, aynı şekilde minik masalar vardı çok olmamakla birlikte. Şöminenin karşısındaki koltuklar da ortamın havasına çok uyuyordu. Her zaman olduğu gibi pek insan yoktu. Her gelişimde gördüğüm yaşlı, gür sakallı bir adam uzak bir köşede kitap okuyor, iki kız da duyulmayacak şekilde birbirleriyle konuşuyordu.

Narin'in hayran bakışlarından orayı beğendiğini anlamıştım. Nitekim sözleri de bunu doğrular nitelikteydi.

"Burası çok tatlıymış!"

"Öyledir..." dedim memnun ses tonumu gizleyemeden. Narin çevreyi inceleydursun, Davut Amca hemen yanımızda bitivermişti.

"Hoş geldin Erdem, sen de hoş geldin!" diyerek Narin'e bakarken sorgulayan bakışlarını fark etmiştim. Narin gülümseyerek baş selamı vermekle yetindi.

"Narin, iş arkadaşım..."

"Ya..." dedi başını yukarı aşağı sallarken Davut Amca. Ağarmış saçları, çatık kaşları ve gür beyaz bıyıklarına uymayan bir muzurlukla gülümsedi. Aklından geçenleri tahmin edebiliyor, dillendirmemesi için dua ediyordum.

"Biz şöyle geçelim..." dedim Narin'e şömineyi göstererek. Narin başını hevesle sallayıp o yöne giderken biz Davut Amca'yla geride kalmıştık.

"Bu günleri de görecektik ha oğul, iki yıldan beridir ilk kez yanında biriyle geldiğine göre bir anlamı var. Eh pek de sevimliymiş kızımız. Kedi olalı bir fare tuttun!"

Dişlerimi sıkarken Narin'in bu konuşmayı duymasından korkuyordum.

"Yok öyle bir şey! Arkadaşım o benim!"

"Oğlum insanın eşine de hayat arkadaşı denmez mi? En nihayetinde her türlü arkadaş!"

Gözlerimi devirdim onun bu laflarına. Hadi yaşlı teyzelerden beklersin de yaşını başını almış bu adamdan bu konuşmaları bekler misin?

"Aman diyeyim Davut Amca, kızın yanında böyle şeyler söyleme..."

Başını sallayıp omzuma elini koyarken samimi gülümsemesini takınmıştı.

"Tamam oğlum, şakalaşıyorum sadece. İlk defa yanında birini gördüm ya!"

Pek inanmasam da Narin'i bekletmek istemediğimden şöminenin karşısına geçtim hızla. Narin'in birkaç adım ötesindeki boş koltuğa geçtiğimde Davut Amca da arkadan gelmişti.

"Ne istersiniz gençler?"

Narin bana bakarak omuzlarını silkti.

"Sen seç."

"Oralet, çay, kahve, salep..." diye sayıyordu Davut Amca.

"Salep alalım." dedim hemen.

Bir kaşını kaldırdı.

ORTA ŞEKERLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin