Aslında Çifte Kavrulmuş bitmeden özel bölüm yazmayacaktım bu hikayeye ama hem sizden çok istek geldi hem de ben özledim, dayanamadım yazdım. 4. de yakın zamanda gelecek. :) Ve bilgisayarım bozuk. Saat 21.30'dan beri onunla güreştim resmen, şu an 3.10, bölümü ancak paylaşabiliyorum. Hayın bilgisayar, bana işkence çektiriyor.
Bu arada baştan söyleyeyim, "spoiler" dediğimiz, diğer hikayelerin ilerisine dair sürprizbozanlar mevcut. Sonra demedi demeyin, spoiler yemeyin. :) Çok bir şey değil ama düğün bölümündeki İrem & Onur meselesi halen gündemde. :D Ama diyeyim, yine de şaşıracağınız şeyler olabilir. :))
İyi okumalar! :) ♥
Kapkeklerimi süsleme işine devam ederken bir yandan masanın karşısında ilgili gözlerle beni izleyen modelime bakışlar atıyordum. Krema ve üzüm taneleri ile ortaya çıkardığım sanat eserleri gerçekten de modelime benziyordu. Süt ise uzun süredir o sandalyede oturuyor olmaktan pek de şikayetçi değildi. Onun için uğraştığımı biliyordu sanki ve ses dahi çıkarmıyordu.
"Sayenizde pastacı da olduk Süt Bey..." dediğimde hafifçe havladı. Başlarda anlaşamamış olsak da artık iyiydik, aynı evde yaşıyor olduğumuz için mecburen ya da isteyerek birbirimize alışmıştık. Hem Süt'ün gözdesi değişmişti artık, gündemde Karamel Hanım vardı.
Hazırlığımızın sebebi bir kutlamaydı aslında. Süt birkaç gün önce midesinden rahatsızlanmıştı ve epey zor atlatmıştı. Bu hastalığı Narin'i çok üzmüştü. Çocuğu gibi sevdiği canlıyı hastalıkla kıvranırken izlemek yıpratmıştı tatlı cadımı. Sevgili kardeşim Burçin de Süt hayran kulübünün altın üyelerinden olduğu için Narin'in destekçisi olmuş, onun kadar üzgün görünmüştü. Tabi Süt iyileşmeye başlayınca bunu kutlama fikri de çatlak kardeşimden başkasından çıkamazdı zaten. Yengesinin yanında hep olgun görünmeye, oturaklı davranmaya çalışıyordu ama ben onun ciğerini biliyordum. İçindeki kurtlar fokur fokur kaynıyordu. Köpeğimiz için tanıdıkları çağıracağımız kutlama fikri de hep o kurtları aradan çıkarmak içindi.
Narin Süt hastayken gece boyunca başında beklemiş, ilaçlarını aksatmadan vermişti. Tam olarak bir anne gibiydi ve ben onu izlerken içten içe anneliğin ona ne kadar yakışacağını düşünüp duruyordum. Zaten çocuk için beklemeyi düşünen, biraz gezelim, tozalım, düşüncesinde bir insan değildim. Daha evlenmeden çok önce, Narin'i kucağında bebekle gördüğüm o anda kamyon çarpmışa dönmüştüm, görüntü aklıma her geldiğinde kalbim Ramazan davulu gibi gümbürdüyordu. Eh, yaşım da küçük değildi, benim için zamanıydı artık. Ama Narin'e baskı da kuramıyordum. Daha evleneli bir mevsim bile geçmemişti, alışma evresinde bile sayılabilirdik. Evliliğimiz taze, Narin yaşça benden küçükken ondan çocuk istemek de haksızlık olurdu. Taşıyacak olan oydu, zamanını seçecek olan da. Bu yüzden her şeyi ona bırakmıştım, doğrusunu bilirdi kendisi için.
Ama deliriyordum be! Hele o evcimen anne hallerini izlerken ayaklarına kapanıp "Çocuğumu doğur hatun!" diye yalvarmamak için yumruğumu dişlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORTA ŞEKERLİ
Humor[Aşkın Tatları Serisi - 1] Bir lezzet düşünün. Biraz yaramaz, boyuyla romantikliği doğru orantıda, yaptığı birbirinden leziz yemeklerle birlikte parmaklarınızı da yiyeceğiniz bir adamı alın, bırakın içine. Yanına da bazen tutamadığı bazen de...