Neden bölümü parça parça paylaşıyorum? :) (Erdem bu kadar güzel yemek yapmayı nereden öğrendi?)
1- Gezmekten bölümü yazacak vakit bulamadım, hep tembellik.
2- Nedense bölümleri böyle bölünce tek parça olduğundan daha uzun yazıyorum. Mesela 6 sayfa yazacaksam, 4'er 4'er yazıyorum, nedenini gerçekten bilmiyorum. :D
3- Parça parça paylaşıp finali geciktirmeye çalışıyorum, çaktırmayın. :P
Son bir şey instagramda bookstagram hesabım var da benim ufacık, minicik, ismi de nurlukitaplik. Heves ettim, ne yapayım? Belki bir uğrarsınız. :))
Haydin yine geveziliğim tuttu, tatlı okumalar dilerim, Orta Şekerli'nin bol şekerli okuyucuları! Limonlu cheesecake'lerim... (Olsa da yesek........... Kafamın sürekli mideme çalışması normal miii?)
Mutluluk tuhaf bir histi. Güzeldi ama bir o kadar kötüydü de. Bağımlılık yapan, bir kere tattığınızda her zaman muazzam bir ihtiyaçla fazlasını istemenize neden olacak bir duyguydu. Ben bir kere mutluluğumu yitirdiğimde tekrar elde edemeyeceğime o kadar emin olmuştum ki arayıp beklememiştim. Ama mutluluk yine de vakti geldiğinde kapımı çalmıştı. Başta, tekrar kaybedeceğim korkusuyla onu içeri almak konusunda endişeliydim ama kapıda beklemekten sıkılıp gideceğini hissettiğimde daha büyük bir korku hissettim. Bir gün tekrar üzülecek olsam bile mutlu olduğum günlere değmez miydi?
Erdem'in yanında mutluydum. Bana yaşıyor hissettiriyordu. Daha önce gerçekten hiç kimseyi sevmemiş olduğumu düşündürüyordu. Çünkü ona hissettiğim sevgi başka hiçbir şeye benzemiyordu. İsim koymaktan, tarif etmekten yoksundum. Sadece hissediyordum ve içime dolup taşmasına izin veriyordum. Hayatımda daha önce aklıma gelmeyen düşüncelerle dolup taşan beynimi susturamıyordum. Belki uyurken Erdem'i düşünmem, dediğim oluyordu ama o beni rüyalarımda bile rahat bırakmamaya kararlıydı. Erdem'e bunu söylemiyordum tabi, seni sık sık rüyamda görüyorum, desem beni nasıl utandıracağını düşünmek bile istemiyordum.
Korkmuştum. Beni bırakmasından gerçekten korkmuş, bütün geceyi onun bana bakmadığı, benimle konuşmadığı, benden uzak durduğu bir hayatta nasıl olacağımı düşünerek geçirmiştim. Ona bu denli alışmışken, kalbim onun kalbine bu kadar tutunmuşken mümkün değil ben onsuz bir hayatı kaldıramazdım. Olmazdı. Onu bırakamazdım, beni bırakmasına izin veremezdim. İşte bu yüzden sabahın ilk ışıkları ile birlikte kendimi sokakta koştururken bulmuştum. Evi yakındı ya, uzak bile olsa o güçle yine de koşardım. Kendimi soluk soluğa bulmuştum kapısında. Bir süre sakinleşmek için beklemiştim. Gözlerim akmak için zorlayan yaşlarla sızlarken ben derin nefesler alarak kafamda söylemek istediklerimi toparlamaya çalışmıştım ama kelimeler o kadar dağınıktı ki bir arada tutmakta zorlanıyordum. Bütün bir gece, her bir saniyesi yıl olmuş saatlerde onsuzluğunu düşünmüştüm ve aklım o kadar büyük bir korkuyla boğulmuştu ki düşünceleri bir araya getirmem mümkün görünmüyordu. Sadece Erdem'i görmek istiyordum.
Korkularımdan biri kapıyı açtığında bana soğuk gözlerle bakması, artık beni sevmediğini, yorulduğunu söylemesiydi. Onu yormuştum. Aynı dairenin içinde dolanıp durmuştuk, onu görmemekte inat etmiştim. Kendimle o kadar uğraşıyordum ki, Erdem ne durumda, diye düşünmemiştim. Kapıyı açtı ama beklediğim gibi soğuk değildi bakışları. Aksine şaşkın ama rahatlamıştı.
Sözcüklerin nasıl döküldüğünü bilmiyordum. Ama kafamda bir cümleye oturtamadığım kelimeler Erdem'in önünde bir araya gelmişti. Kendimi onun kollarında bulduğumda yaşadığım rahatlamayı karşılaştırabileceğim başka bir his, an yoktu. Sanki tekrar yaşamaya başlamışçasına nefes alıyordum. Ciğerlerim uzun zamandır nefessiz kalmış gibi onun kokusuyla dolarken kendimi tekrar bulmuştum. Mutluydum işte, Erdem yanımdayken mutluydum. Varlığı bile yetiyordu beni mutlu etmeye. Konuşmasa, öylece susup yanımda dursa bile yetiyordu. O an daha da emin oldum, elimden geldiği kadar sevgimi göstermem gerekiyordu. Ona nasıl tutunduysam, o da bana öyle tutunmalıydı. Sevgimle bunu sağlamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORTA ŞEKERLİ
Humor[Aşkın Tatları Serisi - 1] Bir lezzet düşünün. Biraz yaramaz, boyuyla romantikliği doğru orantıda, yaptığı birbirinden leziz yemeklerle birlikte parmaklarınızı da yiyeceğiniz bir adamı alın, bırakın içine. Yanına da bazen tutamadığı bazen de...