46. BÖLÜM "Gelecek" (Final)

42.8K 3.1K 181
                                    

Bölüm için çok beklettiğimi ve bölümün size kısa geleceğini biliyorum. :( Şunu söylemeliyim ki, planlarımda hikayeyi olabildiğince uzatmak vardı. Ve finali geciktirmek istedim ama sonunda sündürüp durmak istemediğime karar verdim. Diğer hikayelerimle yola devam edeceğiz. :) Ve tabi Orta Şekerli özel bölümleri de gelecek, o yüzden hikayeyi kütüphanenizde bırakmayı düşünebilirsiniz. :)

Onur'un hikayesi Çifte Kavrulmuş ve seriden bağımsız yazamayan bir yazar ve onun ilham uzmanının maceralarını anlatan Son Bir Kitap sizleri bekliyor. :)

Veda yazısında görüşmek üzere...

Düğün bittikten sonra yorgun argın varmıştık otelimize. Neredeyse sabah oluyordu. Narin de ben de gözlerimizi açık tutmakta zorlanıyorduk. O yüzden tek yapabildiğimiz başka hiçbir şey düşünemeden sarmaş dolaş uyumak oldu.

Öğlen çoktan geçtiği saatlerde uyandığımızda günü tersine döndürmüş olmanın sersemliği içindeydik. İkimizin karnı da aynı anda guruldadığında kahkahalarla gülmekten kendimizi alamadık. Oteli ancak o zaman gün yüzüyle görebildim. Otantik kavramına tamamen uyuyordu. Odaları tüf kayalarının içine oyulmuş gibi bir hava veren kum rengindeydi.

Kapadokya... Balayı için biraz ilginç olduğunu düşünmüştüm ama Narin hep görmek istediğini ve kendine has bir romantizmi olduğunu söylemişti. Birkaç günü oradan geçirdikten sonra Muğla'ya bizimkilerin yanına gidecektik. Sonra da Bodrum'a geçip tatilimizi tamamlayacaktık.

Aç karınlarımızı otelde doyurmak istemediğimiz için el ele tutuşup güzel bir lokanta bulduk.

Gerçekten evli olduğumuzu, yeni evlendiğimizi düşünüp Narin'in gülümseyen yüzüne baktığımda bunun ne kadar doğal olduğunu fark ettim. Biz birbirimizi bulmak için yaşamıştık sanki o güne dek. Ve işte evliydik ama yeni bir şey olmaktan çok çoktan gerçekleşmiş olması gereken bir durumdu.

Ertesi sabah geçen gece hesaba katıldığında çok erken olabilecek bir saatte Narin tarafından uyandırıldım. İşin aslı, uyanmazdım ama Narin yüzümü öpücüklere boğduğunda başka şansım kalmamış gibiydi. Daha evliliğimizin ikinci günü olmadan beni nasıl yola getireceğini öğrenmiş olması ürkütücüydü. O anda gözüme gelecek bütün o günler geliyordu ve gülümsemeden edemedim.

Kolumu çekiştirirken yine de sızlanıyordum.

"Bu saatte ne işimiz var dışarıda?"

"Gün doğumunda çok güzel oluyor çünkü bu olay!"

"Of! Sana bunu duyuran kimse bulup suratını dağıtacağım." Suratımı astım ama Narin beni çekiştirmeye devam ediyordu. "Geçen gece yorulmuş olacağını düşünmüştüm ama tahmin ettiğim kadar yoramamışım seni."

"Şşşşt!" dedi arkasını dönüp kaşlarını çocuğunu azarlayan sinirli bir anne gibi çatarken. "Ortalık yerde böyle konuşulur mu?"

"E sen de dışarı çıkarmazsın o zaman beni."

"Amma da mızmız çıktın Erdem sen de! Balayına gelirken ne yapmayı planlıyordun ki?" Adımlarını yavaşlatmıştı, boyum ondan uzun olmasına rağmen atom karınca misali o kadar hızlı yürüyordu ki arkasından adeta sürükleniyordum.

"Balayına gelirken ne yapmayı mı planlıyordum?" Sırıtmamı engelleyemedim." Bunu öğrenmek istiyorsan, otele dönelim."

"Erdem!" deyip saçlarını savurarak bana baktı. "Utandırıyorsun bak beni!"

"Utandırıyor muyum? Gece pek utanmış gibi değildin!"

"Ben gece de çok utandım bir kere. Çok pisliksin."

"En azından kalpli pijamaları giymemiş olman bile duygu durumunu gösteriyor tatlı cadım. O geceliği annemler mi aldı?"

"Ya! Biri duyacak!"

"O zaman geri dönelim, hazır uykum da açılmışken sana balayının amaçlarını gösteririm."

"Gıcıksın!"

Gülmemi engelleyemeden yanağına bir öpücük kondurdum. Beni çektiği yere götürmesine izin verdim, bu ikimiz günüydü. Ne yapmak istiyorsa, beraber yapacaktık.

Sonunda hevesle istediği yere vardık. Balonlar yeni şişiriliyorken balon turu için hevesli turistler toplanmıştı bile.

Çok geçmeden balonlardan birine yerleşmiştik. Bizden başka üç kişi ve bir de balonun sürücüsü vardı. Boyumdan dolayı biraz eğilmek zorunda kaldım, bunu da Narin'i arkadan sarmalayarak değerlendirmiştim.

Balon havalanırken Narin ellerini çırpıp kıkırdadı. Onun bu mutlu halini görünce sızlanmalarımdan pişmanlık hissettim, isteğini hafife almıştım. Ama sonuçta beni getirmişti ve beraberdik. Birkaç dakika içinde Narin'in sabahın o saatindeki balon turuna katılmayı neden bu kadar çok istediğini anlamıştım.

Peri bacaları altımızda uzanıyordu, güneş önümüzdeki tepenin ardından doğmaya hazırlanıyordu, serin bir hava yüzümüzü yalarken ortam gerçekten güzeldi.

"Muhteşem..." diye mırıldandı Narin, aklımdakileri özetlerken.

"Gerçekten çok güzelmiş." diye onu onayladım. Kollarım boynuna dolanmış haldeydi, elini önünde duran bileğimin üzerine koydu.

"Sensiz gelsem, bu kadar hoşuma gitmezdi bence." dedi gözlerini ufuktan ayırmadan. "Güzel gelirdi ama bu kadar güzel olmazdı."

Gülümsememi engellemedim.

"Ben de aynısını hissediyorum."

Bileğimin üzerinde duran elini sıktı. Gözlerimi kaldırıp onun gözlerinin takıldığı ufka döndüm. Güneş yavaş yavaş doğuyordu, hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan biriydi.

"Bu bizim ilk gün doğumumuz..." diye fısıldadı. "Evli olarak ilk gün doğuşu..."

"Daha yüzlercesi olacak..." diye yanıtladım onu. "Binlercesi..."

Başımı yana eğip yüzünü yandan da olsa gördüğümde gözleri dolu dolu olmuştu.

"Teşekkür ederim..." diye mırıldandı.

"Teşekkür ederim..." diye onu tekrarladım.

Bu teşekkür birbirimize verdiğimiz mutluluk içindi, reddedemezdim.

Narin'le geçirdiğimiz her mutlu gün için yaratıcıya teşekkür ettim, şükrettim.

Ve gelecek olanlar için de...

Ve gelecek olanlar için de

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ORTA ŞEKERLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin